Bravo sana ‘çocuk’!
Bundeslıga, bu sezon şampiyondan çok üçüncülük mücalesine kitlendi Bayern Münih'in bıktırıcı gücüne rağmen, RB Leıpzıg şampiyon olma ihtimali daha çok taraftar buldu. Bu ikili üst sıralardaki yerini sağlamlaştırınca, Alman futbolseverler teselliyi hangi takımın doğrudan şanpiyonlar ligi'ne katılacağında aradı. Çünkü üçüncü sıra için Borussıa Dortmund'un dahi teknik direktörü Thomas Tunchel'in karşısında sadece 29 yaşında bir ‘çocuk’ vardı.
- Info
- Cumartesi 12:01 | 08 Temmuz 2017
Çok değil birkaç ay önce Almanya Futbol Federasyonu DFB, 2016 yılının teknik direktörü için yaptığı seçimin sonucunu açıkladığında herkes şaşırmıştı. DFB Yılın Teknik Direktörü Ödülü Hoffenheim'ı kümede tutan Julian Nagelsmann'a verildi. Ödül Nagelsmann'a sadece Bundesliga'daki performansı için verilmedi. Almanya Futbol Federasyonundan yapılan açıklamaya göre; 29 yaşındaki Nagelsmann, altyapıda üstün başarı gösterdiği için bu ödüle layık görüldü. DFB Sportif Direktörü Horst Hrubesch, birçok futbolcunun Nagelsmann'ın desteğiyle Almanya'da milli takım kategorilerine seçildiğini kaydetti. Bundesliga'daki en genç teknik adam unvanının da sahibi olan Nagelsmann, sekizincisi verilen ödülü kazanmasına ilişkin sorulara şaşkınlıkla sadece şu cevabı verebildi: "Sürpriz oldu. Benim için büyük bir onur."
Peki, kim bu Nagelsmann? Neden 'Baby Mourinho?' Jose Mourinho, Andre Villas-Boas, Diego Simeone, Josep Guardiola, Jürgen Klopp, Antonio Conte ve Frank Rijkaard gibi isimlerin ortak özelliği genç denilecek bir yaşta, 40 yaşından önce üst düzey takımlarda teknik direktör olmaları. Kendini zorla Sir Bobby Robson'a yardımcı yaptırarak eğitimini tamamlayan Jose Mourinho Benfi ca'nın teknik direktörü olduğunda sadece 37 yaşındaydı. Portekiz basını Benfi ca gibi bir devin başına getirilmesine şiddetle karşı çıkmıştı. Sir Bobby Robson ve Mourinho'nun yanında yetişen Andre Villas Boas ise 32 yaşında önce Academica'nın, sezon sonunda ise Porto'nun başına geçti. Mourinho'ya yapılan eleştiriler yerle bir olunca Portekiz spor basını Boas'a daha temkinli yaklaştı. Nitekim Boas, Porto'yu şampiyon yaptı. Chelsea ve Tottenham Hotspur yolculuğu beklenildiği gibi sonuçlanmasa da hâlâ Avrupa'da teknik direktör arayan takımların listesinde ilk beşte yer alıyor. Bir diğer genç teknik adam olan Josep Guardiola, Barcelona'yı çalıştırmaya başladığında 38 yaşındaydı ve Barcelona şehri hararetli bir şekilde takımın başına geçmesini bekliyordu.
Tüm bu örneklerle kıyasladığınızda bile Julian Nagelsmann, Bundesliga'da bir takımı yönetmek için hâlâ çok genç görünüyor. 1860 Münih ve Augsburg takımlarında forma giydi ancak 'arızalı dizi' hayallerine son verdi. Kronik hale gelen diz sakatlığı yüzünden doktorların tavsiyesiyle futbolu bırakmak zorunda kaldığında, 20 yaşındaydı. Çok kötü bir dönem başlamıştı. Kendine üzülemeden babasını kaybetti. İki ablası da evlenip evden ayrılınca annesiyle bir başına kaldı. Yapabileceği bir meslek yoktu. Beş kuruşsuz, işi olmayan yalnız bir genç adam olarak uyanmaya başladı. Augsburg, genç savunmacısının devam edemeyeceğini anlayınca sözleşmesini feshetmeyi önerdi. Kırılma anı muhtemelen o görüşmede yaşandı. Takım için sakatlanmıştı ama takım ona kibarca kapıyı gösteriyordu. Tam anlamıyla dibe vurmuştu. İşte çıkışı tam bu noktada başlayacaktı. Augsburg yöneticilerine karşı çıktı. Sözleşmesi feshedilirse dava açacağını söylediğinde kulüp yönetimi, genç adamı kerhen ikinci takıma teknik analizci olarak atadı. Üstünde çok baskı vardı. O sıralarAugsburg'un ikinci takımını şimdinin şanlı şöhretli ismi Thomas Tuchel yönetiyordu. Kulüp tarafından bilgilendirilen Tuchel, Nagelsmann'ı genç yetenek bulmak ya da olası rakipleri analiz etmesi için tabiri caizse Fizan'a kadar gönderdi. Nagelsmann bugün kendisine Tuchel ile birlikte çalıştığı dönem sorulduğunda, "Beni etkileyen isim Guardiola ama Tuchel'den de çok şey öğrendim. Onun sayesinde teknik direktör olabileceğime inandım. Onunla aramız harika değildi. Çıkarcılığa dayalı bir ilişkimiz vardı ama bana hep güvendi ve şu anda bu işi yapıyor olmamda fazlasıyla etkili." diye anlatıyor. Elinde avucunda tutar başka bir şeyi olmayan Nagelsmann da ses çıkarmak yerine işine odaklanmayı seçti. Çok çalışıyordu. İşini kaybetme ihtimaline karşılık üniversiteye kaydoldu. Dört dönem işletme eğitimi aldıktan sonra, Spor Bilimleri'ne geçiş yaptı ve buradan mezun oldu. Artık bir bilim adamıydı. Teknik analizleri muhteşemdi. Onun raporu neyse rakip öyle çıkıyordu. Raporladığı gençler gerçekten yıldız kumaşına sahipti.
Frank Kramer 2012'de takımın başına geçtiğinde Nagelsmann'ı yardımcısı olarak işe başlattı. Rüyadaydı ve yaşadıklarına inanmakta zorluk çekiyordu. Sezon sonu Kramer kovuldu ama yönetim Nagelsmann'daki ışığı görmüştü. Ertesi sezon Hoffenheim'ın U-19 takımının başına getirildi. Bu seviyedeki en genç hocaydı. Tarihinde şampiyonluğu bulunmayan Hoffenheim U-19 takımını şampiyon yapacağını açıklaması herkesi güldürmüştü. Sezon sonu fi nal maçında Hannover 96'yı 5-0 yenerek kupayı kaldırdığında, son gülen olarak kahkahalar atıyordu. 26 yaşından sayılı gün alan Julian Nagelsmann bu seviyede şampiyon olan en genç teknik direktör olarak tarihe geçiyordu. Altyapılarda geçen altı yılda tam dört şampiyonluk kazandı.
Aslında mevzu bildiğiniz gibi; Almanya'da biri parlamaya görsün… Bayern Münih o ismi safl arına katmadan rahat etmez. Franck Ribery, Mario Götze, Robert Lewandowski ve Matt Hummels örneklerinde olduğu gibi başarılı olan adam ya Bayern'in olacaktır ya da Bayern'in olacaktır. Başka alternatif bırakmazlar. Laf aramızda Hoffenheim'ın yıldız isimleri Niklas Süle ve Sebastian Rudy'yi de transfer ettiler. O dönem kulübün başındaki eskinin namlı golcüsü daha hapse girmemiş olan Uli Hoeness, Bayern Münih'i baştan sona değiştirmeye karar verdi. Takımı şampiyon yapan Jupp Heynckes'i göndererek tam bir altyapı delisi olan Barça patentli Josep Guardiola'yı göreve getirdi. Ardından, Hoffenheim'a gitti ve Nagelsmann'ı istedi. Bu işin çok uzamaması için 500 bin avro bile teklif etti. Karl-Heinz Rummenigge ve Sportif Direktör Matthias Sammer bizzat Nagelsmann'la görüşerek Bayern Münih'in U-23 takımının başına geçmesini istedi. Hatta onu ikna edebilmek için Joseph Guardiola da görüşmeye katıldı. Ancak Hoffenheim kanadı daha ilk teklifte kapıları kapattı. SAP adlı bilişim devinin sahibi avro milyarderi başkanları Dietmar Hopp, Nagelsmann'la işlerinin çok uzun olduğunu, kısa bir süre sonra A takımı ona emanet edeceklerini açıkladı.
Hoffenheim, 2015/16 sezonuna iki yıldır takımın başında olan Markus Gisdol ile başladı. Ancak ilk 11 haftada her şey alt üst oldu. Sadece bir galibiyet alabilen takım ligin dibine yerleşmişti. Bu zorlu ortamda Nagelsmann'ı başlamadan bitirmek istemeyen kulüp, sezon sonuna kadar takımın başına 1996/97'de Schalke 04'ü UEFA şampiyonu yapan Hollandalı deneyimli hoca Huub Stevens'i getirdi. Stevens'in mavi-beyaz günleri de Gisdol'a benzemişti; dokuz maçta alınan bir galibiyet ile takımı gerçekten dibe demirledi.Artık küme düşmelerine kesin gözüyle bakılıyordu. 62 yaşındaki Stevens, 10'uncu maçına çıkmadan önce kalbinde rahatsızlık olduğunu ve sağlık problemlerini mazeret göstererek Hoffenheim'in başından ayrıldı. Dietmar Hopp'un elinde başka alternatif kalmamıştı. Hoffenheim, 11 Şubat 2016'da 28 yaşındaki Julian Nagelsmann'ı takımın başına getirdiğini açıklayarak genç adama ateşten gömleği giydirdi. Nagelsmann, Bundesliga'nın en genç teknik direktörü olarak tarihe geçmişti. İlk basın toplantısında ise fazla cesaretli bulunan bir tavırla "Sorumluluktan korkmuyorum. En iyi bildiğim işi yaparak sanatımı göstereceğim." diye konuştu.
İşte bu noktada her şey tersine döndü. Nagelsmann 20 maçta sadece 14 puan alabilen takımın başına geçtiği ilk hafta işe Werder Bremen deplasmanında alınan beraberlikle başladı. Takım bir hafta 3-4-3, ertesi hafta 4-3-3, sonraki hafta 3-5-2, ilerleyen haftalarda 4-4-2 dâhil birçok farklı taktikle sahaya çıktı. Alman spor otoriteleri şaşkınlık içinde kalmıştı. Gazeteler Nagelsmann'ın rakibe göre diziliş belirlediğini yazıyordu. Ancak Nagelsmann buna, "Taktik dizilişlerin futbolda fazla önemli olmadığını düşünüyorum. Bu dizilişleri maç içinde santralarla birlikte toplamda 78 defa görebilirsiniz. Daha önemli şeyler var. Bir aşçı gibi çalışıyorum. Bir şeyleri karıştırıyorum, fırına veriyorum ve ortaya çıkan şeyden hoşlanıp hoşlanmadığıma bakıyorum." diyerek cevap verdi. Sezon sonunda rahatladıktan sonra neler yaşadığını ise şöyle anlattı: "O sezon inanılmaz bir deneyim oldu. Küme düşmemek için oynuyorduk ve her hafta bir sıkıntıyla boğuşuyorduk. O güne kadar sportif krizin ne olduğunu bile bilmiyordum!"
Yavaş yavaş Alman medyası tarafından taktik dehası olduğu dillendirilmeye başlanan, 'Baby Mourinho' lakabıyla anılan Nagelsmann; her hafta, rakiplerini en ince ayrıntısına kadar analiz ediyordu. Bunun karşılığında Hoffenheim, genç teknik direktörüyle 15 maçta 7 galibiyet, 2 beraberlik ve 5 mağlubiyet alıp 23 puan kazanarak ikinci yarının en başarılı beş takımından biri oldu. Ama daha da ilginci dibe demirleyen takım, topladığı 37 puanla 16'ncı sıradaki Eintracht Frankfurt'un sadece bir puan üstünde kümede kalmayı başardı. 'Baby Mourinho', sezona kulüp tarihinin rekorunu kırarak Leverkusen'e 18 milyon avroya satılan Kevin Volland'dan gelen parayı Kramaric, Kerem Demirbay, Sandro Wagner, Rupp, Vogt, Hübner gibi altı oyuncuya harcayarak çok daha geniş bir kadroyla başladı. İlk dört haftada aldığı dört beraberlik moralleri bozsa da ardından alınan dört galibiyet camiayı rahatlattı.
Neredeyse her maça farklı taktikle çıkmayı adet edinen Nagelsmann'ın bileği bu sezon tam 17 hafta bükülmedi. Hoffenheim'ın 17 haftalık yenilmezliğini, Bundesliga'da bu sezonun fl aş ekibi RB Leipzig sonlandırdı. 'Baby Mourinho', sezon boyunca sadece Borussia Dortmund'a yenilen Bayern Münih'i ise 4 Nisan'da ligin 27'inci haftasında mağlup etmeyi başardı. Yenilmez Bayern Münih'in karşısına ofansif bir 3-5-2 ile çıkan Nagelsmann, çabasının karşılığını 21'inci dakikada Kerem Demirbay'ın harika pasına sağ ayağıyla vuran Andrej Kramaric'in golüyle aldı. Maçtan birkaç gün sonra basına konuşan genç teknik direktör, "Bayern Münih galibiyeti adeta bir uyuşturucu gibiydi. Asla uyuşturucu denemedim ama tahmin ediyorum ki verdiği his tam olarak böyle. Maç başladıktan bir dakika sonra planımızı net bir şekilde görebiliyordunuz." dedi. Nagelsmann bu yazının yazıldığı sırada ilk 4'te olmayı garantiledi. Hoffenheim, Borussia Dortmund'a kaybetmesine rağmen Şampiyonlar Ligi elemesi oynamaya hak kazandı. Zira takımın hâlâ üçüncü olarak Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılma şansı devam ediyor.
Şimdiden Julian Nagelsmann'ın adı, Ancelotti sonrası için Bayern Münih ve Joachim Löw'ün ardından Almanya Milli Takımı ile anılmaya başladı. Birçok spor adamının dediği gibi, muhtemelen efsane olacak bir teknik direktörün doğuşuna tanıklık ediyoruz.