Sporun 'özel' isimleri: Taner Aykurt
Mücadelesi rüzgara karşı 11 yaşındayken windsurf ve ardından kitesurf yapmaya başlayan sporcu, bugün dünya çapında ödüllere sahip.
Giriş Tarihi: 28.09.2018
10:24
Güncelleme Tarihi: 11.03.2019
10:16
Röportaj Seda Karan
Fotoğraf Şeref Yılmaz
Katıldığı yarışlardaki başarılarını elbette yeteneği, azmi ve kararlılığı sayesinde elde etti ancak Taner Aykurt, Fethiye'de değil de başka bir şehirde doğsaydı bugün bir sörf şampiyonu olabilir miydi, tartışılır. Üniversite eğitimini Karadeniz Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünde tamamlayan Taner Aykurt, mezun olduğu günden bu yana diplomasında yazan mesleği hiç yapmamış. Halen Muğla Üniversitesi Rekreasyon bölümünde yüksek lisans yapan Aykurt'un hayatı tamamıyla rüzgâr ve kitesurf olmuş.
Rüzgâr sörfü ile tanışması tamamen bir tesadüf eseri olmuş Aykurt'un. "Aslında küçüklükten beri spora karşı büyük ilgim ve yeteneğim vardı. Ama iki tanesi tam anlamıyla bende tutku halini aldı ve hayatıma yön verdi. Bu iki sporla da tanışmam tamamen şans eseri oldu. İlki rüzgâr sörfü; 11 yaşındaydım. Her yaz Fethiye'ye karavanlarıyla kamp yapmaya gelen Avusturyalı bir aile bize bir takım rüzgâr sörfü malzemesi bıraktı. Temel eğitimi ağabeyim Şener Aykurt'tan aldım ve bir daha sörf tahtasının üzerinden inmedim. 18 yaşındayken kardeşlerimle kendi okulumuz Fethiye Surf Center'ı açtık. Üniversite yıllarında tenis oynadım."
Uçurtma sörfü (kitesurf ) ile tanışması ise 50-55 yaşlarında bir İngiliz turist sayesinde olmuş. Bütün kış VHS kasetlerden kitesurf videoları izleyip Fethiye'ye gelen Peter ile kendi sörf okulunda tanıştığını belirten başarılı sporcu, Peter'dan temel bilgileri aldıktan sonra deneme çalışmalarına başlamış, daha ilk denemede hayatının sporunu bulduğunu hissetmiş.
1997 yılından bu yana kitesurf yapan Aykurt, "Bu sporu öğrenmem bir yazımı aldı. 5km'lik Çalış Plajı'nın bir ucundan başlıyor, diğer ucundan karaya çıkıyor, bütün sahili elimde kite malzemeleri ile yürüyordum. İlk başlarda eğlenceliydi, daha hiç kimse havada kite görmediği için ilgi büyüktü, fotoğraf çektirmek isteyenler, alkışlayanlar oluyordu. Fakat bir süre sonra uzun yol sıkıcı ve yorucu olmaya başladı, hatta bir seferinde geri yürümek yerine dolmuşa binmiştim. O dönem herkes rüzgâr sörfü yaptığı için benim uçurtma sörfü yapamayacağım düşünülüyordu. Yılmadım; tam anlamıyla uçurtma sörfünü anladıktan sonra hemen etrafımdaki insanlara ders vermeye başladım, ilk öğrencim ağabeyim oldu. Sonrasında Fethiye Surf Center'da kitesurf dersleri de vermeye başladık." diyerek kitesurf macerasını anlatan Aykurt, dünyanın farklı noktalarında rüzgâr ve uçurtma sörfü yaptıran Club Mistral'e katıldıktan sonra dünya çapında sörf yapmaya başlamış. Filipinler'den Sal Adası'na, Venezuela'dan Mısır'a kadar birçok yerde bulunan başarılı sporcu bu sporlar sayesinde mücadeleci ve sporcu yönünün geliştiğini belirtiyor.
Başarılarıyla takdir ettiği tek ismin rüzgâr sörfünün ünlü ismi efsane sporcu Robby Naish olduğunu belirten Aykurt, yıl boyu yoğun bir iş temposuna sahip. Nisan ayından ekim sonuna kadar Akyaka'daki kendi okulu Kitextreme-Turkey'de çalıştıktan sonra kasım ayını ailesine ayıran sporcu ardından aralık ayından mart ortasına kadar da Filipinler'in Boracay Adası'nda çalışıyor.
Hangi sporu yaparsanız yapın gücün tamamen kontrol sahibi olmaktan geçtiğini savunan Aykurt, normal şartlarda doğa ile başa çıkmanın pek mümkün olmadığını ancak uygun şartlar altında en azından gücü geçici olarak elde edebildiğimizi anlatıyor. Mücadele konusunda ise tek başına mücadelenin lider olmayı gerektirdiğini, doğru bilinen yolda arkaya bakmadan ilerlemek gerektiğini belirtiyor. Yıldığı anlar olup olmadığını sorduğumda ise beni şöyle yanıtlıyor: "Yıldığım anlar olmadı ama zorlandığım durumlar tabii ki oldu. Mesela geçen yaz Akyaka'daki okulumuzda sebebi bilinmeyen bir yangın çıktı ve okulumuz, daha da önemlisi içindeki bir sürü malzememiz yandı, bizim için büyük bir yıkımdı fakat bu sene kite okulumuzu eskisinden daha güzel yaparak tekrar dönüş yaptık. Bunu büyük oranda çevremdeki dostlarımın desteğiyle başardım." diyerek başımıza ne gelirse gelsin yılmamak gerektiğini de işaret ediyor.
Kitesurf yaparken başına gelen en enteresan olayı sorduğumda ise bekletmeden anlatıyor: "Başıma gelen en enteresan olay, bir arkadaşımla Datça'da başımıza geldi. Ben kitesurf yapıyorum arkadaşım da windsurf. Ben yeni bir hareket denerken uçurtmayı sert bir şekilde suya düşürdüm ve uçurtmanın havası söndü, bu durumda uçurtmanın uçması imkânsız bu arada. Rüzgâr offshore, yani karadan denize esiyor, ama çok sert ve beni açıklara sürüklüyor. Bir şeyler yapmam lazımdı… O anda en mantıklı çözüm olarak ipleri bara sardım, uçurtmayı yakaladım ve uçurtmanın ana tüpünü ağzımla şişirebildiğim kadar tekrar şişirdim. Sonra ipleri tekrar açtım ve karaya kadar gitmeyi başardım. Şimdi düşününce imkânsız gibi geliyor fakat mecbur kalınca insan her şeyi başarıyor, inanın.
Özgüvenin kendisi için ne ifade ettiğini ve yaptığı spor sayesinde hangi yönlerini keşfettiğini sorduğumda, "Özgüven, kişinin her türlü zorluk ve problemin üstesinden gelebileceğinin bilincinde olması ve kapasitesinin farkında olmasıdır. Yaptığım spor mücadeleci yönümü geliştirdi, her zaman rüzgâra, denize ve dalgalara karşı bir meydan okuma var, bu elementleri kendi isteğiniz doğrultusunda yönetebilmelisiniz ki hakimiyet, kontrol sizde olsun. Bu kadar tutkulu bir spor olması nedeniyle kitesurf küçük yaşlarda başlayan spor aşkımın devamlı olmasını sağladı. Kitesurf ile tanışmasam belki bugün bir ofiste masa başında oturuyor olurdum." diye cevap veriyor.
Bu sporun temel elementinin rüzgâr olduğunu belirten Aykurt, rüzgâr olmazsa maalesef kitesurf yapmanın mümkün olmadığını belirtiyor. Neredeyse tüm gün sörf yapan sporcu protein ağırlıklı beslenmeye dikkat ediyor.
Bugüne kadar Türkiye ve dünya çapında birbirinden iddialı yarışlarda şampiyonluk ve başarı elde eden Aykurt, bu sporu yapmak isteyenlerin beklememesini tavsiye ediyor: "Ertelemeden hemen başlasınlar. Çok kompleks bir spor gibi gözükse de bu sporu 7'den 77'ye herkes yapabilir. Kesinlikle güç gerektirmeyen, sporun dışında aslında tamamen bir yaşam tarzı olan kitesurf, gerçekten denenmesi gereken bir spor."
Fotoğraf Şeref Yılmaz
Katıldığı yarışlardaki başarılarını elbette yeteneği, azmi ve kararlılığı sayesinde elde etti ancak Taner Aykurt, Fethiye'de değil de başka bir şehirde doğsaydı bugün bir sörf şampiyonu olabilir miydi, tartışılır. Üniversite eğitimini Karadeniz Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünde tamamlayan Taner Aykurt, mezun olduğu günden bu yana diplomasında yazan mesleği hiç yapmamış. Halen Muğla Üniversitesi Rekreasyon bölümünde yüksek lisans yapan Aykurt'un hayatı tamamıyla rüzgâr ve kitesurf olmuş.
Rüzgâr sörfü ile tanışması tamamen bir tesadüf eseri olmuş Aykurt'un. "Aslında küçüklükten beri spora karşı büyük ilgim ve yeteneğim vardı. Ama iki tanesi tam anlamıyla bende tutku halini aldı ve hayatıma yön verdi. Bu iki sporla da tanışmam tamamen şans eseri oldu. İlki rüzgâr sörfü; 11 yaşındaydım. Her yaz Fethiye'ye karavanlarıyla kamp yapmaya gelen Avusturyalı bir aile bize bir takım rüzgâr sörfü malzemesi bıraktı. Temel eğitimi ağabeyim Şener Aykurt'tan aldım ve bir daha sörf tahtasının üzerinden inmedim. 18 yaşındayken kardeşlerimle kendi okulumuz Fethiye Surf Center'ı açtık. Üniversite yıllarında tenis oynadım."
Uçurtma sörfü (kitesurf ) ile tanışması ise 50-55 yaşlarında bir İngiliz turist sayesinde olmuş. Bütün kış VHS kasetlerden kitesurf videoları izleyip Fethiye'ye gelen Peter ile kendi sörf okulunda tanıştığını belirten başarılı sporcu, Peter'dan temel bilgileri aldıktan sonra deneme çalışmalarına başlamış, daha ilk denemede hayatının sporunu bulduğunu hissetmiş.
1997 yılından bu yana kitesurf yapan Aykurt, "Bu sporu öğrenmem bir yazımı aldı. 5km'lik Çalış Plajı'nın bir ucundan başlıyor, diğer ucundan karaya çıkıyor, bütün sahili elimde kite malzemeleri ile yürüyordum. İlk başlarda eğlenceliydi, daha hiç kimse havada kite görmediği için ilgi büyüktü, fotoğraf çektirmek isteyenler, alkışlayanlar oluyordu. Fakat bir süre sonra uzun yol sıkıcı ve yorucu olmaya başladı, hatta bir seferinde geri yürümek yerine dolmuşa binmiştim. O dönem herkes rüzgâr sörfü yaptığı için benim uçurtma sörfü yapamayacağım düşünülüyordu. Yılmadım; tam anlamıyla uçurtma sörfünü anladıktan sonra hemen etrafımdaki insanlara ders vermeye başladım, ilk öğrencim ağabeyim oldu. Sonrasında Fethiye Surf Center'da kitesurf dersleri de vermeye başladık." diyerek kitesurf macerasını anlatan Aykurt, dünyanın farklı noktalarında rüzgâr ve uçurtma sörfü yaptıran Club Mistral'e katıldıktan sonra dünya çapında sörf yapmaya başlamış. Filipinler'den Sal Adası'na, Venezuela'dan Mısır'a kadar birçok yerde bulunan başarılı sporcu bu sporlar sayesinde mücadeleci ve sporcu yönünün geliştiğini belirtiyor.
Başarılarıyla takdir ettiği tek ismin rüzgâr sörfünün ünlü ismi efsane sporcu Robby Naish olduğunu belirten Aykurt, yıl boyu yoğun bir iş temposuna sahip. Nisan ayından ekim sonuna kadar Akyaka'daki kendi okulu Kitextreme-Turkey'de çalıştıktan sonra kasım ayını ailesine ayıran sporcu ardından aralık ayından mart ortasına kadar da Filipinler'in Boracay Adası'nda çalışıyor.
Hangi sporu yaparsanız yapın gücün tamamen kontrol sahibi olmaktan geçtiğini savunan Aykurt, normal şartlarda doğa ile başa çıkmanın pek mümkün olmadığını ancak uygun şartlar altında en azından gücü geçici olarak elde edebildiğimizi anlatıyor. Mücadele konusunda ise tek başına mücadelenin lider olmayı gerektirdiğini, doğru bilinen yolda arkaya bakmadan ilerlemek gerektiğini belirtiyor. Yıldığı anlar olup olmadığını sorduğumda ise beni şöyle yanıtlıyor: "Yıldığım anlar olmadı ama zorlandığım durumlar tabii ki oldu. Mesela geçen yaz Akyaka'daki okulumuzda sebebi bilinmeyen bir yangın çıktı ve okulumuz, daha da önemlisi içindeki bir sürü malzememiz yandı, bizim için büyük bir yıkımdı fakat bu sene kite okulumuzu eskisinden daha güzel yaparak tekrar dönüş yaptık. Bunu büyük oranda çevremdeki dostlarımın desteğiyle başardım." diyerek başımıza ne gelirse gelsin yılmamak gerektiğini de işaret ediyor.
Kitesurf yaparken başına gelen en enteresan olayı sorduğumda ise bekletmeden anlatıyor: "Başıma gelen en enteresan olay, bir arkadaşımla Datça'da başımıza geldi. Ben kitesurf yapıyorum arkadaşım da windsurf. Ben yeni bir hareket denerken uçurtmayı sert bir şekilde suya düşürdüm ve uçurtmanın havası söndü, bu durumda uçurtmanın uçması imkânsız bu arada. Rüzgâr offshore, yani karadan denize esiyor, ama çok sert ve beni açıklara sürüklüyor. Bir şeyler yapmam lazımdı… O anda en mantıklı çözüm olarak ipleri bara sardım, uçurtmayı yakaladım ve uçurtmanın ana tüpünü ağzımla şişirebildiğim kadar tekrar şişirdim. Sonra ipleri tekrar açtım ve karaya kadar gitmeyi başardım. Şimdi düşününce imkânsız gibi geliyor fakat mecbur kalınca insan her şeyi başarıyor, inanın.
Özgüvenin kendisi için ne ifade ettiğini ve yaptığı spor sayesinde hangi yönlerini keşfettiğini sorduğumda, "Özgüven, kişinin her türlü zorluk ve problemin üstesinden gelebileceğinin bilincinde olması ve kapasitesinin farkında olmasıdır. Yaptığım spor mücadeleci yönümü geliştirdi, her zaman rüzgâra, denize ve dalgalara karşı bir meydan okuma var, bu elementleri kendi isteğiniz doğrultusunda yönetebilmelisiniz ki hakimiyet, kontrol sizde olsun. Bu kadar tutkulu bir spor olması nedeniyle kitesurf küçük yaşlarda başlayan spor aşkımın devamlı olmasını sağladı. Kitesurf ile tanışmasam belki bugün bir ofiste masa başında oturuyor olurdum." diye cevap veriyor.
Bu sporun temel elementinin rüzgâr olduğunu belirten Aykurt, rüzgâr olmazsa maalesef kitesurf yapmanın mümkün olmadığını belirtiyor. Neredeyse tüm gün sörf yapan sporcu protein ağırlıklı beslenmeye dikkat ediyor.
Bugüne kadar Türkiye ve dünya çapında birbirinden iddialı yarışlarda şampiyonluk ve başarı elde eden Aykurt, bu sporu yapmak isteyenlerin beklememesini tavsiye ediyor: "Ertelemeden hemen başlasınlar. Çok kompleks bir spor gibi gözükse de bu sporu 7'den 77'ye herkes yapabilir. Kesinlikle güç gerektirmeyen, sporun dışında aslında tamamen bir yaşam tarzı olan kitesurf, gerçekten denenmesi gereken bir spor."
