Doğaya dönüş
Hızlı modaya yeterince doyduysak artık doğaya dönebiliriz. İleri dönüşüm prensibiyle, doğal kumaşları bitkisel atıklarla boyayarak harikulade papyon, fular ve benzeri aksesuarlar üreten Darwin’s Botanicals’ı, kurucusu Tuğay Güven’den dinliyoruz.
Röportaj Çimen Uzsoy G.
Darwin's Botanicals'ı ne zaman ve nasıl kurmaya karar verdiniz?
Darwin's Botanicals'ı 2017 senesinde kurmaya karar verdim. Bir yandan Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği'nde doktorama devam ederken, diğer yandan reklam ajanslarında stratejik planlama direktörü olarak çalışıyordum. Fazlasıyla bölündüğüm ve çokça koşturduğum bu dönemde, hayatımda doğanın eksikliğini fazlasıyla hissettim ve sakinleşerek, doğa ile iç içe bir şeyler üretme arayışına girdim. Yaşadığım küçük bir aydınlanma anı ise bitkisel boyama ile tanışmamı ve kendimi hazır hissettiğimde de Darwin's Botanicals'ın doğmasını sağladı.
Bitki, çiçek ve meyveleri vakitleri geçtiğinde çöpe atmak yerine doğal kumaşları boyamak için kullanıyorsunuz. Bu fikir nasıl ortaya çıktı?
Doğaya yakın olma isteğim beni öncelikle çiçek tasarımına yönlendirdi ve bu esnada hayal bile edemeyeceğim kadar çok atığın ortaya çıktığını gördüm; birçok yaprak, dal ve çiçek, tasarımlarda kullanılamadıkları ya da kısa ömürleri sebebiyle soldukları ve kurudukları için çöpe gidiyordu. Oysa doğada "atık" diye bir şey yoktur, orada sonsuz bir döngü söz konusudur. Aslında son derece bariz ve gözümüzün önünde olan bu çarpıcı gerçek, beni bu atıkları değerlendirme, geri, hatta ileri dönüştürme fikrine götürdü. Böylece bitkisel boyama ile tanıştım.
Doğal boyaların kimyasal olanlarla kıyaslandığında avantajları çok olsa da, üreticiler tarafından daha az tercih edilmesinin sebebi ne?
Uzun vadede bitkisel boyaların bir tercih olmaktan çıkacağına inanıyorum çünkü bugün içinde bulunduğumuz şartlar altında, Dünya Bankası verilerine göre, endüstriyel kirliliğin yaklaşık yüzde 20'si kumaş boyama esnasında gerçekleşiyor. Özellikle Çin'de yeraltı sularının yüzde 90'ı kirlenmiş durumda ve buna sebep olan kimyasallardan 72'si kumaş boyasından geliyor. Bu sebeple özellikle yurtdışında bitkisel boyalara ilgi ve bu konudaki farkındalık giderek artıyor. Bana göre bitkisel boyaların tercih edilmemesinin en büyük sebebi, sürecin fabrikalarda sentezlenen boyalara kıyasla çok daha yavaş olması. Bitkisel boyama tamamıyla sabır işi çünkü tüm süreç bekleyebilmek, tek tek elde boyanan kumaşlara gerekli özeni gösterebilmek ve acele etmemek üzerine kurulu, tıpkı doğanın kendisi gibi. Eğer bir hızlı moda markasıysanız ve haliyle seri üretim, markanızın varoluş sebebiyse böylesine yavaş ve el emeği ile gerçekleşen bir boyama süreci üretim kapasitenizi düşürecek ve size maddi anlamda kayıplar yaşatacaktır.
Bitkileri tam olarak nasıl bir işlemden geçiriyorsunuz? Malzemeleri nereden temin ediyorsunuz?
Bitkilerden renk elde etmenin temel yolu ısıdan geçiyor; güneşli bir günde güneşle boyama yapabileceğiniz gibi ocağınızın üstünde de renk elde edebilirsiniz. Tabii bitkisel boyamada tek mesele renkleri elde edebilmek değil, bu renklerin kumaşa tutunmasını ve kalıcı olmasını sağlamakta. Doğal renkler, doğru şekilde boyaya hazırlanmayan kumaşlardan zaman içinde uçup gidebiliyor. Bitkisel boyamaya ilk başladığım zamanlarda, kendi evimin atıklarını biriktirmek bana yeterli boya malzemesini sağlıyordu ancak ürün sayısı arttıkça bu atıklar yetmemeye başladı. Bu noktada, renkleri uğruna tüketmeyeceğim şeyleri satın alarak israf etmek yerine kendi küçük atık ağımı kurmaya karar verdim. Ağa dahil olan herkes benim için bitkisel boyamada kullanabileceğim atıklarını biriktirmeye başladı ve Darwin's kolektif bir harekete doğru evrildi.
Hangi bitki-meyveden hangi renkleri elde ediyorsunuz? En zor elde edilen renk hangisi?
Yeteri kadar sabrınız varsa neredeyse her türlü bitkiden renk elde edebilirsiniz. Beni her boyadığımda hâlâ şaşırtan renk ise avokado kabuklarından elde ettiğim somon-pembe tonları ve nar kabuğunun boyadığı hardal sarısı. Bence asıl mesele kendinize has renkleri yaratabilmek, daha da önemlisi bu renklerde tutarlılık sağlayabilmekte yatıyor. İşte, oralar artık tamamen sizin alanınız olan, kendinize özel reçeteler yarattığınız, çok daha zor ama çok daha keyifli renklerin dünyası.
Ürün grubunuzda şu an neler bulunuyor? Yeni çeşitler de eklenecek mi?
Ağırlıklı olarak aksesuar üzerine çalışıyorum; bitkisel boyanmış fularlar, saç bantları, kurdeleler, peçeteler ve seriye en son katılan papyonlar başlıca Darwin's ürünleri. Yeni ürün, var olan kategorilerde yeni renk ve tasarım denemeleri arka planda sürekli devam ediyor. Buna ek olarak marka işbirliklerini çok seviyorum; aynı ideolojiyi paylaştığım farklı markalarla birlikte üzerinde çalıştığımız yepyeni ürünlerimiz de olacak.
Papyonda keten, kurdelede ipek tercih etmenizin belli bir sebebi var mı?
Aynı bitkilerden elde edilen renkler ketene ve ipeğe çok farklı tonlarda yansıyor ve ikisine de ayrı bir tat katıyor. Ketenin ham dokusunu, tokluğunu ve bitkisel boyaların ketene kattığı doğal derinliği çok seviyorum. İpekse kendinden akışkan ve romantik bir kumaş; yumuşacık bitkisel renklerle bir araya gelince işler tarifi imkânsız bir hal alıyor. Bu durum iki kumaşı da benim için vazgeçilmez kılıyor. Darwin's papyonları üretirken spor-şık olmasına özen gösterdim. Sadece özel günlerde smokinle kullanılmasını değil, gündelik stilin de tamamlayıcı parçası olabilmesini istedim. Bu sebeple de ketenin ruhunu papyonlara daha çok yakıştırdım.