Üçüncü İkon: Ferrari Daytona SP3
Ferrari’nin 2018 yılında Monza SP1 ve SP2 ikizleriyle hayata geçirdiği Icona programı Daytona SP3 ile üçüncü üyesine kavuştu.
Otohaber Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Eray Özgür
Şahlanan at logosunu taşıyan her otomobil özeldir ve güzeldir. Hızlıdır, güçlüdür ve gerçek bir spor aletidir. Ancak Enzo Ferrari'nin 1939 yılında kurduğu İtalyan markanın tarihinde bazı modeller var ki yerleri çok daha özel ve anlamlı. Her biri ikon olan bu otomobiller Icona çatısı altında
2018'den bu yana bir anlamda saygı duruşuyla yeni modellere ilham vererek hatırlanıyor. Monza SP1 ve SP2 ile ilk kez karşımıza çıkan Icona modellerinin en yenisi olan Daytona SP3 de tıpkı ilk iki otomobil gibi tarihini gururla yansıtan bir otomobil.
Maranello'dan çıkan bu son güzelliğin detaylarına inmeden önce tarihte kısa bir yolculuk yapmak Daytona SP3'ün ortaya çıkış nedenini anlamayı kolaylaştıracak. Takvimler 6 Şubat 1967'yi gösterirken Ferrari, Uluslararası Dünya Spor Otomobil Şampiyonası'nın ilk ayağı olan Daytona 24 Saat'te ilk üç sırayı elde etti. Bu zafer başlı başına tarihi bir olay olsa da, bunun bir anlamda Ford'un evinde gerçekleşmiş olması olayı daha da unutulmaz kılmıştı. İlk sırayı Ferrari 330 P3/4, ikinci sırayı 330 P4 ve üçüncü sırayı da 412 P elde etti. Üç otomobilin temelini de dönemin Ferrari başmühendisi Mauro Forghieri'ni harikası Ferrari 330 P3 oluşturdu. Elbette motor, şasi ve aerodinami anlamında önemli iyileştirmeler yapıldı.
Üç otomobilin finişe yan yana uzandığı görüntü motorsporları tarihinin en ikonik karelerinden biri olarak kabul ediliyor. Daytona SP3 işte bu üçlünün ruhunu ve detaylarını bünyesinde barındıran bir rüya otomobili. Aerodinamik verimlilik Ferrari Daytona SP3'ün geliştirilmesinde en ön planda tutulan kavramlardan biri. İtalyanlar, yeni ikonun tüm modeller arasında en iyi aerodinamik değerlere sahip model olduğunu iddia ediyor. Otomobilin altına yerleştirilmiş hava çıkışları, dikey kanallar aracılığıyla arka kanatlara bağlanarak hava akışını maksimuma çıkarıyor ve yere basma kuvvetini artırıyor.
Flavio Manzoni önderliğindeki tasarım ekibi tarafından şekillendirilen Daytona SP3, 1967 Daytona 24 Saat'e damga vuran atalarının hatlarını bugünle buluşturuyor. Ön tarafta 330 P4'e atıfta bulunan tampon kullanılırken, eski Ferrari yarış otomobillerini anımsatan şişkin çamurluklara yer verilmiş. Özellikle 70'lerden 90'ların ortasına kadar spor otomobillerin en özel detayları arasında yer alan kapaklı farlar Daytona SP3'te günün güvenlik ve aerodinamik beklentilerini karşılayacak şekilde karşımıza çıkıyor. Karosere gömülü farların üst kısmındaki kapak gövdenin içine doğru kayarak görsel bir şova imza atıyor.
Daytona SP3'ün çift kubbeli ön mimarisi, 512 S, 712 Can-Am ve 312 P gibi Ferrari spor prototiplerinin zarafetine atıfta bulunuyor. Çamurluklar, gövdenin geometrisini verimli bir şekilde tamamlıyor. Havayı yan adyatörlere yönlendirmek üzere hava kutusunun entegre edildiği kanat tipi kapılar da ön çamurluğun arkasını oluşturarak, ön tekerleklerden çıkan havayı yönlendiriyor. Bu detay, Daytona SP3'ün tasarımına ilham veren
512 S gibi otomobillere gönderme yapıyor. Daytona SP3'ün ön cephesi heybetli hava giriş ızgarasıyla dikkat çekiyor. Hemen her detay gibi bu bölüm de sadece görsel bir unsur olmakla sınırlı kalmıyor ve aerodinamik açıdan önemli bir işlevi yerine getiriyor. Hava giriş kanalları ile çamurlukların formu ve arasındaki birliktelik, tasarım ve teknolojinin ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlı olduğu mesajını güçlendiriyor. Otomobilin far tasarımı ona agresif bir görünüm sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda kapaklı açılır far tasarımını andırarak, geçmiş yılların Ferrari geleneğini devam ettiriyor. Arka stop grubu, spoylerin altında en üst iki yatay kanatçığın arasına entegre ediliyor. Çift egzoz çıkışı, difüzörün üst kısmında merkezi olarak konumlandırılarak bir yandan otomobilin agresif karakterini güçlendiriyor.
Daytona SP3'ün kokpiti de 330 P3/4, 312 P ve 350 Can-Am gibi tarihi Ferrari modellerinden esinleniyor ve yarış otomobillerine özgü tasarım ipuçları barındırıyor. Otomobilin şasiye entegre edilen sportif koltukları ve ayarlanabilen pedalları farklı cüssedeki sürücülerin otomobille bütünleşmesine yardımcı oluyor. Vücudu saran yarış tipi koltukların kafalıkları bu sınıfta genelde bütünleşik tasarlanırken, Daytona SP3'ün koltuk kafalıkları bağımsız olmalarıyla dikkat çekiyor. Ön bölümde, SF90 Stradale ile tekrar ürün gamına dahil edilen vites konsolu yer alıyor. Ancak Daytona SP3'teki vites konsolu, yükseltilmiş yapısıyla havadaymış hissi veriyor. Otomobili sarmalayan bir şekilde dizayn edilen ön cam dikkati çekerken, iç mekân sürücünün elleri direksiyondayken aracın neredeyse tüm kontrollerine yerinden kıpırdamadan hakim olabilmesi için yapılmış olduğunun altını çiziyor.
Ferrari Daytona SP3'ün kaputunun altında, 812 Competizione'nin atmosferik V12 motoru yer alıyor. F140HC kodlu motor 840 HP güç ve 700 Nm tork üretip Ferrari'nin trafiğe çıkabilen modelleri arasındaki en güçlü motor olarak öne çıkıyor. 9500 d/d çevirebilen 60 derecelik V12, 7 ileri vitesli çift kavramalı otomatik şanzıman ile işbirliği yapıyor ve otomobilin 0-100 km/s hızlanmasını 2,86 saniyede tamamlamasını sağlıyor. 0-200 km/s hızlanma süresi ise 7,4 saniye olarak gerçekleşiyor. Tüm bu güç artışına rağmen, daha kompakt manifold tasarımı gibi bazı detaylar sayesinde, Daytona SP3'ün motoru, 812 Competizione'nin motorundan yüzde 30 daha çevreci olmasıyla da fark yaratıyor.