Eski Usül Modern Lüks

Yazı Nick Sullivan
Fotoğraflar Andrea Pugiotto

Ayaklarınızı, lüksün en klasik formlarından biri ile buluşturmak ister misiniz? Lüks her zaman şaşaalı olmak zorunda değil. Modern, sade ve üstelik geleneksel yöntemlerle elde üretilmiş de olabilir. Sizi Santoni'nin tereyağından yumuşak ayakkabılarıyla tanıştıralım...

Bir dahaki sefere uçağa bindiğimde, ayağımda mutlaka yumuşacık, beyaz deri İtalyan Santoni ayakkabılar olacak. 44 yıllık bir aile markası olan Santoni, klasik ile moderni harmanlayan lüks ayakkabılarıyla ünlü. Son dönemlerin "Az al, en iyisini al" düsturunun kusursuz bir temsilcisi.

Santoni'nin fabrikasının olduğu Marche, muhteşem manzarasıyla İtalya'nın doğu kıyılarına tepeden bakıyor. Burası, İtalya'nın "ayakkabı ülkesi". Öyle ki, Giuseppe Santoni'nin fabrika kapısında durup, bir loafer'ı gelişigüzel fırlatırsanız muhtemelen bir başka ayakkabıcıya çarpar.

"Fabrikada doğdum desem yanlış olmaz" diyor Santoni. "Orada büyüdüm. O zamanlar fabrika tam olarak evimizin alt katıydı. Böylece tüm sürecin nasıl gerçekleştiğini uygulamalı olarak öğrendim." Santoni, gittikçe azalan bir zanaat tekniği ve yüksek kaliteli materyallerle, tamamen el işçiliği ile ayakkabılar üretiyor. Bu tanım genelde uçuk fiyatlarla dar bir müşteri kitlesi için üretim yapan küçük şirketlere işaret eder. Ama burada durum farklı. Elbette değişen zamana ayak uydurmak, ayakta kalmak kolay bir süreç değil, ancak doğru vizyon her zaman fark yaratıyor.

1990 yılında şirketi babası Andrea'dan devraldıktan sonra Giuseppe Santoni, üretimi mümkün olan her şekilde modernize ederek niş ve benzersiz bir yapı oluşturmuş. Bir kunduracının tek bir çift ayakkabı yapmak için takip ettiği eski usül tahta kalıp oyma, deriyi kesme, üst kısımları dikme ve hepsini bir araya getirme sürecine alternatif getirerek üretim kapasitesinin artmasını sağlamış. Ancak bunları yaparken özünden sapmamış. Kendi deyimiyle; "O küçük laboratuar özünü asla kaybetmedi."

Santoni, "25 ya da 30 yaşımdayken, fabrikaya yeni fikirler getirdim ve babam bunları reddetmedi" diyor. "Kalite geleneğini, zanaat kültürünü koruduk ama tasarım, fikir ve ürün anlamında markaya daha genç ve taze bir enerji kattık." Gençlik enerjisini, fabrikanın aydınlık ve modern genel merkezinde hissetmemek mümkün değil. Personelin çoğu otuzlu yaşlarını sürüyor. Şirket, kurduğu akademide yeni çalışanlar yetiştirirken eskilerin tecrübelerinden faydalanıyor.

Santoni'nin hedefi, sadece bugünü de yakalayan zamansız ayakkabılar üretmek değil, aynı zamanda hatırlanmaya değer anılar yaratmak. Bu amaca ulaşmak için marka artık yüksek teknolojiyi de kullanıyor. 2021 yılından itibaren ayakkabıların çoğuna, yakın alan iletişim çipleri yerleştirilmesi planlanıyor. "Telefonunuzu ayakkabılarınıza yaklaştırdığınızda, üretim hikayesine, materyal bilgilerine, nasıl temizleneceği ve nasıl bakılacağı konusunda tavsiyelere erişmeniz mümkün olacak."

Santoni, bir kapsül giyim koleksiyonu çıkarmışlığı da olan ve halen IWC Schaffhausen saatlerin deri kayışlarını tedarik eden şirketin her şeyden önce bir ayakkabı markası olduğunun altını çiziyor ve, "Santoni bir moda markası değil" diyor. "Modern, çağdaş ve lüks bir marka. Ve lüksün son kullanma tarihi yoktur." Markayı özel kılan şeylerden biri de tasarımlarına eklediği son dokunuşlar. Fabrikada üretilen neredeyse her ayakkabı boyasız ve bitkisel deriden yapılmış haliyle ustaların ellerine teslim ediliyor; parlak turuncu tabanlar dahil her detay nihai halini en son aşamada alıyor ve bu aşamanın özelliği sadece elle gerçekleştirilmesi. Bu sayede, toplu üretim söz konusu olsa da her ayakkabı kendi benzersiz karakterine sahip oluyor.

"Daha çok değil, daha iyi ayakkabı yapmak için çalışıyoruz" diyor Santoni. Japonların Kaizen adını verdikleri bir ilkeleri vardır; sonsuz gelişim anlamına gelir. Her gün daha iyi olmak için yeni bir maceraya atılmak... Burada herkes bu felsefeyi tam olarak içselleştirmiş durumda ve hepimiz her gün daha iyi olmaya çalışıyoruz."