Sonbaharda denim
Sezonlar arasında yaşanan ve genellikle pek önem verilmeyen mevsim geçişleri; acımasız sıcaklar ve donduran soğuklara hazırlık vakti olarak görülür. Eylül esintisi, kumaşların ruhuna güneşin sıcaklığını ve denizin rengini taşıyarak bizi havanın serinliğine karşı korur.
Edoardo G. Ristori
Pamuğun doğal dokumasıyla hayat bulan denim, eski bir tarihe ve muazzam bir dokuya sahiptir. Öyle ki, zaman içinde bir efsaneye dönüşerek, nihayetinde jean ile bizi tanıştırır. Günümüzde bu kumaşla tasarlanan sayısız kıyafet ve aksesuarın yanı sıra gökkuşağı renklerinden klasik maviye uzanan pek çok renkle karşılaşıyoruz.
Denim'i sevme nedenlerimizden biri, casual stili mükemmel şekilde sunabilme ayrıcalığı. Bunun dışında, farklı model ve detaylar sayesinde değişim geçirerek (özel dikim dahil olmak üzere) en seçkin ortamlara yakışır hale gelebilir. Denim'in ilk icat edildiği zamana baktığımızda; bu sürecin 50'lerden 60'lara uzandığını (ilk olarak madem işçileri için tasarlanmış) ve sonrasında yaygın şekilde kullanıldığını görüyoruz.
İstanbul'a yerleşmiş bir İtalyan olarak, ilk blue jean fabrikasını kuran Levi Strauss'un keşfinin arkasında avangart bir fikrin olduğunu söylemekten gurur duyuyorum: Made in Italy gerçekliği.
Amerikalılar giymeye başlamadan bir süre önce, Cenovalı denizciler de denize açılırken aynı tarzda mavi renkli bir kıyafet (belki denim, belki sadece İtalyan kadifesinden bir parça) giyiyorlarmış. İtalyanlar'ın bu konudaki yeteneği kaybolmamış ve izleri Strauss'un işçi pantolonlarında, blue jean'ler ile ortaya çıkmış. Sonrasında, denizin mavi tonlarını içerisinde barındıran ve dayanıklı kumaşlarla tasarlanan jean'ler sonbaharın casual giyim stiliyle günümüze dek uzanmış.
Bu açıklamalarımla tam olarak ne demek istiyorum? Bu sorunun aslında bahsettiğimiz kumaş kadar yalın bir cevabı var. Denim tasarımına ilham veren her şey aslında çabasız bir zarafetten doğuyor.
Peki, denim tasarımları hangi parçalarla eşleştirip giymek gerekiyor? Söz konusu denim pantolonlar olduğunda, aslında seçtiğiniz markanın pek de bir önemi yok. Yalnız, bu konuda dikkat etmeniz gereken üç şey var:
a: Denim kumaşının kalitesi
b: Kesimi
c: Yıkanma özelliği
Vücut tipinize ve stilinize en uygun olan kesimi seçmelisiniz. Ve skinny modelleri elemelisiniz. Bir erkeği, bileklerin çok üzerinde biten, dar denim pantolonlarla görmek kadar kötüsü yoktur. En doğru seçim, düz ve slim kesimlere yönelmektir. Koyu
renkler, en açık olanlara göre kıyafetlerinizle eşleştirme anlamında daha güvenlidir.
Kusursuz dikimli ve zamansız denim tişörtlere de yatırım yapmanızı öneririm; bu tişörtler gardırobunuzun anahtar parçalarından olmalı. Ayrıca şık dikimli denim ceket ya da blazer'lar da stilinize güncel ve zamansız bir dokunuş katma konusunda
size yardımcı olacaktır. Son olarak, en önemlisi; denim'i boş bir tuval gibi görebilirsiniz. Ve bu tuval üzerinde her gün, sonsuz seçenekte kombinasyonlar oluşturma özgürlüğüne sahipsiniz.