“Varol Yaşaroğlu: İşimi oyuna çevirip sonsuz bir tatile çıkmış gibiyim…”
‘Koca Kafalar’ ve ‘Fırıldak Ailesi’ gibi ünlü animasyon projelerinin yaratıcısı Varol Yaşaroğlu, şu sıralar yeni sinema filmi ‘Kral Şakir Oyun Zamanı’nı animasyon severlerle buluşturmanın heyecanını yaşıyor. Yaşaroğlu ile buluşup animasyon yolculuğunu konuştuk.
Röportaj: Türkan DOĞAN
Fotoğraf: Arda GÜLDOĞAN
ESQUIRE: İstanbul Teknik Üniversitesi'nde inşaat mühendisliği eğitimi aldıktan sonra bambaşka bir yöne kayıp Türkiye'de animasyon alanında pek çok ilki gerçekleştiren kişilerden biri oldunuz. Her şey nasıl gelişti?
VAROL YAŞAROĞLU: Ekranın siyahbeyaz olduğu dönemlerde, çocukluk kahramanım, Pembe Panter'di. Her izlediğimde bu çizgi filmler çok güzel, neden büyükler izlemiyor; büyüyünce çizgi film izlemeye devam edeceğim ve herkese izlettireceğim, derdim. Bu sözün arkasında durarak odağım hep animasyon oldu. Üniversiteye girişim de tesadüf eseri oldu. İnşaat mühendisliğini mimarlıkta olduğu gibi çizim yapılabileceğim bir alan diye düşünmüştüm. Girdikten sonra da matematiği çok sevdim ve analitik düşünmek anlamında çok faydasını gördüm. Bu yüzden hiç pişman değilim.
ESQ: Kendi işinizi kurmadan önce uzun süre gazete ve dergiler için çizim yapmışsınız…
V.Y: Üniversiteden mezun olur olmaz çizmek ve animasyon yapmak istiyordum. İyi de çiziyordum. Güneş Gazetesi'nin karikatürist arayışı vardı. Oraya alınan beş karikatüristten biri oldum. Cihat Hazardağlı bir karikatürümü görmüş ve "Çalıştığım dergiden ayrılıyorum, yerime geçip çizmek ister misin?" diye sormuştu. İş anlamında İstanbul maceram bu şekilde başladı. Sonrasında da farklı işler birbirini takip etti. 'Plastik Şov'da yazım, mizahı anlatmak, görsel ve teknik anlamda kendimi geliştirmeye başladım.
ESQ: YouTube'un henüz böylesine hayatımızda olmadığı dönemlerde sizin kurduğunuz Grafi2000 şirketinin çok yüksek izlenme oranları vardı. Sonrasında Koca Kafalar ile televizyon ekranlarında maceranız devam etti…
V.Y: İnternetin ilk döneminde milyonlara varan izlenme oranlarına ulaştık. Bir şekilde kendi televizyonumuzu yaratmıştık. Bu esnada Koca Kafalar ortaya çıktı ve yıllarca ekranların en çok izlenen yapımları arasına girdi. Ardından yarattığımız animasyon dizisi Fırıldak Ailesi'nin 13 bölümlük ekran macerasını YouTube'da devam ettirdik.
ESQ: Kral Şakir, uluslararası bir çizgi film kanalında yayınlanan ve şimdi de sinema filmini yaptığınız, yüksek izleyici kitlesine ulaşan bir çizgi yapım. Kral Şakir için nasıl hayalleriniz var?
V.Y: Kral Şakir, karikatürize bir çizgi film. Yayınlandığı kanalın en çok izlenen çizgi filmi konumunda. Kanal, diziyi 22 ülkede, değişik lehçelerle yayınlama kararı aldı. Bu şekilde dünyaya açılıyor. Orta Doğu'da da bu başarıya ulaşırsa farklı ülkelere yayılma ihtimali olabilir. Kral Şakir içerik, senaryo, karakter tasarımı, renk seçimleri ve çizgi sadeliği açısından oldukça iddialı bir iş.
ESQ: Kral Şakir, ilk sinema filmi 'Kral Şakir Oyun Zamanı' ile bu ay vizyonda olacak. Yayınlanan bir çizgi filmin sinema filminin olması yapımı nasıl etkiliyor?
V.Y: Çocukların ilgisi bizi 'Kral Şakir'in filmini yapmaya itti. Çizgi film gibi sinema da tutkularımdan biri, bu nedenle projeye çok sıcak baktım. Ayrıca bir karakter yarattığınızda onu dergiden sinema filmine; bilgisayar oyunlarından oyuncaklarına kadar her yönden desteklemeniz gerekiyor. Şu anda bunu yapmaya çalışıyoruz. Sonrasında da yurt dışında şansını denemesini istiyoruz.
ESQ: Kendinize yol açarken Türkiye animasyon alanını da pek çok yenilikle tanıştırdınız. Ne gibi zorluklar yaşadınız?
V.Y: Ortada bir sektör olmadığı için çok zorluk yaşadık. Birçok kanal, dizi istiyor ama söz konusu animasyon olunca hiçbir kanala girme şansınız yok. Bu işi çok seviyorum; yaşam biçimimim ve sürekli işimi düşünüyorum. Bir çizgi film izlediğimde çok mutlu oluyorum ama sonuçta bu bir iş ve piyasa şartları nedeniyle zorluklar yaşayabiliyorsunuz. Yılmamamın sebebi, belki de, zorluklar karşısında suçu etrafa atmayıp yola devam etmeye çalışmak. Hep bir çıkış yolu aramam. Bilgisayar kurtarıcım oldu. Evimde de animasyon yapabileceğimi, İnternetin yayın mecrası olabileceğini, sesimi duyurabileceğimi anladım.
ESQ: Kendinize yol açarken Türkiye animasyon alanını da pek çok yenilikle tanıştırdınız. Ne gibi zorluklar yaşadınız?
V.Y: Ortada bir sektör olmadığı için çok zorluk yaşadık. Birçok kanal, dizi istiyor ama söz konusu animasyon olunca hiçbir kanala girme şansınız yok. Bu işi çok seviyorum; yaşam biçimimim ve sürekli işimi düşünüyorum. Bir çizgi film izlediğimde çok mutlu oluyorum ama sonuçta bu bir iş ve piyasa şartları nedeniyle zorluklar yaşayabiliyorsunuz. Yılmamamın sebebi, belki de, zorluklar karşısında suçu etrafa atmayıp yola devam etmeye çalışmak. Hep bir çıkış yolu aramam. Bilgisayar kurtarıcım oldu. Evimde de animasyon yapabileceğimi, İnternetin yayın mecrası olabileceğini, sesimi duyurabileceğimi anladım.
ESQ: Animasyon alanında global pazarın neresindeyiz?
V.Y: Bir sinema filmi oluşturduğunuzda yurt dışına göre daha düşük bütçelere sahip olsanız da yine de bütçeler maalesef çok yüksek. Son yıllarda animasyon çok izlenir hale geldi. Bu nedenle sektöre çok büyük yatırımların olacağını düşünüyorum. İnsan gücü ve kullanılan programlar açısından da yurt dışından eksik bir yanımız yok.
ESQ: Yarattığınız karakterler açısından 'en'leriniz var mı?
V.Y: Hepsinin kendi içinde ayrı bir güzelliği var. Mesela Fırıldak Ailesi'nin yetişkinlere yönelik farklı bir mizahı var. O mizah çok hoşuma gidiyor. Kral Şakir'in dünyası da kendine özel. Şunu ya da bunu daha fazla seviyorum, diyemem ama şu andaki odağım Kral Şakir. Sinema filmi ortaya çıkacağı için bütün odağımız onun üstüne kurulu.
ESQ: Bundan sonrası için hayalleriniz neler?
V.Y: Sinema filmi yapmaya devam etmek. Hatta Kral Şakir'in serilerinin olmasını isterim. Sinema filmi dışında video oyunları yapmak ve Kral Şakir'in bütün karakterlerinin bir arada olacağı, çocuklara yönelik tema parklar açmak gibi hayallerim de var.
ESQ: Hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz?
V.Y: Hayatımda en mutlu hissettiğim dönemlerden birindeyim. Hatta geçenlerde mutluluk konulu bir konferansta konuşmacı bile oldum. Orada, işini sevmenin, tutkuyla bağlı olmanın hayatınıza neler getirebileceğini anlattım. Hayat felsefem, işimi oyuna çevirmem ve sanki sonsuz bir tatilde gibi hissetmem. Bu pek çok şeyinizi etkiliyor. Artık öyle bir çağdayız ki insanların hayatlarının büyük bir bölümü iş yerinde geçiyor. İş yerinde mutlu değilsen hayatının büyük bir döneminde mutsuz olabilirsin. Bu yüzden bunu önemsiyorum. Ayrıca özel hayatımda da mutluyum; evliyim.