Matt Bomer ile Zevk İçin Giyinmek Üzerine: “Bir Yanım Salla Gitsin Butonuna Bastı”
Sevilen oyuncu, kişisel tarzından, Loewe’nin son defilesinden, üzerinde çalıştığı işlerden ve çok daha fazlasından bahsediyor.
Yazı Jonathan Evans
Çeviri Zeynep Merve Kaya
Matt Bomer, moda insanı olmadığını söylüyor ama onunla konuşurken durum farklı görünüyor. Loewe Sonbahar-Kış 2024 defilesinin ertesi günü ve Los Angeles'ta yaşayan aktör beni Paris'ten arıyor. Bomer ve birkaç oyuncu arkadaşı –"Hollywood'un jönlerinin yarısı en ön sırada oturuyormuş gibi hissettim" – Jonathan Anderson'ın tasarımlarını görmek için Paris'te.
"Sanat ve modanın kusursuz bir füzyonuydu," diyor Bomer defile hakkında. Yeni sezon koleksiyonu, bir eseri defilenin arka planını da kaplayan sanatçı Richard Hawkins'ten fazlasıyla esinlenmişti. "Duvar resimleri müzik ve modellerle canlandı adeta," diye devam ediyor Bomer. "Hepsi harika bir ortam oluşturuyordu; Jonathan'ın neler yaptığını göreceğimiz için duyduğumuz heyecan ve hissettiğimiz enerji harikaydı. The Beatles konserinde gibiydik."
Paris'te akşam vakti ve Bomer, bir kadeh şarap ve lezzetli Fransız yemekleriyle geçireceği nadir sakin gecelerden biri için –hazır eşi ve çocukları da New York'tayken– sabırsızlanıyor. Ama öncesinde, moda haftası deneyimiyle, kişisel tarz denildiğinde konfor alanının dışına çıkabilmesiyle, son işleriyle ve çok daha fazlasıyla ilgili bana anlatacakları var. Sohbetimizin bazı ana başlıklarını görmek için okumaya devam edin.
Luca Strano
Tasarımcı Jonathan Anderson'ın Loewe vizyonu hakkında
"Kıyafetleri cesur ve istekli, ama giyilebilirler ve sanatsal ilhama da sahipler. Güneş gözlükleri soyut Picasso eserlerini andırıyor. Geleceğe bakarken eski sanat eserlerini hatta tarihi bile aklının bir köşesinde tutuyor. Koleksiyondaki bazı desenler bana tanıdık geldi. Nostaljik bir havaları var bazı ekose ve baklava desenlerinin; ama öyle orijinal ve vizyoner bir bakış açısıyla kullanılmışlar ki. Onu heyecan verici kılan şey de bu."
Defilede giydiği kıyafet hakkında
"Camdan dışarı bakıp, 'Vay canına, bu harika. Acaba bunu hiç yapabilecek miyim, giyebilecek miyim?' diye bağıran bir çocuktum. Bu koleksiyonla ilgili bir şey kalbime dokundu; özellikle de yüksek belli, denizci pantolonu gibi kısa paçalı parçalar. Lisedeyken, eski denizci kıyafetlerinin satıldığı dükkâna gider ve kısa paçalı jean'ler alırdım çünkü onları çok severdim. Okulda South Pacific oyununun temsilini yapmıştık, ben de bu pantolonlara âşık oldum ve sürekli giymeye başladım. Koleksiyonda ayrıca benim de giydiğim bomber ceketi, baklava desenli kazağı ve botları da çok sevdim."
Luca Strano
İş için giyinmek ile kendin için giyinmek arasındaki fark
"Arada o kadar fark var ki. Bunu söylemekten nefret ediyorum ama özel hayatımda giyinirken pratik olmaya çalışıyorum. Sabah ilk iş, çocuklarımı okula götürüyorum. Bu yüzden de Los Angeles'taki pek çok insan gibi ben de her türden spor kıyafetlerimi giyerek okula giderdim. Fakat geçtiğimiz yıl dolabıma bir göz attım ve 'Çok iyi kıyafetlerin var. Çocukları okula götürürken güzel giyinsen ne olur?' dedim. Böylece arada sırada süslenir oldum. Tabii ki, ne zaman sosyalleşecek olsam süsün dozunu biraz daha artırdım. Artırmak zorundayım da. O kadar tarz arkadaşlarımız var ki, onlara yetişmek zorundayım."
Yeni jenerasyona örnek olmak hakkında
"Daha geçen hafta oğullarımla yaptığım bir konuşmayı hatırladım: 'Bu akşam nereye gidiyorsun? Ne kadar da şık giyinmişsin,' dedi oğlum bana. Güzel kıyafetlerimi akşam yemeğinde de giyiyordum. 'Benim zavallı oğlum,' dedim, 'beklentileri öyle düşürdüm ki, akşam yemeğinde giyinik olmama şaşırıyor.'"
Luca Strano
Zevk için giyinmek üzerine
"Paul Newman gibi sadece kolejli tarzında, modern klasikler giyip 20 yıl sonra da klasik görünmek istiyorum, dediğim bir süreçten geçtim. Pandemiden sonra bir yanım salla gitsin butonuna bastı ve 'Ben de renkli giyinmek istiyorum. Siyahı kırmak istiyorum. Riskler almak istiyorum. Evet, bunu istiyorum,' dedim. 'Tam 2024'te söylenecek şey' diyorsanız umurumda değil. Bunu yaşamak istiyorum çünkü daha ne kadar yaşayacağımızı Tanrı bilir. Olağanüstü bir iş çıkaran stilistim Warren Alfie Baker, beni tipik konfor alanımın dışına çıkarma konusunda çok iyidir. Bana zevk veren şeyler yapmayı seviyorum çünkü ait olduğum sektördeki etkinlikler her ne kadar harika olsa da, her ne kadar kendin gibi oyuncularla bir araya gelip iyi vakit geçirsen ve ilgiyi sevsen de bazen kasvetli olabiliyor. O anlarda da, 'Neden kırmızı halıya biraz neşe saçmayasın, kendi sevincini, zevkini, mutluluğunu getirmeyesin?' diye düşünüyorum.
Baş aktör konsepti hakkında
"Dürüst olmam gerekirse artık böyle bir şey kaldı mı, bilmiyorum bile. Sanırım bir zamanlar Hollywood'da herkese biçilmiş roller vardı. İlginç olan şu ki, son Loewe koleksiyonunun sorguladığı şeylerden biri, 'Modern maskülenite nedir?'di. O konsepti tamamen baştan yazıyoruz, nokta. Belki baş aktör olmak isteyen ya da tek tip filmlerde oynamak isteyen veya belirli karaktere sahip olan ve aynı karaktere sahip rolleri oynamak isteyen oyuncular vardır… Bana sorarsanız bir sanatçı olarak bu hiç ilgi çekici değil.
Aktör olarak, işini sırf işin olduğu için yapmak zorunda olduğun zamanlar da oluyor. Ama seçme lüksün olduğunda, ben hep şunu düşünürüm; Tamam. Beni ne korkutur? Daha önce yapmadığım bir şey var mı? Yapabileceğimden emin olmadığım ne var? Normalde, rolde bu elementlerden biri varsa, ne kadar zorlayıcı olursa olsun kazandırdığı deneyim de o kadar büyük oluyor."
Luca Strano
Genç kalmak üzerine
"Teksas'ta büyüyen ve hiç güneş koruyucu krem kullanmayan (veya yeteri kadar kullanmayan) bir çocuktum. Bu yüzden, 20'lerimdeyken bana 'Her gün güneş kremi kullan,' diyen saç ve makyaj sanatçılarına minnettarım. Ne yazık ki, bir gece önce yanlış şeyi yiyip içtiyse ertesi gün onu yüzünde görebildiğiniz bir insanım. Her şey etkiliyor. Şişiyorum, sivilce çıkarıyorum. Yani film çekimleri sırasında veya basın turunda yediklerime bile dikkat etmem gerekiyor. Çok yemek yiyorum ama ne yediğim önemli. Sanırım benim genç kalmak için sırrımın %80'i sağlıklı beslenmek. Ve güneş koruması."
Maestro'da David Oppenheim'ı oynamak
"Bence Bradley [Cooper] çok yaratıcı bir sanatçı. A Star Is Born'u yönetirken çıkardığı işten etkilenmiştim. Her zaman Leonard Bernstein'ın hayranıydım, hem müziğinin hem de olduğu insanın. Yani o hikâyenin bir parçası olmak, özellikle de öyle bir yaratıcı ekiple çalışmak çok heyecan vericiydi. Steven Spielberg ve Martin Scorsese bir filmin prodüktörleriyse, o projede olmak istersin. Bradley ile doğru ellerde olduğumu biliyordum ve konuşmalarımız da çok iyi geçti. Karakterimin kim olacağını öğrendiğimde, araştırmaya başladım. Kongre Kütüphanesi'nin internet sitesinde Bernstein ile bir ömür boyu birbirlerine yazdıkları mektupları okuyabiliyorsunuz. İşimi dayandırabileceğim bir şey bulduktan sonra, daha da heyecan verici oldu."
Luca Strano
Fellow Travelers'ta Hawkins "Hawk" Fuller'ı oynamak
"Pandemide, Robbie Rogers ve Ron Nyswaner bana bu kitabı verdi. Okudum ve kurduğu dünyaya hayran kaldım. Ait olduğum kültürün daha önce hiç bilmediğim tarihini anlatıyordu. Sağdan soldan duyduklarım vardı, neler olduğunu anlayabiliyordum ama 1950'lerde insanların Washington D.C.'de adeta cadı avına çıktıklarını bilmiyordum. Tüm bunlar, kitapta anlatılan 1960'ların siyasi sahnesinde olanlara da ışık tutuyordu. Yani bu benim için çok yönlü bir karaktere bürünme şansıydı. Hawk, ışığı kadar gölgeleri de olan biriydi, bazen gölgeleri ışığından daha çoktu. Hem de tarihimizin bilmediğim yönleriyle ilgili bilgi edindim.
İki onyıla yayılan bir aşk hikâyesi anlatma şansını yakalamak, nadir bir şans. Bu işi 30 yıldır yapıyorum –12 yaşındayken arka planında rol aldığım Chuck Norris filmini sayarsanız, daha fazla– ve bu tür bir proje geliştirip yapabildiğimiz için çok mutluyum."
Sırada hangi projeler var?
"Masada pek çok şey var, içlerinde çok heyecanlandıklarım da var. Sektörün, grevden sonra hâlâ toparlanma evresinde olduğunu düşünüyorum. Bana iyi hissettiren, okuduğumda veya biriyle tanıştığımda anlayacağım şeyi bekliyorum. Ama o zamana kadar, başka işler geliştiriyorum. Belki ufukta bir White Collar reboot'u bile vardır.