Küçük Prens'e adanan pilot saati
IWC’nin ‘Trendsetter’ programıyla deneyimlediğim Pilot’s Watch Mark VIII Edition ‘Le Petit Prince’, markanın geniş pilot saatleri ailesinin kökü tarihe ve edebiyata uzanan bir üyesi.
- Saat
- Salı 16:53 | 14 Kasım 2017
Yazı: Özge DİNÇ
IWC'nin Türkiye temsilcileriyle 22 Ağustos'ta 'Trendsetter' programı için buluştuk. Bu program gereğince marka bana bir modelini deneyimlemem için 15 gün verecek, ben de saati inceleyecektim. Özgün, zamansız, stiliyle fark yaratan kişilerle markayı buluşturan programı IWC şöyle anlatmış: "Bizim için bir IWC saatinin hayatı, onu koluna takan kişiyle buluştuğunda başlıyor. O buluşma bize yepyeni benzersiz hikâyeler kazandırıyor."
Benim 5 Eylül'e dek kolumdan çıkarmadığım saat, Pilot's Watch Mark VIII Edition 'Le Petit Prince'tı. Bu saati 'bana daha uygun buldukları' için seçtiklerini söylediler. Daha uygun olamazdı: Bu saat, Esquire'da yazdığım ilk saat olma özelliğini taşıyor çünkü.
IWC 'Le Petit Prince', IWC'nin çok iddialı olduğu pilot saatlerinin bir devamı. 20. yüzyıl, önce havacılığın ivme kazandığı, bir pilotun ilk kez kıta aşabildiği bir çağdı. Ne yazık ki bu yüzyılda iki dünya savaşı da yaşandı, havacılık savaşların en önemli silahlarından biri oldu.
IWC de 20. yüzyılın başında Cartier, Zenith, Longines ve Mark'tan sonra beşinci pilot saatini üreten markaydı. Ancak pilot saatleri üretme mirasını pek çok markadan daha çok önemsedi. Bir pilotun uçuşlarda kullanabilmesi için hassas, okunaklı, uzun uçuşlar için güç rezervi yüksek ve gece yolculukları için fosfor özelliği olan bu saatler, pilotlar için vazgeçilmezdi. Bugün pilotlar, dijital cihazlar kullanıyor ancak pilot saatlerinin altın çağı bitmedi. Çünkü biliyoruz ki bu saatler yalnız pilotların değil, pek çok sivil insanın da 'arzu nesnesi'. Hatta IWC'nin pilot saatleri için 'pilot olmayanların en sevdiği pilot saati' yorumu bile yapılmış.
Böyle denince IWC'nin pilot saatlerini yalnızca sivillerin kullandığı anlamı çıkmasın. İlk kez 1936'da bir pilot saati üreten markanın pilot serilerinden Big Pilot'ı Alman Hava Kuvvetleri kullanıyordu. 1948'te üretilen efsanevi Mark XI'i ise İngiliz Hükümeti Kraliyet Hava Kuvvetleri için ısmarlamıştı. Mark XI'ı, Mark IV.A ve Mark V'ın yetersiz gelmesinden sonra uzun yıllar (1949- 1981) kullandılar. Bu saat, ilk üretimde tam 44 gün test edilmişti.
Anti-manyetik özellikli ilk pilot saatini üreten IWC, askeri saatlerinin sayısını 1988'deki yarı mekanik, yarı quartz kronografı 3740'la artırdı. 90'lı yıllarda tamamen mekanik pilot saatleri geliştirdi, Mark XI, 1988'de Mark XII modeliyle yenilendi. 2000'lerde yeni pilot aileleriyle pilot saatleri koleksiyonu gittikçe genişledi.
Bugün markanın Klasik, Antoine de Saint- Exupéry, Big Pilot, Top Gun ve Spitfire olarak beş ailede ürettiği pilot saatleri bulunuyor. Mark VIII de bu saatlerden biri.
Mark VIII Edition 'Le Petit Prince' adıyla ve tasarımıyla askeri Mark saatlerinin geleneğini devam ettiriyor. Her şeyden önce havacılığı önemseyen tüm pilot saatleri gibi çelik kasalı; okunaklı rakamları, karanlıkta saati aydınlıktaymışım gibi okuyabilmemi sağlayan Super-LumiNova özelliğiyle tam bir pilot saati. Pilot saatini daha sportif hale getiren yalın tasarımı ise Bauhaus akımının bir devamı. İmzası, 12 yönündeki iki noktalı üçgen. Yalnızca bir pilot saatine göre epey ufak: Kasası 40mm. Otomatik saat 42 saat güç rezervine sahip, 60m'ye kadar suya dayanıklı. Yumuşak demir kasa ise saati manyetik etkiye karşı korumak için.
Gelelim saati çok daha özel kılan yana: Bu saat, markanın Küçük Prens anısına ürettiği saatlerden biri. IWC, ilk kez 2006'da Antoine de Saint- Exupéry'nin Gece Uçuşu romanının 75. yılı anısına bir kronograf üretmişti. O zamandan bu yana Antoine de Saint-Exupéry Youth Foundation'la işbirliği içinde; yazar ve kitapları anısına üretilen anı modellerinin geliri de bu vakfa bağışlanıyor. Bu saat de, IWC'nin pilot saatleri tarihinin 80. yılı anısına üretildi.
Marka, havacılık saatlerini kutlamak için Exupéry'den ve Küçük Prens'ten daha uygun bir yazar ve kitap bulamazdı. 200'den fazla dile çevrilen, müzeleri açılan, dövmeleri yapılan Küçük Prens, kutsal kitaplardan sonra dünyanın en çok satılan eseri olma özelliğini taşıyor.
Bir kitabın bu kadar çok sevilmesinin sırrı nedir bilinmez; benim fikrimse Küçük Prens'in hikmetli ve yalın sözlerinin ve naif dünyasının bu hengâme içinde bir mücevher gibi durması. Ufacık B612 asteroidinde her gün sönmüş volkanlarını temizleyen, gülüne çok bağlı olan Küçük Prens'i anlatan kitap, bir ütopya, hatta bir sığınak.
Antoine de Saint-Exupéry, bu kitabı yalnızca 12 günde bin sayfa olarak yazmıştı, öyle kısalttı ki kitap bugünkü ince halini aldı. Exupéry, bir pilottu. Fransız Hava Kuvvetleri'ne çalışmış, Tunus'ta kaybolduğunda bir bedevi tarafından bulunmuş, havacılıkta gece uçuşları konusunda birçok buluşa imza atmıştı. Savaşta uçağı vurulunca Marsilya'da kayboldu. Kendisi bulunamadı, uçağı ise 60 yıl sonra bulunabildi. 1943'te yazdığı ve resimlediği Küçük Prens ise bütün ölümsüz eserler gibi yazarına yeni bir hayat verdi. 15 gün deneyimlediğim Mark VIII Edition 'Le Petit Prince', benim gibi klasik saatleri seven birinin spor saatleri çok sevmesini sağladı. Kurmalı saatin yanında otomatik bir saatin rahatlığı ve saatin okunaklılığı, günlük hayat için kullanışlıydı. Antoine de Saint-Exupéry'nin Küçük Prens çiziminin gravürü ise saatin arkasında. Yalnız bizim görebileceğimiz bir Küçük Prens çizimi, kitabın ruhuna çok uygun.
Saatin gece mavisiyle müthiş uyum sağlayan ve Exupéry'nin uçuş kıyafetinden ilham alan dana derisi kahverengi ve bej dikişli kayışını, İtalya'nın ünlü el yapımı deri ürünleri markası Santoni üretmiş. Limitli olmayan bu pilot saatin fiyatı ise 4.450 avro.
Bakın, yıllar önce, bu saati nasıl yazmış, yazımı nasıl bitirmişim… Zaman bazı açılardan da ödüllendiricidir: "Eğer saatin kadınların bileklerine uygun bir versiyonu olsaydı kolumda taşımayı çok isterdim. Saate ne vakit baksam zamanın önemsizliğini hatırlamama yardımcı olabilirdi. Koşturan trenlere binmeyi, çiçekleri koklamayı para kazanmak kadar önemli görmeyen ciddi adamları, yetişkinlerin olduğu bir vakti unutmak; bir şeyi sevmek için ona zaman harcamak gerektiği ve her birimizin sevdiklerinden sorumlu olduğunu unutmamak için."