Yaşayan efsane Mercedes Benz G-Serisi
Üretimine 1979 yılında başlanılan G-Serisi, yıllardır cazibesini yitirmeyen nadir modellerden biri olmaya devam ediyor. Gerçek şu ki; G-Serisi kullanmanın hissiyatı çok başka!
Onur Akçay
Bu yazıyı kaleme alırken Mercedes-Benz, yeni versiyon G-Serisi'nin iç mekânının bazı görüntülerini paylaştı. Çok daha şık bir kokpitin yeni versiyonla geleceği kesin, ama tasarım açısından muhafazakârlığın devam ettiği de açık ve bu beni çok mutlu etti. Çünkü bu aracın gerçekten farklı bir ruhu var. Fotoğrafları gördüğümde açıkçası şunu düşündüm; Mercedes-Benz, aracın üretimini durdurduğunu bugün açıklasa ne olur? Bence iki çok açık sonucu olur. Birincisi; önemli sayıda otomobil sevdalısı gerçekten üzülür. Bu grubun içinde kadın-erkek, genç-yaşlı birçok farklı grubun olacağını düşünüyorum. Bazılarının hayalini süsleyen bir araç G-Serisi bazılarının ise "Asla almam, tasarımı bana göre değil." dediği bir model olmasına karşın aracın üretimi dursa her iki taraf da eşit derecede üzülebilir.
Çünkü insanların G-Serisi'ne karşı farklı bir tutumu var. Bunu İstanbul caddelerinde dolaşırken de hafif arazi yeteneklerini görmek için gittiğim orman yollarında da gördüm. İnsanların G-Serisi'ne bakışı, inceleme istekleri, merakları diğer araçlardan daha farklı. Her pahalı araçla dikkat çekebilirsiniz, ama hayranlıkla dolu bakışlar alamazsınız!
İkinci çıkardığım sonuç ise şu; aracın üretimi bugün durdurulsa bile bir şey fark etmez, sadece üretilmiş modellerin fiyatı katlanır, koleksiyoncular tarafından kapışılır. Nedeni basit; G-Serisi çoktan efsane araçlar arasına girdi bile…
İnsan merak ediyor doğal olarak; geliştirme çalışmaları 1972 yılında başladığında böyle büyük bir başarı bekleniyor muydu? Çünkü o dönemde Avusturyalı Steyr-Puch şirketiyle işbirliği içerisinde 'Haflinger II' proje tanımı kapsamında siviller ve askeri uygulamalar için dört tekerlekten çekişli bir aracın üretilmesi gerekiyordu ve bu ihtiyaçtan bir efsane doğdu: G-Serisi. Mercedes-Benz'in araç için kurduğu şu cümle de beni oldukça etkiliyor; "G-Serisi için yola gerek yoktur. Her zaman kendi yolunu açar; başkalarının kaçındığı yerlerde onun arazisi başlar." Jacky Ickx'in 1983 yılında Paris-Dakar rallisini bir 280 GE ile kazandığını unutmamak gerek. Ama yapı serisi 463 ile Mercedes-Benz 1989 yılından itibaren G-Serisi'ni lüks segmente de konumlandırmış ve şöyle bir tanımlama yapmıştır; "GSerisi saf bir işkolikten gelişmiş özelliklere sahip bir dört çekere dönüşmüştür."
Bu tarihten itibaren zayıf olan iç mekân donanımı, yerini konforlu bir ambiyansa bırakmış ve özel donanım-teknoloji seçenekleriyle geliştirilmiştir. Evet, tamamen arazi için yapılan bir aracın karakterinden çok fazla ödün vermeden yola uyarlanmasının adıdır aslında G-Serisi. Direksiyonuna geçtiğinizde asla bir S-Serisi konforu bekleyemeyeceğiniz, ilk birkaç yüz kilometre boyunca sürüş dinamiklerine alışamayacağınız, daha sonra sizi bağımlısı haline dönüştüren bir modelden bahsediyoruz. Son zamanlarda en keyif aldığım modellerden biri olan G 350 d'nin daha önce 211hp üreten altı silindirli dizel motoru, yapılan iyileştirmeler sonucu 245hp güç ürettiğinden performansta ve ara hızlanmalarda keyif artmış. 540Nm'den 600Nm'ye çıkarılan tork değeriyse gaza yüklendiğinizde kendisini gösteriyor. Yapılan iyileştirmelerin yansıması olarak G 350 d, 0-100 km/s hızlanmasını 9,1 saniye yerine 8,8 saniyede tamamlıyor.
Daha anlatacak çok şey var, ama yazıyı burada bitirmek zorundayım çünkü ikinci el otomobil ilan sitelerinden (param ancak ona yeter) 15 yaş üzeri bir G-Serisi araştıracağım.