Genç yetenek Evrencan Gündüz
Akustik solo performanslarıyla dikkat çeken Evrencan Gündüz (22), son dönemin genç yeteneklerinden biri. Ünlü müzisyen Asım Can Gündüz'ün de oğlu olan müzisyen ile youtube'daki popülerliğinden yeni projelerine kadar pek çok şeyi konuştuk.
- Info
- Perşembe 10:51 | 29 Mart 2018
Röportaj Türkan Doğan
Fotoğraf Arda Güldoğan
ESQUIRE: Müziğe ilgin nasıl başladı, hatırlıyor musun?
EVRENCAN GÜNDÜZ: İlkokul beşinci sınıftayken müziğe ilgi duymaya başladım. Sınıf arkadaşım piyano çalıyordu, ben de çalmak istedim. Böylece piyano eğitimi almaya başladım. Aslında evde babamın (Asım Can Gündüz) bana aldığı bir gitar vardı, ama o dönemde gitar çalmak istemiyordum. Bir de annemin iyi bir müzik zevki vardır. Nat King Cole, Frank Sinatra ve Craig David dinlenen bir evde büyüdüm. Okul yıllarında müzik benim için sadece hobiydi, müzisyen olacağımı düşünmemiştim. Ta ki sokakta şarkı söyleyene kadar.
ESQ: İstanbul Üniversitesi, Su Ürünleri Mühendisliği Fakültesi'nde ikinci sınıf öğrencisisin. Neden konservatuarı tercih etmedin?
E.G: Denedim aslında ama başarılı olamadım. Nedeni de daha önce müzik eğitimimin olmamasıydı. O dönemde, solfej okumak gibi teknik bilgiler konusunda zayıftım. Anladığım kadarıyla konservatuarlar, uğraşmamak için hazır öğrenci istiyor. Ama bazen bazı başarısızlıklar beraberinde başka kapıları da açabiliyor.
ESQ: Uzun yıllar sokakta müzik yapmışsın. Sokakta çaldığın ilk günü hatırlıyor musun?
E.G: Hatırlıyorum, 15 yaşında, yaşadığım semt Moda'da, ana cadde üzerinde çalmıştım. Hatta üşümeyeyim diye annem minder vermişti. Bir saatte 40 TL kazanmıştım. Hem sevdiğim bir şey yapıyorum hem de para kazanıyorum, neden olmasın, demiştim.
ESQ: İyi bir sokak müzisyenini diğerlerinden ayıran bir özellik var mı?
E.G: Bana kalırsa bir sokak müzisyenini diğerinden ayıran şey, o sokakta kimse yokken de çalması. Bir sokak müzisyeni, çevresinde dinleyen herhangi biri olmadığında da çalıyorsa, işini seviyordur. Sadece insanlar geçerken hareketleniyorsa ve insanlar geçtikten sonra şarkı söylemeyi bırakıyorsa para kazanmak için şarkı söylüyor olabilir. Tamam, bir süre sonra herkes yoruluyordur ama yine de kendin için, mutlu olmak için çalıyorsan iyi sokak müzisyenisindir.
ESQ: Sokaktan ne öğrendin?
E.G: Performans sanatını ve gösteri yapmayı... En önemlisi de yaşadığın toplumu daha iyi tanıyabiliyorsun. Neyi nasıl paylaşman gerektiğini ve hangi şarkılardan nasıl bir reaksiyon alabileceğini öğreniyorsun. Bilmediğin şeyleri çalmak zorunda kaldığın için repertuarını sürekli genişletmek durumunda kalıyorsun. O şarkıyı kendi biçiminde söylediğin için aslında farkında olmadan şarkılara aranje yapmış oluyorsun. Aslında haberin olmadan 17-18 yaşında küçük bir aranjör oluyorsun.
ESQ: YouTube kanalında 100 bini aşan bir takipçi kitlen var. Oradaki başarının sırrı ne?
E.G: Youtube aslında bir platform ve herkes için bir fırsat. Çok dengeli. Beğenirsen izliyorsun ve 'like'lıyorsun, beğenmezsen izlemiyorsun ve 'dislike'lıyorsun. Doğru konsepti yaratman ve o konsept üzerinden ilerlemen gerekiyor. Şöyle düşünmek lazım: Çok sevdiğimiz bir müzisyenin konserine her hafta gideriz, ama her hafta o müzisyenden yeni bir şeyler, en azından aynı şarkıyı farklı bir biçimde söylemesini bekleriz. Aynı şarkıları sürekli farklı bir şekilde uyarlarsa ve eğlenmemizi sağlarsa o konsere devamlı gideriz. Konsept bu olmalı. Konsept senin kendini geliştirmeni istiyor, çünkü izleyici, her zaman daha fazlasını istiyor. Ve bunu düzenli olarak istiyor. Ya da belli tarihlerde istiyor. Aslında düzen ve disiplin gerektiriyor.
ESQ: İlk videonu çekerken de bu kadar bilinçli miydin?
E.G: YouTuber olacağım diye düşünmemiştim. Belli mekânlara çıkarken nasıl çaldığımı göstermek için video çekmiştim. Bir çeşit portfolyo olsun istemiştim. İlk videom, iki hafta içerisinde 500 kişi tarafından izlendi. Sonra bu sayı 800'e çıktı. İlk zamanlar bir videonun 2- 3 bin kişi tarafından izlenmesi beni çok mutlu ediyordu. 100 bin kişinin izlediği ilk videom ise 'Yiğidim Aslanım' şarkısıydı. Yaptığım farklı caz düzenlemesi insanların hoşuna gitti. Herhalde ilk o zaman insanların sevgisini kazandım.
ESQ: Seni kendi kuşağında öne çıkaran faktörler neler oldu?
E.G: Performansçıyım. İstediğin zaman istediğin yerde söyleyebilirim. Sabah kalktığımda konsere gidebilirim. Bir şekilde sokakta idare etmeyi öğrendim. Kendimi ve yapabileceklerimi biliyorum. Ya da hata yaparken de hatanı nasıl düzelteceğini öğreniyorsun. Kolayca hata yaptım, diyebiliyorsun. Öne çıkaran şey, bunlar olsa gerek.
ESQ: Günlük hayatta nelerden besleniyorsun?
E.G: Basit olan bütün müzikleri ilham verici buluyorum. Şu sıralar özellikle Moğollar, Cem Karaca ve Fikret Kızılok'un sentezlerinden ve sadeliğinden çok etkileniyorum. Araştırmak ve onların ulaştığı noktaya gitmek lazım. Aslında sadece sözleri ya da çalınan enstrümanları değil de onların temaları kullanma biçimlerini de çok beğeniyorum. Yaptıkları sentezler çok yüce.
ESQ: 'Evrencan ve Uzaylılar' albümün nasıl oluştu? Galiba bu ay içerisinde yeni albümün piyasada olacak?
E.G: Her şeyi hızla tüketip hızla sıkıldığımız bir dönemdeyiz. Bu nedenle 10 parçalık bir albüm yapmak yerine tüm albümü konseptine göre ikiye bölüp Evrencan ve Uzaylılar olarak beş şarkılık bir mini albüm hazırlamıştık. Evrencan ve Uzaylılar, romantik, duygusal ve derin şarkılardan oluşuyor. Sözlerin ucu açık. Bu ayın sonunda çıkacak ikinci mini albümde ise her şey daha belirgin. Öğrendiğim şeyleri uygulama fırsatı buldum. Daha olgun bir albüm, diyebilirim. Bunun dışında bu yılın sonunda bir türkü albümü de yapmayı planlıyoruz.
ESQ: Baban Asım Can Gündüz önemli bir müzisyendi. Müzisyen olmanı ister miydi?
E.G: Babamla gerçekten tanıştığımda ortaokuldaydım. Hep vardı ama uzakta olduğu için derinlemesine tanımıyordum. Lise yıllarında dost olup birbirimizi tanıma fırsatı bulduk. Sonra beraber beste yaptık. Bana gitar hediye etti. Müzisyen olmam için beni zorlamadı ama her zaman elinde müzisyenlik gibi bir altın bileziğin olsun, en azından aç kalmazsın, derdi.
ESQ: Babanın Asım Can Gündüz olduğunun farkında mıydın?
E.G: Baştan beri farkındaydım ama 17 yaşındayken bir gün babamı arayıp seni tebrik ederim, dedim. Çünkü öncesinde ona müzisyen olarak bakmamıştım. Bir gün oturup albümünü dinledim. Babam inanılmazdı. Çok güzel bir albümdü, çok güzel şarkılar yapmıştı. Şu an hiçbir yerde bulamazlar belki ama günün birinde onları tekrar gün yüzüne çıkartacağım. O şarkıların hak ettiği yere gelmesini istiyorum.
ESQ: Evrencan Gündüz deyince insanların ne düşünmesini istiyorsun?
E.G: Herkesin yüzünün gülmesini... Konserine gittim, çok eğlendik, demelerini istiyorum. Anılarında olmak ve yaşamlarına dokunmak istiyorum. Ve her zaman sürdürülebilir bir şeyler yapmak istiyorum.