Vodafone 40. İstanbul Maratonu Notları
Vodafone 40. İstanbul Maratonu’na katılacağımdan geçen ay bahsetmiştim. Açık konuşacağım; yüzbinlerce koşucunun ‘Sağlık için koş’ çağrısına cevap verdiği, bir araya geldiği ve aslında bir nevi karnaval niteliğinde olan bu özel maratonun yaklaşık 5,5 km kadarını tamamladım. ‘Buçuk’ kısmını atlayamazdım; emek var orada, kimse kusura bakmasın!
- Bu Ay Dergide
- Çarşamba 09:23 | 05 Aralık 2018
Yazı Togan NOYAN
Son dönemde henüz üç yaşındaki kızımın arkasından koşturmalarımı bir kenara bırakırsak, uzunca bir süredir tempolu koşmadığımı itiraf etmek isterim. Bu bakımdan, yakın çevremin Vodafone İstanbul Maratonu'na katılacağımdan haberdar olması ve sonrasında beni haftalar öncesinden cesaretlendirip etrafa hakkımda methiyeler düzmesi karşısında hep sustum, sadece tebessüm ettim. Vakit yaklaştıkça, heyecanım arttı ama çevreme renk vermedim. "Koşarım tabii." Bu sözümün devamını pek getirmedim. Lüzumsuz çıkışlarım olmadı. Fikren hazırdım; fiziksel olarak ise ortada büyük bir soru işareti vardı.
Funda Karayel, Bülent Cankurt, Özlem Kotan, Togan Noyan
11 Kasım Pazar… İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki Spor İstanbul tarafından Vodafone'un isim sponsorluğunda "Sağlık için koş" temasıyla koşulacak Vodafone 40. İstanbul Maratonu öncesinde, saat 06.45'te Beylerbeyi'ndeyim. Hava, tabiri caizse 'ısırıyor'. Yaklaşık bir saatim var; Vodafone'un servis araçlarıyla köprü girişine kadar gideceğiz ve 'start'a en yakın noktada konuşlanacağız.
Vakit geçirmek adına etrafta açık olan tek pastaneye oturuyorum. Çayları enfes. Trafik maraton için kesildiğinden yolda tek tük araç görüyorum. Ancak renkli tarzlarıyla koşucuları kaldırımlarda ilerler ve birilerini beklerlerken görmek mümkün. İçlerinden biri, oturduğum masaya misafir oluyor. "Hava şu an soğuk ama ilerleyen saatlerde açacak; merak etme," diyor, 30'lu yaşlarındaki koşucu arkadaş. Üşüdüğümü nasıl belli etmişsem artık! Sonra devam ediyor: "Geçen sene 15 km koştum. Bu sefer de aynı mesafeyi katedeceğim. Ya sen?" Ne desem bilemiyorum ama en azından oturuşumun biraz dikleştiğini fark ediyorum. Zira şöyle cevap veriyorum: "Geçen sene evdeydim ama bu sene 10 km koşmayı planlıyorum." Başarılar diliyor ama mimiklerinde zerre inanç belirtisi yok.
Çayını bitirir bitirmez kalkan o arkadaştan sonra, oyuncu Kubilay Aka'yı görüyorum; otomobilini yolun kenarına park ederken tereddütle sağa sola bakınıyor. Yer doğru ama maraton sonrasında aracını bıraktığı yerde bulamayabilir. Zira çevredekilerin uyarısıyla biraz ötedeki otoparka yöneliyor. Aka'yı, Vodafone'un 40. İstanbul Maratonu için düzenlediği basın toplantısında, Merve Oflaz'la birlikte görmüştüm. Enerjileri üst seviyedeydi ve biz gazetecileri bu özel organizasyon hakkında bilgilendirip cesaretlendirmişlerdi.
Kerem Gönlüm, Merve Oflaz, Kerem Tunçeri
Vakit geldi. Artık bize tahsis edilen servisin içindeyim. Sağımdasolumda meslekten dostlar da var. Herkesin keyfi yerinde. Servisle ilerlerken katılımcıların hızlı adımlarla start alanına doğru yürüdüklerini görüyoruz. Basın için ayrılan alanın hemen önünde araçtan inip kalabalıkların arasına katılıyoruz.
Muazzam bir ortam var. Başta da dediğim gibi, bu sadece bir maraton değil, aynı zamanda bir karnaval! Maskeler, özel kostümler, ünlü isimler ve ısınma hareketleri yapan siyahi sporcular… Gözümün değdiği her yerde bir detay var. Kalabalığın arasında fark edilmeyi başaran eski milli basketbolcularımıza denk geliyorum bir ara. Kerem Gönlüm ve Kerem Tunçeri, kendileriyle fotoğraf çektirmek isteyenleri kırmıyor ama ilerlemekte de zorlanıyor.
İlk start'ı engelli sporcularımız alıyor. Kulakları sağır eden bir alkış sesiyle köprüye doğru ilerliyorlar. O sırada, Vodafone ekibinden birkaç kişiyle maratonun detayları üzerine konuşuyoruz… Dört ana kategoride (42,195km maraton; 15km, 10km ve halk koşusu) tamamlanacak Vodafone 40. İstanbul Maratonu'na 100 ülkeden 30 bin çipli sporcu katılacağını biliyordum, ama 100 binlerin (Sonradan yaklaşık 150 bin kişinin koştuğunu öğreniyorum!) 'sağlık için koşacağını'; daha doğrusu böylesi bir kalabalıkla 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nü geçeceğimizi beklemiyordum! Bu arada, siyahi sporcular halen ısınma hareketleri yapıyor. Onları izlerken yorulduğumu hissediyorum. Bir de onlar, birazdan tamı tamına 42,195km koşacak.
Her bir koşu için start veriliyor. O sırada, zihnimde hangi kategoriyle hareket etmem gerektiğini tartıyorum. Yavaş adımlarım hızlanırken ani bir kararla kendimi 15km koşucularının arasına atıveriyorum. Köprü ortasına kadar nispeten hızlı tempoyla gidiyorum ama bundaki amacım, sadece arkadan gelenlere engel olmamak! Köprüyü geçer geçmez ise tempomu minimuma düşürüyorum.
Katılımcı profilini tarif etmem mümkün değil, hemen herkesin ağzı kulaklarında ve işin eğlence tarafını kimse es geçmiyor. Neredeyse her kilometrede bir DJ performansına denk gelmek ve görevlilerin koşucuları tempolu müzikle desteklemesine şahit olmak ise koşunun keyfini ikiye katlıyor.
Hayatımda katıldığım ilk maraton olduğunun altını bir kez daha çiziyorum, zira birazdan 'pes' ettiğim noktaya değineceğim.
Köprüyü geçtim, yokuş aşağı bir etap başladı. Yüzlerde elbette bir tebessüm… Yıldız'ı sevmem için bir neden daha buldum kendime. Ama pil bitmek üzere; yokuş aşağı da olsa ayaklarıma söz geçirememeye başladım. Bir kere de olsa durmak, dinlenmek iyi bir şey değilmiş, öğrendim. Beşiktaş'taki İstanbul Deniz Müzesi, son durağımdı. Tabii bu senelik. 2019'daki maraton içinse kendime vaatlerim var; bakalım neler olacak?
ANA KATEGORİ SONUÇLARI
Vodafone 40. İstanbul Maratonu'nda podyuma çıkanlar arasında Kenyalı atletlerin sayısının çok olması elbette yine şaşırtmadı!
42,195KM ERKEKLER
• Felix Kimutai (Kenya) - 2:09:57
• Abdi Ibrahim Abdo (Bahreyn) – 2:10:37
• Abraham Kiprotich (Fransa) – 2:10:55
42,195KM KADINLAR
• Ruth Chepngetich (Kenya) – 2:18:35
• Margaret Agai (Kenya) – 2:25:04
• Fatuma Sado (Etiyopya) – 2:31:05
Son dönemde henüz üç yaşındaki kızımın arkasından koşturmalarımı bir kenara bırakırsak, uzunca bir süredir tempolu koşmadığımı itiraf etmek isterim. Bu bakımdan, yakın çevremin Vodafone İstanbul Maratonu'na katılacağımdan haberdar olması ve sonrasında beni haftalar öncesinden cesaretlendirip etrafa hakkımda methiyeler düzmesi karşısında hep sustum, sadece tebessüm ettim. Vakit yaklaştıkça, heyecanım arttı ama çevreme renk vermedim. "Koşarım tabii." Bu sözümün devamını pek getirmedim. Lüzumsuz çıkışlarım olmadı. Fikren hazırdım; fiziksel olarak ise ortada büyük bir soru işareti vardı.
Funda Karayel, Bülent Cankurt, Özlem Kotan, Togan Noyan
11 Kasım Pazar… İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki Spor İstanbul tarafından Vodafone'un isim sponsorluğunda "Sağlık için koş" temasıyla koşulacak Vodafone 40. İstanbul Maratonu öncesinde, saat 06.45'te Beylerbeyi'ndeyim. Hava, tabiri caizse 'ısırıyor'. Yaklaşık bir saatim var; Vodafone'un servis araçlarıyla köprü girişine kadar gideceğiz ve 'start'a en yakın noktada konuşlanacağız.
Vakit geçirmek adına etrafta açık olan tek pastaneye oturuyorum. Çayları enfes. Trafik maraton için kesildiğinden yolda tek tük araç görüyorum. Ancak renkli tarzlarıyla koşucuları kaldırımlarda ilerler ve birilerini beklerlerken görmek mümkün. İçlerinden biri, oturduğum masaya misafir oluyor. "Hava şu an soğuk ama ilerleyen saatlerde açacak; merak etme," diyor, 30'lu yaşlarındaki koşucu arkadaş. Üşüdüğümü nasıl belli etmişsem artık! Sonra devam ediyor: "Geçen sene 15 km koştum. Bu sefer de aynı mesafeyi katedeceğim. Ya sen?" Ne desem bilemiyorum ama en azından oturuşumun biraz dikleştiğini fark ediyorum. Zira şöyle cevap veriyorum: "Geçen sene evdeydim ama bu sene 10 km koşmayı planlıyorum." Başarılar diliyor ama mimiklerinde zerre inanç belirtisi yok.
Çayını bitirir bitirmez kalkan o arkadaştan sonra, oyuncu Kubilay Aka'yı görüyorum; otomobilini yolun kenarına park ederken tereddütle sağa sola bakınıyor. Yer doğru ama maraton sonrasında aracını bıraktığı yerde bulamayabilir. Zira çevredekilerin uyarısıyla biraz ötedeki otoparka yöneliyor. Aka'yı, Vodafone'un 40. İstanbul Maratonu için düzenlediği basın toplantısında, Merve Oflaz'la birlikte görmüştüm. Enerjileri üst seviyedeydi ve biz gazetecileri bu özel organizasyon hakkında bilgilendirip cesaretlendirmişlerdi.
Kerem Gönlüm, Merve Oflaz, Kerem Tunçeri
Vakit geldi. Artık bize tahsis edilen servisin içindeyim. Sağımdasolumda meslekten dostlar da var. Herkesin keyfi yerinde. Servisle ilerlerken katılımcıların hızlı adımlarla start alanına doğru yürüdüklerini görüyoruz. Basın için ayrılan alanın hemen önünde araçtan inip kalabalıkların arasına katılıyoruz.
Muazzam bir ortam var. Başta da dediğim gibi, bu sadece bir maraton değil, aynı zamanda bir karnaval! Maskeler, özel kostümler, ünlü isimler ve ısınma hareketleri yapan siyahi sporcular… Gözümün değdiği her yerde bir detay var. Kalabalığın arasında fark edilmeyi başaran eski milli basketbolcularımıza denk geliyorum bir ara. Kerem Gönlüm ve Kerem Tunçeri, kendileriyle fotoğraf çektirmek isteyenleri kırmıyor ama ilerlemekte de zorlanıyor.
İlk start'ı engelli sporcularımız alıyor. Kulakları sağır eden bir alkış sesiyle köprüye doğru ilerliyorlar. O sırada, Vodafone ekibinden birkaç kişiyle maratonun detayları üzerine konuşuyoruz… Dört ana kategoride (42,195km maraton; 15km, 10km ve halk koşusu) tamamlanacak Vodafone 40. İstanbul Maratonu'na 100 ülkeden 30 bin çipli sporcu katılacağını biliyordum, ama 100 binlerin (Sonradan yaklaşık 150 bin kişinin koştuğunu öğreniyorum!) 'sağlık için koşacağını'; daha doğrusu böylesi bir kalabalıkla 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nü geçeceğimizi beklemiyordum! Bu arada, siyahi sporcular halen ısınma hareketleri yapıyor. Onları izlerken yorulduğumu hissediyorum. Bir de onlar, birazdan tamı tamına 42,195km koşacak.
Her bir koşu için start veriliyor. O sırada, zihnimde hangi kategoriyle hareket etmem gerektiğini tartıyorum. Yavaş adımlarım hızlanırken ani bir kararla kendimi 15km koşucularının arasına atıveriyorum. Köprü ortasına kadar nispeten hızlı tempoyla gidiyorum ama bundaki amacım, sadece arkadan gelenlere engel olmamak! Köprüyü geçer geçmez ise tempomu minimuma düşürüyorum.
Katılımcı profilini tarif etmem mümkün değil, hemen herkesin ağzı kulaklarında ve işin eğlence tarafını kimse es geçmiyor. Neredeyse her kilometrede bir DJ performansına denk gelmek ve görevlilerin koşucuları tempolu müzikle desteklemesine şahit olmak ise koşunun keyfini ikiye katlıyor.
Hayatımda katıldığım ilk maraton olduğunun altını bir kez daha çiziyorum, zira birazdan 'pes' ettiğim noktaya değineceğim.
Köprüyü geçtim, yokuş aşağı bir etap başladı. Yüzlerde elbette bir tebessüm… Yıldız'ı sevmem için bir neden daha buldum kendime. Ama pil bitmek üzere; yokuş aşağı da olsa ayaklarıma söz geçirememeye başladım. Bir kere de olsa durmak, dinlenmek iyi bir şey değilmiş, öğrendim. Beşiktaş'taki İstanbul Deniz Müzesi, son durağımdı. Tabii bu senelik. 2019'daki maraton içinse kendime vaatlerim var; bakalım neler olacak?
ANA KATEGORİ SONUÇLARI
Vodafone 40. İstanbul Maratonu'nda podyuma çıkanlar arasında Kenyalı atletlerin sayısının çok olması elbette yine şaşırtmadı!
42,195KM ERKEKLER
• Felix Kimutai (Kenya) - 2:09:57
• Abdi Ibrahim Abdo (Bahreyn) – 2:10:37
• Abraham Kiprotich (Fransa) – 2:10:55
42,195KM KADINLAR
• Ruth Chepngetich (Kenya) – 2:18:35
• Margaret Agai (Kenya) – 2:25:04
• Fatuma Sado (Etiyopya) – 2:31:05