Ukrayna'nın zarif kültür kenti

Şık mimarisi, lezzetli yemekleri ve bütçeye dost seyahat imkanıyla ünü hün geçtikçe arta Ukrayna'nın güzel kenti Lviv, her daim canlı ve dinamik. Yüze yakın festivaliyle de dikkat çeken bu küçük kent, Orta Avrupa'nın saklı cennetlerinden biri.

Giriş Tarihi: 10.05.2017 11:31 Güncelleme Tarihi: 10.05.2017 11:44

Yazı: Türkan DOĞAN

Yüzyıllara meydan okuyan sokakları ve tarihi dokusuyla Lviv, Orta Avrupa'nın bütün yaşadıklarına tanık olan kadim kentlerden biri. Aynı zamanda Ukrayna'nın kültürel başkenti konumundaki bu küçük, zarif kent, ülkenin mimari anıtlarının da yüzde 50'sine ev sahipliği yapıyor.

Ukrayna'nın Polonya sınırının 65km batısında yer alan Lviv, İkinci Dünya Savaşı'na kadar Polonya sınırları içerisinde, Polonyalıların yaşadığı bir kentken savaş Lviv'in bütün kaderini değiştirmiş. Savaşla birlikte Polonya batıya kaydırılırken Lviv de bir Ukrayna kenti haline gelmiş. Ve 1939 yılından sonra kentin nüfusunun üçte birini oluşturan Yahudi vatandaşlar, savaşın acımasızlığının kurbanı olmuş; Nazi Almanya'sının zulmüyle sistematik olarak hayatları ellerinden alınmış.

Bugünkü Ukrayna ve Polonya toprakları olarak bilinen Galiçya (Orta Avrupa) sınırları içerisindeki Lviv'in kentleşmesi 1256 yılında, Kral Danylo Halytski ile başlamış. Bu tarihle birlikte sırasıyla Polonya, İsveç, Avusturya- Macaristan İmparatorluğu, Nazi Almanya'sı ve Sovyetler Birliği'nin yönetimi altına girmiş. Ancak neyse ki kent bütün yıkımlardan ve farklı kimliklerden zarar görmeden sağ çıkabilmeyi başarabilmiş.

Çok kültürlü bir tarihe sahip olan Lviv sokaklarını adımlamaya başladığınızda kenti saran mimari çeşitlilik başınızı döndürecek. Rönesans dönemi yapılardan Barok'a ve Belle Epoque'dan Art Nouveau'ya uzanan bu görsel şölende, yüzyıllar süren bir yolculuğa çıkmış gibi hissedeceksiniz. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun kente armağanı olan Viyana stiline sahip kafeler ise bu topraklardan güçlü bir imparatorluğun gelip geçtiğini hissettirecek size. Lviv Opera Binası'nın görkemiyle karşılaştığınızda bu duyguyu tekrar yaşayabilirsiniz.

Şimdi Rynok Meydanı'na doğru uzanalım... Bu meşhur meydanda diğer Orta Avrupa kentlerinin tekdüzeliğini hissedeceksiniz. Çünkü gördüğünüz diğer Avrupa kentleri gibi sıra sıra dizilmiş, düzenli ve temiz. Mesela bana güzel meydanları ve planlı caddeleriyle Habsburg döneminin müreffeh kentlerinden biri olan Trieste'yi hatırlattı. Lviv'in kalbinin attığı bu güzel meydanındaki yapılar, halka şeklinde bir araya getirilmiş ve köşe başlarındaki mitolojik heykellerle oldukça hoş bir manzara oluşturmuş. Meydandaki Neptün, Diana, Amphitria ve Adonis heykellerine doya doya baktıktan sonra yola devam edebiliriz.

Lviv'in en güzel yapılarından Lviv Belediye Binası'ndayız şimdi. Binanın dördüncü katına kadar giriş ücretsiz. Dördüncü kattan sonra ise zorlu bir tırmanışla Lviv'i kuş bakışı izleyebileceğiniz Saat Kulesi'ne ulaşıyorsunuz. Ve tüm ihtişamıyla Lviv, ayaklarınızın altında uzanıyor.

Kentte iki ayrı üniversite var. Bu da kenti her daim canlı, dinamik ve hareketli kılıyor. Kafelerden taşan kahkahalar ve sokaklardan yükselen hoş kokular da cabası. Peşinen söyleyelim: Kentin yüzde 85'ini kadınların oluşturduğu miti gerçek değil. Ancak Ukrayna'nın bu güzel kentinde birbirinden güzel müzeler, zengin mutfak kültürü ve ferah meydanlar zaten sizi yeterince mutlu edecektir.

Bu küçük kentin sunduğu atmosferden, binaların hoş kapılarından, güzel balkonlardan ve taşlarla bezenmiş dış cephelerden etkilenmemek pek mümkün değil. Ve her biri ayrı bir sanat eseri gibi inşa edilmiş olan katedral ve kiliselerden… Vakit bulabilirseniz bütün yapılara tek tek vakit ayırın. Bu arada yeri gelmişken söyleyelim: Lviv'in anlamı, 'aslan şehir'miş. Kentin her köşesine dağılmış üç bin civarındaki aslan heykeli sizi şaşırtmasın.

Görünen yüzü; yani kent merkezindeki kafeler, çikolata butikleri ve eğlence merkezleri dışında Lviv'in bir yüzü daha var ki o da kenti unutulmaz kılıyor. Şehrin 15 km uzağındaki Buhta Vikingiv'de doğaya karışıp yeşilin bin bir tonunun tadını çıkarabilirsiniz. Tarihi şahsiyetlere meraklıysanız yolunuzu Rohatyn bölgesine düşürüp Hürrem Sultan'ın doğduğu toprakları da ziyaret edebilirsiniz.

Yüze yakın festivali, bir milyondan fazla turistiyle Lviv, belki daha önce adını dahi duymadığınız ancak gördüğünüzde kopmak istemeyeceğiniz Orta Avrupa kentlerinden biri. Çılgın turist kalabalıklarına teslim olmadan önce bu güzel kenti keşfetmekte fayda var.

GEZ-GÖR

Lviv Opera Binası: Ukrayna'nın en büyük kültürel yapısı konumundaki Opera Binası, 1897 ila 1900 yılları arasında inşa edilmiş. Saatlerce izlemek isteyeceğiniz bu görkemli yapının hikâyesi de kendisi kadar ünlü. Şehrin merkezine bir kültürel merkez inşa edilmek istenmiş ancak yer nedeniyle sıkıntı yaşanmış. Binanın yapımı için başlatılan yarışmayı kazanan Zygmunt Gorgolewski isimli mimar ise binayı suyun üzerine yerleştirmeyi önermiş. Önce tuhaf bulunsa da daha sonra mimarın bu fikri kabul görmüş. İçi de en az dışı kadar görkemli ve güzel olan binayı gezmeden Lviv'den ayrılmayın.

Dominican Katedrali: 1234 yılında ahşaptan inşa edilen ilk kilise olan yapı, yüz yıl içinde savaşlardan zarar görüp bir enkaza dönüşmüş.1340 yılında ise Gotik bir mimariyle tekrar inşa edilmiş. Yapı bu sefer de yüzyıllar boyunca baş gösteren yangınlardan payına düşeni almış. Günümüzde Lviv'in en önemli mimari yapılarından biri olan bu Barok üsluplu yapı, Eucharist Yunan Katolik Kilisesi olarak hizmet veriyor.

Unutmayın!
• Ukrayna ile Türkiye arasındaki anlaşma gereği Ukrayna'da 30 güne kadar vizesiz konaklamak mümkün.
• Lviv'de avro ile alışveriş yapılamıyor. Kredi kartının kullanım alanları da son derece sınırlı. Bu nedenle kente adımınızı atar atmaz Ukrayna para birimi olan Grivna almakta fayda var.
• Sokakları tamamen Arnavut kaldırımlarıyla döşeli olan Lviv için rahat ve sizi yormayacak bir ayakkabı seçimi yapmanız önemli.

Nerede, ne yenir?
Oldukça zengin bir çeşitliliğe sahip olan Ukrayna mutfağında domuz eti, yumurta, patates, bezelye, pancar, karabuğday ve lahana yemeklerin vazgeçilmezleri arasında. Ukrayna mutfağında, 'Smajiye' denilen kızartma tekniği çokça kullanılıyor. Bunun nedeni ise iklimin sert koşulları gereği bir hayli yağlı beslenilmesi. Eski Sovyet ülkelerinin hemen yerinde bulacağınız, kök bitkiler ve etle hazırlanan 'Borç Çorbası', kraliyet yemeği olarak nam salan 'Kiev Tavuğu' ve mantının bir türevi olan 'Varaniky', tatmadan dönmemeniz gereken lezzetler arasında. Bir çeşit içyağı olan ve ekmeklerin üzerine sürülen 'Salo' da hemen her yemeğin yanında aperatif olarak servis ediliyor.

Amadeus: Kentin klasik ve sevilen mekânlarından olan Amadeus'ta, Ukrayna ve Polonya mutfağına özel lezzetleri bulabilirsiniz.
Panorama: Yaratıcı modern Avrupa yemeklerini bulabileceğiniz mekânı özellikle öğle yemekleri için tercih edebilirsiniz.
Lviv Coff ee Mining Manufacture: Rynok Meydanı'ndaki mekân kahveleriyle ünlü. Kahvelerinizi içtikten sonra mekânın kahve mahzenini de gezebilirsiniz.

BİZE ULAŞIN