Takım elbise sokağa çıktı

Takım elbisenin "öldüğü" yönündeki açıklamalar tam olarak gerçeği yansıtmıyor. Ölen bir şey varsa, o da ona başarılı bir görünümün vazgeçilmezi olarak atfedilen tüm o sıkıcı kurallar. Doğru takımın bugünkü karşılığı, belli bir duruşa ve kimliğe sahip olan takım.

Sonbahar/kış sezonunun en belirgin trendi ise güncellenmiş terzi işçiliği. Takım elbiseye ihtiyaç duymadan yetişkinliğe adım atan genç kuşak için bu trend, hatırı sayılır bir süre önce modayı ele geçiren sneaker ve sweatshirt'lere mükemmel bir alternatif.

Diğer yandan, böylesi bir değişimi başarıyla hayata geçirmek iyi bir göz, üstün bir yetenek istiyor ve hiç kimse bu konuda Hedi Slimane'den daha net ya da iddialı bir girişimde bulunmadı.

Slimane'ın Fransız modaevi Celine için imza attığı ilk defilenin ilk görünümü; siyah kruvaze takım, beyaz gömlek, siyah kravat ve siyah wraparound gözlüklerdi. Ancak tasarımcı çok daha ileri gitti ve geçmişten gelen daha birçok parçayı güncelleyerek koleksiyona dahil etti: tüvit baba ceketleri, kravat iğneleri, ince çizgili pantolonlar ve camel paltolar.

Slimane'ın moda dünyası üzerindeki muazzam etkisi; müzik kültürü ve tarihi konusundaki etkileyici bilgi birikimi ve bu birikimi tasarımları yoluyla çarpıcı ve lüks bir şekilde yansıtmasından kaynaklanıyor.

Özgeçmişi ve çizgisi tam da sokak giyimin bir zamanlar olduğu gibi: Başına buyruk, dikkat çekici ve kimilerince dışlanacak kadar farklı. Zamanında bu stilleri tanımlayanlar, son derece belirgin tarzları olan kült müzik grupları ve müzisyenlerdi. Elbette hayranları da onların izinden gidiyordu. Tek bir müzikal hareketi koleksiyonun ilham kaynağı olarak göstermeye çalışmak kolay ama hata olurdu. Slimane bunun yerine tüm zamanların ötesine geçen bir stile odaklandı ve sonuç olarak tam da bugüne ait bir koleksiyon çıkardı ortaya. – Nick Sullivan