Yeni Metot
Giyinme biçimimiz değişiyor. Şu sıralar giyebileceğiniz her şey ve onları tarzınıza nasıl adapte edebileceğinize dair tüm detaylar burada.
- Stil-Moda
- Pazartesi 14:36 | 24 Mayıs 2021
Hadi en azından kendimize karşı dürüst olalım: Son on yılda moda konusuna biraz fazla yükseldik.
"Ben buradayım" diye bağıran gömlekleriyle duvar önünde poz verenlerden pahalı saatini göstermek için elindeki bardağı paylaşanlara, Instagram akışı tamamen stil yarışına döndü... Evet, başta bunlar havalı paylaşımlardı ve çoğumuzun hoşuna da gitti. Belirli bir erkek stili etrafında buluşan moda topluluğu fikrini hepimiz çok sevdik.
Büyük moda markaları da sevdi tabii. Tamamen görselliğin ön planda olduğu, modanın demokratikleşmesini sağlayan sosyal medya kültürünün öncülüğünde, podyumlarda büyük bir değişim gerçekleşti. Stil sahibi olmayı garantileyen yegane faktör olan "kalite", 50 adım öteden markasını belli eden parçaların yarattığı görsel etki karşısında ikinci plana atıldı. "Kendini ifade etme" kisvesi altında, dikkat çekici baskılar ve kocaman logolar podyumları istila etmeye başladı.
İnsan düşünmeden edemiyor: Acaba tüm bu ilham verici Instagram fotoğraflarının ardında, yani iPhone'un vizör tarafında neler oluyordu? Eş, dost, asistan fotoğraf çekmek için hazırolda mı bekliyordu? Saatlerce bilekte saat-elde bardak kombinasyonunun sayısız fotoğrafı mı çekiliyordu? Dışarıdan bakınca oldukça komik bir görüntü... Gerçek şu ki, bir noktada kontrolümüzü tamamen yitirdik. Kimse fark etmemiş olabilir ama giyinmek artık süslenmek haline gelmişti.
Peki, ama tüm bunlar kimin içindi? Sonra pandemi çıkageldi. Aslında salgın henüz başlamadan önce giyinip süslenme olayı zaten çaptan düşmeye başlamıştı. Global sağlık krizi bir anda bizi ofislerimizden ve sosyal hayatımızdan ederken, değişimin yaklaşmakta olduğunu değil; artık tam anlamıyla gerçekleştiğini apaçık ortaya koydu. Bu dönüşüm aynı zamanda neyi nasıl giydiğimizle ve kıyafetler hakkındaki düşüncelerimizle de ilgiliydi.
Artık erkek modasında adeta yeni bir cephe açıldı diyebiliriz. İster yüksek moda tutkunu, ister güçlü bir sokak stili savunucusu, ister tarihe karışmış stillere ilgi duyan biri olun, karşınızda inkar edilemeyecek bazı gerçekler var… Birincisi: Tuhaf görünmemeniz gerekiyor. Başka bir deyişle başkalarının beğeneceğini düşündüğünüz şekilde giyinmemelisiniz.
Bu engeli aşabilirseniz zaten işin büyük bölümünü halletmiş sayılırsınız. İkincisi: Moda ile stil aynı şey değildir. Moda başkalarının yaptıklarıysa, stil sizin seçimlerinizdir. Kişiseldir. Yani moda olduğu için değil, gerçekten içinizden geliyorsa o vintage spor ceketi giyip, üzerine yaka iğnesi takın.
Hepimiz "benim tarzım" diyeceğimiz bir görünümün peşindeyiz. Bu jean-tişört ikilisi de olabilir, iddialı bir seçim de… Fakat günün sonunda kıyafetlerimiz kim olduğumuzu yansıtır; başka biri gibi görünmemizi sağlamazlar. O nedenle, bilgisayar algoritmasının datalarına göre karar veren pazarlama ekiplerinin yarattığı kıyafetlerden ziyade, güçlü bir kültür (herhangi bir kültür olabilir) anlayışına sahip tasarımcıların elinden çıkan parçalar daha anlamlı ve kalıcıdır.
En nihayetinde, ne giydiğimizin bir önemi yok. Mühim olan nasıl giydiğimiz ve nasıl satın aldığımız. Verdiğimiz paranın karşılığı olarak, giysilerimiz bize kısa vadeli mutluluktan ya da etrafımızdakilere üstünlük taslamamızı sağlamaktan daha fazlasını sunmalı.
Kuşkusuz, Instagram'da en fit, en havalı hali paylaşma fikri kabul görmeye devam edecek. Fakat artık ne giyeceğinizi, kıyafetlerin size nasıl hissettirdiğine paralel olarak seçeceksiniz; kaç beğeni alacaklarına göre değil. Evet, stil konusunda artık patron sizsiniz!
Yazı: Nick Sullivan
Prop Styling: Megumi Emoto/Anderson Hopkins
Çeviri: Tuğçe Kayar
Web Editörü: Damla Yüce