Kaliteli çetrefilli ve de tehlikeli! Tartışma sanatı
Her işte olduğu gibi, tartışmanın da belirli kurallar çerçevesinde yapıldığında, kaliteli ve sağlıklı olabileceği gerçeğini aklınızdan çıkarmayın.
- Faydalı Bilgiler
- Cuma 16:20 | 05 Eylül 2014
Şimdi, sakin bir köşeye çekilin ve bir müddet, dünya ile üzerinde yaşayan milyarlarca insanı düşünün. Tabii, en çok da insanlar arası iletişimi göz önünüze getirin. Bir düşünsenize; sabahleyin otomobilinize aldığınız benzin parasını ödediğiniz benzinciden ofi sinizde dosyanızı istediğiniz asistanınıza, e-posta attığınız iş ortağınızdan telefon açtığınız karınıza, yorgunluk içkisini sipariş verdiğiniz barmenden et satın aldığınız kasaba kadar onlarca hatta belki de yüzlerce kişi ile iletişim hâlindesiniz… Bakmayın siz, son derece basitmiş gibi görünse de aslında son derece karmaşık bir düzen, bu "iletişim" dediğimiz şey. Ne de olsa, "Dünya, bir oyun sahnesi" ve biz de bu sahnedeki repliklerimizi, oyunlara ve karşılaştığımız oyunculara göre kurup duruyoruz. Nerede ve hangi koşullarda olduğunuzun da bir önemi yok aslında. Şayet, hayatınız boyunca tek başınıza yaşamıyorsanız; çevrenizdekilerle fikir ayrılığı yaşamamanız, yani tartışmamanız mümkün değil. Peki, "kaliteli" ve "incelikli" bir şekilde nasıl tartışabilirsiniz? Tartışmayı işin içinden çıkamayacağınız bir ağız dalaşına dönüştürmeden önce neler yapabilirsiniz? Ya da tartışmayı nasıl lehinize çevirebilirsiniz? Unutmayın; karşılaştığınız problemler karşısında çözüme ulaşabilmeniz için, önce, tartışmanız gerekir. Elbette "tartışmanın", bir sanat dalı olduğunu iddia etmiyoruz ama tartışmanın da bir "sanatı" olduğunu biliyoruz. İnceliklerini uyguladığınız takdirde, tüm diğer sanat dalları gibi tartışma sanatı ile siz de hayatınıza güzellikler ve keyifl er katabilirsiniz. Nasıl mı?
TARTIŞMANIN DA BİR "RACONU" VAR
Her işte olduğu gibi, tartışmanın da belirli kurallar çerçevesinde yapıldığında, kaliteli ve sağlıklı olabileceği gerçeğini aklınızdan çıkarmayın. Evet, tartışmanın akıbeti, karşınızdaki kişiye ve tartıştığınız konuya göre değişir ama siz, yine de oyunu kurallarına göre oynamaya bakın.
>Tartışma adabı olduğunu düşünmediğiniz kişilerle mümkün olduğunca münakaşa etmeyin.
> Unutmayın; karşınızdaki kişi de kendi fi krinin doğru olduğunu savunacak. Bu yüzden, kesinlikle konunun dışına çıkmayın. Kişisel konuların tartışma kapsamına girmesine de izin vermeyin.
> Onaylamadığınız bir fi kir duymuş olabilirsiniz. Bakışlarınıza, vücut dilinize ve mimiklerinize hâkim olun. Özellikle gözlerin, duygularınızla birlikte, düşüncelerinizin aynası olduğunu unutmayın. Sonuçta, iki farklı fikrin ortasını bulacaksınız. Bu arada, arenada değilsiniz; karşınızdakine karşı bir tehdit oluşturmanızın bir anlamı yok.
> Tartışırken, ses tonunuza hâkim olun. Asla bağırmayın! Bu, tansiyonun yükselmesine ve hiç de istemediğiniz sonuçlara sebebiyet verebilir. Ses tonunuzu yükselterek sarf edeceğiniz her cümlenin, gerçek anlamıyla karşı tarafa iletilmeyeceğini aklınızdan çıkarmayın. Şunu unutmayın; ne kadar çok bağırırsanız, o kadar duyulmazsınız.
> Küfür ve hakaret içeren kötü lafl ar kullanmayın. Bu, her koşulda sizi haksız duruma düşürür. Dolaylı yoldan, zekice kurgulayacağınız iğneleyici cümleler kurabilirsiniz. Böylelikle, hem siz rahatlarsınız hem de karşı tarafın saldırıya geçmesini önlemiş olursunuz.
> "Empati", iki insanın tutkalıdır. Karşı tarafı anlamak için çabalarsanız; hiç kimse kırılmadan bu işin içinden çıkabilirsiniz.
Kabul edin, tartışma söz konusu olduğunda en zorlandığınız arena; iş ortamıdır. Özellikle de muhatabınız patronunuz ise… Patronunuza küsemeyeceğinize ya da işinizi kaybetmek istemeyeceğinize göre; bu noktada size, gerekli manevraları yapabileceğiniz büyük bir sorumluluk düşüyor. Sonuçta, tıpkı özel hayatınızda olduğu gibi iş hayatınızda da bireysel fi kirlerinizi savunabilir ve dile getirebilirsiniz. Şimdi, size birkaç tüyo verelim; bunları uyguladığınız takdirde, patronunuz karşısında vereceğiniz mücadeleden galip çıkabilirsiniz.
1. Patronunuz ile gireceğiniz mücadelede, ilk yapmanız gereken şeyin nabza göre şerbet vermek olduğunu unutmayın.
2. Şayet patronunuz elleri belinde masanıza doğru yaklaşıyorsa; gardınızı alın; tartışmaya geliyor olabilir.
3.Konuşmanız sırasında; parmaklarını masaya vuruyor ve başını eliyle destekliyorsa; muhtemelen konuşmanızdan sıkılmıştır. Bu durumda, kıvrak zekânızı kullanarak konuyu asıl meseleye bağlayın ya da ilgisini çekecek bir şeyler söyleyin.
4. Kulağını ovuşturmaya başlarsa; sizi yeterince dinlediğini, artık kendi fi kirlerini söylemek istediğini belli ediyor demektir. Susma sırası, sizde.
5.Avuçları açık ve dışa dönükse, size doğruları söyleyen, samimi bir patronunuz var demektir. Onunla, tüm içtenliğinizle konuşabilirsiniz.
6.Boynunu kaşıyor ve hafi fçe burnuna dokunuyorsa; ya sakladığı şeyler var ya da yalan söylüyor. Dikkat!
SÖZ KONUSU "GÖNÜL İŞLERİ" OLDUĞUNDA
Gelelim; karınız ya da sevgiliniz ile yaşayabileceğiniz tartışmalara. Ne yaparsanız yapın; tarzınız da olmasa, karşınızdaki bir kadın olduğunda "tartışmamak" biraz garip kaçacaktır. Ne yazık ki erkekler, çoğu tartışmaya hep 1-0 yenik başlar. Ya da toplum genelinde hep böyle bir söz dolaşır. Sizce de kadınlar hep haklı mıdır? Bizce değildir. Sürekli haklı olabilecek bir kadın yoktur ama kolayca haksız duruma düşecek erkek vardır. İşte size, bu duruma düşmeden haklı çıkmanız için bazı tüyolar...
Tartışmayı siz başlatmayın
Her durumda kendinizi haklı çıkarmak için tartışmayı başlatan taraf olmamaya çalışın. Nasıl olsa, bir şekilde kendinizi tartışıyorken bulacaksınız.
Karşınızdaki bir kadın
Bu satırları okurken size belki "klişe" gelecektir ama gerçekten karşınızdakinin bir kadın olduğunu, asla aklınızdan çıkarmayın. Tartışma konusunda haklı da olsanız, kadınların her zaman, erkeklerden çok daha duygusal ve kırılgan olduğu gerçeğini kabullenin ve ona göre hareket edin. Yoksa tartışma, bir müddet sonra teselliye dönüşebilir.
Egolarınızdan arının
Zamanınızın çoğunu geçirdiğiniz biriyle karşı karşıyasınız. Egolarınızı bir kenara koyun. Bazı durumlarda, bırakın; hayatınızdaki kadın, zafer bayrağını istediği yere diksin. Sonuçta o, sizin kaleniz; bir şey kaybetmezsiniz. Kaba olmayın. Belki kabalığınız onu susturabilir ama haklı olduğunu düşünmesine asla engel olmayacaktır.
Konunun özünden uzaklaşmayın
İlişkideki tartışmalar, akıntılı bir denizde yüzmek gibidir. Konunun başı ile sonu arasında bir anda, dağlar kadar fark olabilir. Karşınızda, çok sinirli ve kendini haklı gören biri varsa; bir süreliğine geri adım atabilirsiniz. Bu, sizin haksız olduğunuzu göstermez. Aksine, karşı tarafın sakinleşerek, asıl konuya geri dönmesini sağlar.
Suçlayıcı olmayın
Sizce ortada bir suç var mı? Olsa da olmasa da, bir insanı suçlamak, hayatın hiçbir alanında size olumlu bir sonuç getirmez. "Ben" merkezli başlayan ve devam eden konuşmalarınız; her zaman karşı tarafın düşünmesine sebep olacaktır. "Her şeyi sen yaptın!" demek yerine, "Benim de hatalarım olmuş olabilir."
derseniz; karşı taraf, size saldırmak yerine, dönüp kendine bakacaktır.
Kötü sözleri kafanıza takmayın
Söylediğimiz gibi, sakin olmak çok önemli. Ama sizin başarabildiğinizi, bazen karşı taraf başaramayabilir. Tartışma sırasında söylenen kötü sözlere, kafanızı çok takmayın. Unutmayın; muhatap olduğunuz kişi, sevdiğiniz kadın. Bu kadının samimiyetine inanıyorsanız; sözlerinin de kızgınlıkla ağzından çıktığını biliyorsunuzdur. Karşılık vermeyin ki; pişman olup sizden özür dilemeye fırsatı olsun. Aksi takdirde, siz haksız çıkacaksınız.
Kıyaslamaya girmeyin
Yine, bir "klişe" ama bir o kadar da etkili olan bir cümleyi söyleyelim; "Kendinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi başkasına yapmayın." Kıyaslanmaktan ne kadar hoşlanıyorsanız, karşı tarafın da aynı düşüncelere sahip olduğunu unutmayın.
Zorlu ve yorucu geçen her tartışmanın sonucu olumlu olmayabilir. Sürekli ertelenen, şartlı tahliyeyle serbest kaldığınız bir davanın içine düşmüş olabilirsiniz. Sürekli devam eden huzursuzluklar etrafınızı sarmışken; sinirinizi atabileceğiniz ve sinsice göz kırpan bir mecra var: Sosyal medya! İşte önerimiz; siz de ona göz kırpın ve yolunuza devam edin. Sosyal medyada sergileyeceğiniz kontrolsüz, fevri ve ani hareketler, başınıza çok büyük dertler açabilir. Örneğin;
>Özellikle Twitter ve Facebook gibi sosyal medyada yaptığınız paylaşımlarınıza çok dikkat edin. Unutmayın; takipçileriniz her an dedikoduya hazır!
>Direkt olarak hedef göstermeseniz bile, tartıştığınız kişi (Patronunuz, sevgiliniz ya da herhangi bir arkadaşınız olabilir.), yazdığınız en ufak bir olumsuz mesajı kendi üstüne alınacaktır. Sonra, açıklayamayacağınız durumlara düşebilirsiniz.
> İlişki statünüzde sürekli değişiklik yapmayın. Bu, hem sizin hem de sevgilinizin, çevreniz tarafından olumsuz yönde algılanmasına sebep olacaktır. Bu kadar etkileşimli bir ortamda, tanımadığınız insanlara, davanıza katılma hakkı tanımayın.
> Kimseyi, sosyal medyada eleştirmeye ya da ona hakaret etmeye çalışmayın. Kendi kazdığınız kuyuya düşebilirsiniz.
> Artık çoğu şirket, işe alım sürecinde kişilerin sosyal medyadaki profi llerine bakıyor. Profi liniz; "Bu adam ileride ortalığı karıştırır." izlenimi vermesin.
>Sırf sevgilinizi ya da eşinizi kıskandıracağım diye başka kadınlarla çekilmiş fotoğrafl arınızı paylaşmayın. Daha sonra "geri vites"e almak istediğinizde, duvara toslayabilirsiniz.
KALİTELİ BİR İLETİŞİM İÇİN
Tartışma zamanları belirleyin.
Probleme odaklanın
Konuşmacı-dinleyici görevlerini yerine getirin
Saldırgan olmayın
Tansiyon yükseldiğinde mola verin
Esquire Dergisi'nin Eylül 2013 sayısından alınmıştır.