Üç Bilge Adam
Bazı isimler aramızdan ayrıldıklarından uzun süre sonra bile bize kişilikleri ve stilleriyle ilham vermeye devam ediyor. Tıpkı bu sayfalarda konu ettiğimiz Lucian Freud, Paul Newman ve Samuel Beckett gibi. Editörlerimiz size onların en iyi göründükleri anları kendinize nasıl adapte edeceğinizi anlatıyor.
- Stil-Moda
- Cumartesi 12:40 | 22 Haziran 2019
Samuel Beckett
"Benim hiç kıyafetim yok, bir kahverengi takım dışında," diye yazmıştı Samuel Beckett, Trinity Üniversitesi tarafından verilecek onur ödülünü alırken ne giyeceği sorulduğunda. "Eğer bu onlar için yeterli değilse onur ödüllerini bir köşeye atabilirler."
Yaşamında ve sanatında minimalist bir adamdı, cümlelerini ve kişisel hayatını ise mümkün olduğunda açmayı severdi. Beckett'ı düşündüğümüzde kaçınılmaz bir şekilde tüvit bir ceket, siyah bir boğazlı kazak ve bir Paris kışının devasa grisine karşı koymaya çalışan İrlandalı bir adam düşünürüz. Yine de kendisi minimalist olmanın bir keşiş gibi yaşamak anlamına gelmediğini biliyordu. Azın çok olduğunu bildiği gibi... Hayatın gizli zevkleri içinden kendisine uygun olanı seçmeyi seven biriydi: Viskiden puroya kadar. Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldıktan sonra Paris'ten kaçıp Fransa'nın güneyine ya da 1971'de bu fotoğrafın çekildiği İtalya'ya, sakin bir yaz tatili için gidecek kadar bohem biri olduğunu da kanıtlamıştı. O yaz tatillerinde kendi kazağının bir yaz versiyonunu giymiş, aynı zamanda "hobo" olarak da bilinen Gucci bir çantayı koluna takmıştı.
Bu bir çanta mıydı, başka bir şey mi? Tek bildiğim, Beckett yaptığı şeyde çok iyiydi. Kimsenin yapmadığını yapıyor ve bunu modern bir görünüm olarak yansıtıyordu. Onu kendi yarattığı roman karakterleri Vladimir ve Estragon'un daha enerjik bir versiyonu olarak görmek mümkün. O, sırtında birkaç parça kıyafet ve çantasında bir defterle baştan aşağı güneşle yıkanmış sokaklarda yürüyen bir adam. —Michael Hainey
PAUL NEWMAN hakkındaki en önemli şey –tabii ki ödülleri, hayır işleri, otomobil yarışları, "Cool Hand Luke" filmi ve çivit mavisi gözleri gibi en bariz gerçekler dışında– her zaman son derece rahat, çabasız görünmesiydi. Bu görünümü yakalamak için elbette çabalıyordu, zira böyle bir stile sayısız deneme yapmadan ulaşmak imkânsız. Yine de dışarıdan bu çabayı fark etmek imkansızdı. Eklektik ama mükemmel bir bütün... Bu adamın kötü bir fotoğrafını bulmanız imkânsız. Eğer hoşuna giden bir parça varsa, Paul Newman onu giyer, giyer ve giyerdi. Onu seyahat kıyafetiyle gördüğümüz bu fotoğrafı ele alalım. Bu ceketi "Hud" filmi için Venedik Film Festivali'nde giymişti. Peki, ya güneş gözlüğü? Onun favorisiydi.
Yuvarlak sırt çantası ve ince eşarp da seyahat için mutlak gereklilikleriydi. Newman, stil sahibi olduğu kadar da pratikti. Yazın dahi uçak kabinlerinin
soğuk olduğunu biliyordu, bu yüzden bu eşarp onun vazgeçilmeziydi. Newman bu fotoğrafta 38 yaşında, Washington D.C.'de bir havalimanına varıyor.
Bir sonraki gün, 28 Ağustos 1963'te bir takım elbise giyecek ve bir yürüyüşte 200 binden fazla kişiye eşlik edecekti. —Jon Roth
RESSAM LUCIAN FREUD büyük ihtimalle kendisini bir moda ikonu olarak gören son kişilerdendi. Onun zarif stili, günlük modernitenin en güzel örneklerinden birini oluşturuyordu. 1956'da Freud'un sık sık giydiği Shetland kazak, dar kesim gömlek ve bağcıklı ayakkabı o zamanlarda bir sanatçı için bile egzantrik bulunabilirdi. En ilgi çekici olanı ise birçok fotoğrafında gördüğümüz, pantolonu boyunca uzanan çizgiler. İngiliz bir askerin günlük kıyafetinin bir parçası olarak da düşünülebilecek bu pantolonlar onun için kısa sürede bir numaraya yükseldi. Bu pantolonlar ona büyük bir ihtimalle o zamanlardaki eşi Leydi Caroline Blackwood'un bir atlı asker olan babası Basil ya da Grenadier Muhafızları kaptanı olan büyük amcası, bir başka Basil tarafından verilmişti. İnsanlar o dönemlerde eşyalara bağlanmaya daha yatkındı. Kaldı ki bu pantolonlar bugün bile İngiliz ordusunun bir parçası. Prens William kendi düğününde söz konusu pantolonun aynısını giydi. Bu da demek oluyor ki onları eBay üzerinden bulabilirsiniz.
Ya da sonbahara kadar bekleyip yeni koleksiyonu benzer kumaşlar üzerinde yoğunlaşan Dries Van Noten'ın ya da Fox Brothers of Wellington'ın 1772 yılından bu yana üniforma yapmaktan gelen tecrübesinin keyfini çıkarabilirsiniz. Pantolonlarının kökü nereden gelirse gelsin, Freud'un stili, bugünün erkek modasında çok ilgi gösterilen, bazen eklektik ancak hep zamansız referansları büyük bir başarıyla barındırıyordu. —Nick Sullivan