Otomatikle tanışma
Britanya'dan çıkma ilk otomatik kol saatinin unutulmuş hikâyesi ilginizi çeker mi? Evet, tahmin etmiştik.
Giriş Tarihi: 30.01.2019
15:12
Güncelleme Tarihi: 30.01.2019
15:14
YAZI John-Michael O'Sullivan
DERLEME Togan Noyan
The Northern Whig adlı gazete, John Harwood'u neredeyse herkesçe tanınan biri olarak lanse etmişti. Yıl, 1926'ydı ve gerçek şu ki Harwood, gazetede hakkında yapılan övgü dolu yorumları fazlasıyla hak ediyordu. Yıllar süren yorucu iş geliştirme faaliyetlerine ek olarak bitmek bilmeyen başa dönüşler mekanizma anlamında devrimsel nitelikte olan bir kol saatinin patent süreciyle nihayetlendiğinde, Mustermesse Basel (Bugün İsviçre'de düzenlenen Baselworld adlı saat fuarının atası sayılır.) fuarının katılımcıları birkaç adım sonra ağızlarını açık bırakacak düzeyde bir yenilikle karşılaşacaklarından henüz habersizdi.
"Sonunda! Yüzyıllardır Kurulan Bir Hayal Gerçek Oldu!" Harwood'un reklam kampanyası işte bu minvalde bir heyecanı vurguluyor ve şöyle devam ediyordu: "Yeni bir saat ve sesi tıpkı Big Ben'inkine benziyor." Ardından, Londra'daki zamanın meşhur mağazası Selfridges devreye girdi ve bu "yeni icadın" farklı segmentlerdeki diğer üst düzey markaların ürünleri arasında boy göstermesini sağladı. Mağaza, ürünü âdeta kutsamıştı. Zira tanıtım safhasında, şu ifadeyi kullanıyordu: "Saatin Geleceği – Çok Yakında Kolunuzda Olacak." Devamında ise saatin gururla mağazanın prestijli Saat Departmanı'nda sergileneceği belirtiliyordu.
Atlantik'in diğer kıyısında ise New York gazeteleri bir mucizeyi tarif edercesine "Daimi çalışan bir modele sıra geldi," ifadesini öne çıkarıyor ve ABD'nin dört bir tarafındaki mücevherciler, müşterilerini, kendi tarzlarında hazırladıkları ilanlarla bu yeni keşifle tanışmaya davet ediyordu. Daha da ötesi, şaşaalı New York Belediye Başkanı Jimmy Walker, bu yenilikçi kol saatiyle fotoğraflanmış; akabinde Hearst grubundan maceraperest gazeteci Grace Drummond-Hay, 1929'da Graf Zeppelin'in dünyanın etrafındaki ilk turu için bu saati bir zaman tutucusu olarak kullanmıştı.
Devamı Esquire Türkiye The Big Watch Book No.4'te!
DERLEME Togan Noyan
The Northern Whig adlı gazete, John Harwood'u neredeyse herkesçe tanınan biri olarak lanse etmişti. Yıl, 1926'ydı ve gerçek şu ki Harwood, gazetede hakkında yapılan övgü dolu yorumları fazlasıyla hak ediyordu. Yıllar süren yorucu iş geliştirme faaliyetlerine ek olarak bitmek bilmeyen başa dönüşler mekanizma anlamında devrimsel nitelikte olan bir kol saatinin patent süreciyle nihayetlendiğinde, Mustermesse Basel (Bugün İsviçre'de düzenlenen Baselworld adlı saat fuarının atası sayılır.) fuarının katılımcıları birkaç adım sonra ağızlarını açık bırakacak düzeyde bir yenilikle karşılaşacaklarından henüz habersizdi.
"Sonunda! Yüzyıllardır Kurulan Bir Hayal Gerçek Oldu!" Harwood'un reklam kampanyası işte bu minvalde bir heyecanı vurguluyor ve şöyle devam ediyordu: "Yeni bir saat ve sesi tıpkı Big Ben'inkine benziyor." Ardından, Londra'daki zamanın meşhur mağazası Selfridges devreye girdi ve bu "yeni icadın" farklı segmentlerdeki diğer üst düzey markaların ürünleri arasında boy göstermesini sağladı. Mağaza, ürünü âdeta kutsamıştı. Zira tanıtım safhasında, şu ifadeyi kullanıyordu: "Saatin Geleceği – Çok Yakında Kolunuzda Olacak." Devamında ise saatin gururla mağazanın prestijli Saat Departmanı'nda sergileneceği belirtiliyordu.
Atlantik'in diğer kıyısında ise New York gazeteleri bir mucizeyi tarif edercesine "Daimi çalışan bir modele sıra geldi," ifadesini öne çıkarıyor ve ABD'nin dört bir tarafındaki mücevherciler, müşterilerini, kendi tarzlarında hazırladıkları ilanlarla bu yeni keşifle tanışmaya davet ediyordu. Daha da ötesi, şaşaalı New York Belediye Başkanı Jimmy Walker, bu yenilikçi kol saatiyle fotoğraflanmış; akabinde Hearst grubundan maceraperest gazeteci Grace Drummond-Hay, 1929'da Graf Zeppelin'in dünyanın etrafındaki ilk turu için bu saati bir zaman tutucusu olarak kullanmıştı.
Devamı Esquire Türkiye The Big Watch Book No.4'te!