Yol arkadaşı: Yeni Peugeot Rifter
Fransız markanın bir diğer yeniliği olan Rifter, segmentindeki ezberleri bozacak nitelikte. Zira Yeni 508 ile Fransız Riviera’sında salındığımız süre boyunca çektiğimiz ilginin bir benzerini Yeni Peugeot Rifter’la yaşadık.
- Otomobil
- Cumartesi 15:45 | 22 Eylül 2018
Yazı Togan NOYAN
Aslında bir aile otomobiliyle karşı karşıyasınız. Marka yöneticilerinin lansman sunumunda özellikle dikkat çektiği detay da buydu açıkçası. Segmentini şöyle bir gözünüzün önüne getirdiğinizde, Yeni Peugeot Rifter gibi ailelere göz kırpan araçlarla karşılaşmanız mümkün. Ancak bu vizyon, sadece geniş iç kabinle açıklanmamalı. Konfor ve estetik kaygıların teknolojiyle ortak bir zeminde buluşup buluşmadığı da sorgulanmalı ki özellikle uzun yolculuklar için bu tarz otomobiller gönül rahatlığıyla tercih edilsin.
Yeni Rifter, 'samimi' sıfatıyla anılmayı hak edebilecek bir araç. Lansman sunumuyla başlayan bu algım, Monte Carlo'dan hareketle Cap d'Ail'in bol virajlı yolları boyunca devam etti.
Araç, gerçek anlamda segmentindekilerden ayrışıyor. Tasarım dili, fazlasıyla yalın ve dikkat çekici. Yine trendleri yakalayan güçlü ve dinamik bir ön görünüm, aslan pençesinden esinlenen led farlarla kendini belli ediyor. Kısa ve yatay konumlu motor kaputu ise, yüksek omuz çizgisinin yardımıyla aracın güçlü görünümünü perçinliyor.
Arka bölümde ise, büyük bir bagaj kapağıyla karşılaşıyorsunuz. Bu da bagajda devasa bir alana işaret ediyor. 'Aile otomobiline giriş' dersinin bir nevi ana konusu olan bagaj alanına iki yöntemle ulaşabiliyor olmanız ise ciddi anlamda tebessüm ettirici. Çünkü bildiğiniz üzere bu tarz araçların bagaj kapağını dar ve tavanı alçak bir alanda açmak meziyet ister. Hatta bir adım ötesinde, bunu başarabilmek imkânsıza yakındır. Ancak Yeni Rifter'ın bagajdan bağımsız açılan arka camı sayesinde bu imkânsızlığı rahatlıkla bertaraf edebilir, çoğu eşyanızı bu cam aracılığıyla bagajınıza yerleştirebilirsiniz. Aracın arka tasarımı, bu sürprizli özellik dışında üç pençe formundaki stop lambalarıyla tamamlanıyor ve genel hatları itibariyle Yeni Rifter, arka bölümüyle de ilgiyi üzerinde topluyor.
İç mekân, yine segmentinin sınırlarını zorlayan bir havada. Peugeot i-Cockpit, Yeni Rifter'ın tanımları arasına seçkinliği de katmış. Bu segmentte karşılaşmanızın zor olduğu görsel ve işlevsel özellikleri bir arada bulunduran iç mekân, donanım seviyesiyle doğru orantılı olarak, revaçtaki hatchback veya crossover modellerin tahtını sallayacak duruma getirilmiş. Saklama alanlarını bolluğunu tahmin etmeniz ise zor değil bence. Hatta şöyle diyeyim, sunroof'un belirli yerlerinde bile bu saklama alanlarıyla karşılaşacaksınız.
Bir başka sürprizli mevzu daha var: Yeni Rifter, GT Line versiyona sahip. İşte bu, gerçek anlamda bir fark yaratma durumu. GT Line versiyonu; ön ızgara çerçevesi, yan ayna kapakları, tavan rayları ve yan gövde eklentilerinde süslemeler olmak üzere bir dizi Oniks Siyah eklentiye sahip. 17 inçlik 'Aoraki' alaşım jantlarla desteklenen paketi 'GT Line' logoları tamamlıyor.
Yeni Rifter; büyük, konforlu ve aynı zamanda makul fiyatlı bir araç arayanların yüzünü güldürebilir. Rakiplerinin güncel versiyonları da incelendiğinde, Yeni Rifter'ın neden şu an için bir adım önde olduğu rahatlıkla anlaşılabilir.
MOTOR SEÇENEKLERİ
Giriş seviyesinde sunulan PureTech 110hp S&S 5 ileri manuel şanzımanla kombine edilirken son derece düşük tüketim değeriyle dikkat çekiyor. Benzin partikül filtresiyle donatılan PureTech motorların 130hp S&S versiyonu ise 8 kademeli tam otomatik şanzıman EAT8 ile (2019 itibariyle) yollarda boy gösterecek. Dizelde ise, giriş seviyesi olarak sunulan BlueHDi 75hp 5 ileri manuel şanzımanla kombine edilirken, yine 5 ileri manuel şanzımanla kombine edilen BlueHDi 100hp motor, S&S versiyonuyla boy gösteriyor. Ürün gamının tepe noktasını oluşturan BlueHDi 130hp S&S, standart olarak 6 vitesli manuel şanzımanla kombine edilirken isteğe bağlı olarak 8 kademeli tam otomatik şanzıman EAT8 ile donatılabiliyor.
Aslında bir aile otomobiliyle karşı karşıyasınız. Marka yöneticilerinin lansman sunumunda özellikle dikkat çektiği detay da buydu açıkçası. Segmentini şöyle bir gözünüzün önüne getirdiğinizde, Yeni Peugeot Rifter gibi ailelere göz kırpan araçlarla karşılaşmanız mümkün. Ancak bu vizyon, sadece geniş iç kabinle açıklanmamalı. Konfor ve estetik kaygıların teknolojiyle ortak bir zeminde buluşup buluşmadığı da sorgulanmalı ki özellikle uzun yolculuklar için bu tarz otomobiller gönül rahatlığıyla tercih edilsin.
Yeni Rifter, 'samimi' sıfatıyla anılmayı hak edebilecek bir araç. Lansman sunumuyla başlayan bu algım, Monte Carlo'dan hareketle Cap d'Ail'in bol virajlı yolları boyunca devam etti.
Araç, gerçek anlamda segmentindekilerden ayrışıyor. Tasarım dili, fazlasıyla yalın ve dikkat çekici. Yine trendleri yakalayan güçlü ve dinamik bir ön görünüm, aslan pençesinden esinlenen led farlarla kendini belli ediyor. Kısa ve yatay konumlu motor kaputu ise, yüksek omuz çizgisinin yardımıyla aracın güçlü görünümünü perçinliyor.
Arka bölümde ise, büyük bir bagaj kapağıyla karşılaşıyorsunuz. Bu da bagajda devasa bir alana işaret ediyor. 'Aile otomobiline giriş' dersinin bir nevi ana konusu olan bagaj alanına iki yöntemle ulaşabiliyor olmanız ise ciddi anlamda tebessüm ettirici. Çünkü bildiğiniz üzere bu tarz araçların bagaj kapağını dar ve tavanı alçak bir alanda açmak meziyet ister. Hatta bir adım ötesinde, bunu başarabilmek imkânsıza yakındır. Ancak Yeni Rifter'ın bagajdan bağımsız açılan arka camı sayesinde bu imkânsızlığı rahatlıkla bertaraf edebilir, çoğu eşyanızı bu cam aracılığıyla bagajınıza yerleştirebilirsiniz. Aracın arka tasarımı, bu sürprizli özellik dışında üç pençe formundaki stop lambalarıyla tamamlanıyor ve genel hatları itibariyle Yeni Rifter, arka bölümüyle de ilgiyi üzerinde topluyor.
İç mekân, yine segmentinin sınırlarını zorlayan bir havada. Peugeot i-Cockpit, Yeni Rifter'ın tanımları arasına seçkinliği de katmış. Bu segmentte karşılaşmanızın zor olduğu görsel ve işlevsel özellikleri bir arada bulunduran iç mekân, donanım seviyesiyle doğru orantılı olarak, revaçtaki hatchback veya crossover modellerin tahtını sallayacak duruma getirilmiş. Saklama alanlarını bolluğunu tahmin etmeniz ise zor değil bence. Hatta şöyle diyeyim, sunroof'un belirli yerlerinde bile bu saklama alanlarıyla karşılaşacaksınız.
Bir başka sürprizli mevzu daha var: Yeni Rifter, GT Line versiyona sahip. İşte bu, gerçek anlamda bir fark yaratma durumu. GT Line versiyonu; ön ızgara çerçevesi, yan ayna kapakları, tavan rayları ve yan gövde eklentilerinde süslemeler olmak üzere bir dizi Oniks Siyah eklentiye sahip. 17 inçlik 'Aoraki' alaşım jantlarla desteklenen paketi 'GT Line' logoları tamamlıyor.
Yeni Rifter; büyük, konforlu ve aynı zamanda makul fiyatlı bir araç arayanların yüzünü güldürebilir. Rakiplerinin güncel versiyonları da incelendiğinde, Yeni Rifter'ın neden şu an için bir adım önde olduğu rahatlıkla anlaşılabilir.
MOTOR SEÇENEKLERİ
Giriş seviyesinde sunulan PureTech 110hp S&S 5 ileri manuel şanzımanla kombine edilirken son derece düşük tüketim değeriyle dikkat çekiyor. Benzin partikül filtresiyle donatılan PureTech motorların 130hp S&S versiyonu ise 8 kademeli tam otomatik şanzıman EAT8 ile (2019 itibariyle) yollarda boy gösterecek. Dizelde ise, giriş seviyesi olarak sunulan BlueHDi 75hp 5 ileri manuel şanzımanla kombine edilirken, yine 5 ileri manuel şanzımanla kombine edilen BlueHDi 100hp motor, S&S versiyonuyla boy gösteriyor. Ürün gamının tepe noktasını oluşturan BlueHDi 130hp S&S, standart olarak 6 vitesli manuel şanzımanla kombine edilirken isteğe bağlı olarak 8 kademeli tam otomatik şanzıman EAT8 ile donatılabiliyor.