Cenevre'nin Siyah Yıldızı: Bugatti La Voiture Noire
Cenevre Otomobil Fuarı’nda yine onlarca yeni model sahneye çıktı ama hiçbiri Bugatti’nin 110. yaş kutlaması kadar görkemli değildi.
Otomobil dünyasında halen onlarca marka rekabet ediyor. Her marka belirli müşteri gruplarına uygun modeller üretip kendisini beğendirmeye ve ayakta kalmaya çalışıyor. Ancak bazı markalar var ki, imajıyla, ürünleriyle ve teknolojileriyle apayrı bir noktada duruyor. Yani rekabet kelimesi onlar için başka markalarla girilen bir satış savaşı değil; aksine bütün rekabeti kendisiyle. Buna örnek verebileceğimiz devlerden biri olan Bugatti, uzunca bir süre tarih sahnesinden çekilmiş olsa da VW Group'la birlikte geri dönmüş ve yine ilgi odağı olmuş bir marka. Ettore Bugatti tarafından Fransa'nın Alsace bölgesinde kurulan marka, bu yıl 110. yaşını kutluyor. Tabii kutlama şekli de markanın geçmişine uygun bir şekilde, göz kamaştırıcı bir otomobille yapılıyor: La Voiture Noire.
Rengini gövdesini oluşturan karbon fiberden alan bu simsiyah otomobilin birkaç önemli özelliği bulunuyor. İlki, ismini aldığı otomobil. Ettore Bugatti'nin en büyük oğlu olan Jean, 1920'li yıllarda yaptığı tasarımlarla zamanının önünde ve çok yetenekli bir tasarımcı olduğunu kanıtlamıştı. Özellikle o yıllarda çok az sayıda kişinin anlayabileceği oranlar ve aerodinamik tasarımlarla öne çıkıyordu. 1939 yılında hayatını kaybettiği trajik trafik kazasına kadar, o dönemler için son derece olağandışı tasarımları Bugatti'nin ününe ün katmıştı. İşte o otomobillerden biri olan, 1936-1938 yılları arasında sadece 4 adet üretilen Type 57 SC Atlantic'in birini de Jean Bugatti kullanıyordu. Jean Bugatti, bu tasarım harikası otomobiline "La Voiture Noire", yani "Siyah Otomobil" adını takmıştı. Üretilen dört örnekten üçü koleksiyonerler tarafından muhafaza edilse de Jean Bugatti'ninki İkinci Dünya Savaşı sırasında ortadan kayboldu. Büyük ihtimalle Alman işgali sırasında zarar görmemesi için saklandığı düşünülüyor ve otomobil tarihinin en önemli gizemlerinden biri olmayı sürdürüyor. Eğer bir gün bulunabilirse, otomobil tarihinin en pahalı otomobili unvanını alması işten bile olmayacaktır.
En pahalı demişken, sadece bir adet üretilen yeni La Voiture Noire, daha sergilenmeden satılmış. Bir koleksiyoner tarafından satın alınan otomobilin vergiler hariç satış fiyatıysa 11 milyon avro olarak açıklandı. Böylece La Voiture Noire, dünyanın en pahalı yeni otomobili unvanını kazandı. Tam da Bugatti'ye yakışan bir unvan.
Ağırlıklı olarak el işçiliğiyle yapılan La Voiture Noire'da kullanılan motor da elbette çok etkileyici. 16 silindirli, 8,0 litre hacimli motor 1500 PS güç ve 1600 Nm tork üretiyor. Bu veriler, nefes kesen bir performansın habercisi. Zaten 80 yıl önce 220 km/s hıza ulaşabilen Type 57 SC'nin torununun da atasına uygun performansı sunabilmesi şarttı.
Fransız markanın en iddialı olduğu konulardan biri de tasarım. La Voiture Noire için terzi işi bir otomobil denilebilir. Bu açıdan bakıldığında La Voiture Noire'a Paris'teki moda tasarımcıların haute couture tasarımlarının otomobile yansıması olarak bakılabilir. Uzatılmış ön kısmı ve klasik Bugatti C çizgisiyle tam bir coupe tarifi olan otomobilin yumuşak geçişlerle oluşturulan ön tampon ve ön camıyla kasklardaki vizör bölümünü hatırlatan yan camları, son derece akıcı bir görünüm sağlıyor. Gözü rahatsız eden çizgilerden uzak, tek parça gibi görünen gövdenin en etkileyici bölümlerinden biri olan arka kısmındaki 6 adet egzoz çıkışı da 16 silindirli motorun gücünün dışavurumu.
Benzersiz bir otomobil olan La Voiture Noire, Ettore Bugatti'nin mottosunu takip ediyor: Eğer kıyaslanabiliyorsa artık bir Bugatti değildir. La Voiture Noire'ın kıyaslanabileceği bir otomobil, en azından şimdilik yok!