Influencer gibi yaşamak!
Dijital çağın evrimi yeni bir meslek daha yarattı: Influencer...
Yazı: Türkan Doğan
Onların sosyal medyada paylaştıkları post'lara bayılıyor ve her şeylerini merak ediyoruz. Biz işte, bilgisayar başındayken influencer'ların dünyayı gezmesini, en havalı restoranda, en iyi yemeği yemesini ve şık paltolarıyla çektirdikleri fotoğrafları büyük bir iştahla izliyoruz. Ama en çok da, "Oh, hayata bak," ya da "Ne şanslılar yahu!" diye iç geçiriyoruz. Belki de onlar gibi olmak istiyoruz. (Neden olmasın?)
Peki, kimdir bu influencer'lar? Ve ne çeşit bir iş yapıyorlar? Daha da önemlisi ne kadar kazanıyorlar? Bu soruları yaklaşık 15 influencer'a sorduk. Ancak gönderdiğimiz e-postaların çoğu yanıtsız kaldı. İş kültürümüzün kapalılığı burada da kendini gösterdi. Influencer'lar henüz yeni işlerini konuşmaya ve kazançlarıyla ilgili detayları paylaşmaya hazır değil.
Ancak genelin aksine, yaptıkları işi açıklıkla anlatan influencer'lar da var. Rüya Büyüktetik ve Birol Bali onlardan biri. Büyüktetik ve Bali, Instagram'daki yıldız influencer'lardan. Büyüktetik, paylaştığı moda ve kozmetik post'larıyla 143 bin kişiye seslenirken Bali ise 403 bin kişiye tatillerinin detayını anlatıyor.
Rüya Büyüktetik, Instagram sayfasına yalnızca kendisinin ve moda blog'unun ismini yazmış. Takipçisi bol hesaplarda gördüğümüz influencer tanımlamasına gerek duymamış. Bu yüzden Büyüktetik'e ilk sorumuz, kendine influencer diyor musun, oluyor. Cevabı, çok kısa ve net: "Hayır." Büyüktetik, hiçbir şey söylememe taraftarı olanlardan: "Kimi moda danışmanı, kimi moda blogger'ı yazıyor. Kimisi de influencer. Ben hiçbir şey söylemiyorum."
Rüya Büyüktetik
Rüya Büyüktetik'in hikâyesi, 2011 yılında bir moda blog'u açmasıyla başlamış. Kıyafetlerinin fotoğrafını çekip blog'da paylaşıp sezon trendlerini yazarken aslında kurumsal bir şirkette çalışıyormuş. O yıllarda, evden işe, işten eve sürdürdüğü beyaz yakalı hayatının tek eğlencesi bu blog olmuş. Yeni post'lar girdikçe takipçi sayısı günbegün artmış. İşler iyi gidince kurumsal hayatında olduğundan daha mutlu olacağını hissetmiş ve 2015 yılında işinden ayrılmış. Düşündüğü gibi de olmuş. Sevdiği bir iş yapması ve artık sadece bu işe kanalize olması önünü açmış. "İşi bırakıp yalnızca bu alana yönelmem yaptığım işin kalitesini çok arttırdı." diyor.
Öncelikle şunu belirtmek lazım. Influencer'lar genellikle bulundukları mecralarda ilk hesap açanlar. Yani erken kalkıp yol alanlar. Bali ve Büyüktetik, onlardan biri. Muhtemelen bizlerin ve çevremizdekilerin bir Instagram hesabı yokken onların vardı. Yenilikleri yakından takip ettikleri için mesafeyi daha hızlı kat etmişler. Büyüktetik, ilk başlarda moda, bakım ve güzellik gibi alanlarla ilgilense de bugün farklı sektörlerden pek çok markayla işbirliği yapıyor. Ona markalarla yaptığın ilk işbirliğini hatırlıyor musun, diye soruyoruz. İlk projesini altı yıl önce (Instagram'ın henüz çok yeni olduğu bir dönem.) kozmetik alanında, Esteé Lauder grubunun markalarından Michael Kors ile yapmış. Ancak o zaman bir markanın bir blogger'ın kapısını çalması adetten değilmiş. Büyüktetik de zaten çok şaşırmış. Kulağına bu tür ufak tüfek işbirliği haberleri gelse de "Beni nereden buldular acaba?" diye kendisine gönderilen e-postayı en az on defa okumuş.
Dünün blogger'ları, Twitter fenomenleri ve ünlü YouTube'ları, bugünün ünlü influencer'ları haline geldi. Büyüktetik, blogger olarak parlasa da, bugün Instagram'la çok daha geniş kitlelere ulaşıyor. İşin inceliklerini ve influencer dünyasında neler olup bittiğini ondan öğrenmeden önce ona bir günlük programını soruyoruz.
Büyüktetik, neredeyse her gün bir toplantısı ve gideceği etkinliğin olduğunu söylüyor. Yani sanıldığı gibi koca bir günü, uzun kahvaltılar, spor, güzellik salonu rutinleri ve kahve sohbetleri ile geçirmiyor. "Her günüm tuhaf ve değişik." diyor. Her gün ani bir toplantı, son dakika bir seyahat ya da sürpriz şbirlikleri olabiliyormuş. Ama bir şey kesinmiş: İşten ayrıldığından beri her sabah saat 07:30 ila 08:00 arasında uyanıyormuş: "Hemen o günü gözden geçiririm. Katılmam gereken davetler olabilir. Bu davetler bazen birebir beni alakadar etmese de nezaketen gitmem gerekebilir. Birlikte çalıştığım markalar ve PR şirketlerinin etkinliklerine katılmam icap edebilir. Veya çalışmak istediğim markalarla temas kurmamı sağlayacak etkinlikler… Tabii hepsine katılmam mümkün değil. Böyle bir zamanım ve imkânım yok. Aksi halde sabahtan akşama kadar davet gezmem gerekir." Büyüktetik, her ilişkinin emek istediğini anlatıyor: "Markalara saygı duyman ve etkinliklerine gitmen gerekiyor. Hangi ilişkinin ne zaman, nasıl bir kapı açacağını hiçbir zaman bilemezsin. Benim için bugüne kadar hep öyle oldu. Fark etmeden bir şey yapmışımdır ve haberim yokken biri beni bir yere önermiştir. Kapı kapıyı açmıştır." Büyüktetik, fotoğraflarında göründüğü gibi güzel, pozitif ve şık. Ona her zaman böyle misin, diye soruyoruz. Hep enerjik olmak gerektiğini anlatıyor. Ve yaptığı işin sevmeden yapılamayacağını anlatıyor.
Birol Bali
Seyahat fotoğraflarıyla dikkat çeken Birol Bali (@Balibey ismiyle Instagram'da 403 bin takipçisi var ve kendisine influencer değil, fenomen diyor.) ise altı yıldan beri markalarla iş birlikleri yapıyormuş. Bali, seyahatlerini masraflarını kendisinin karşıladığını, bunun için bir sponsora ihtiyaç duymadığını, ancak seyahatleri sayesinde markalarla iş birlikleri yaptığını anlatıyor. Bugün artık 40'a yakın markaya proje üretir hale gelmiş: "Hatırlarsanız Gezi olaylarında Twitter üç ay kapanmış ve bu mecranın ünlüleri geçim sıkıntısı yaşamıştı. Bugün artık riskleri nedeniyle tek bir platformla hayat idame ettirilemez. Bu nedenle ben de Balibey Medya'yı kurdum. Sosyal medya projeleri üreten, profesyonel fotoğraf hizmetleri veren ve tanıtım filmleri çeken bir şirket haline geldik." diyor. Peki, acaba bu kadar çok seyahat ederken tüm işlerinizi nasıl yönetiyorsunuz dediğimizde ise yine teknolojiyi işaret ediyor ve görüşmelerini Skype ve Facetime gibi uygulamalar üzerinden yaptıklarını anlatıyor.
Influencer'lar dünyasına girdiğimizden beri bizim için artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Nihayetinde kendimizi bir anda çok takipçili hesapların post'larının satır aralarını didiklerken bulduk. O halde bu kişi, bu post'u paylaşmak için kesin ücret almıştır gibi cümlelerimiz bir süre havada uçuştu. Bu esnada yeni bir durumla daha karşılaştık. 20 bin takipçisi olan da 100 bin ya da bir milyon takipçisi olan da sayfasına influencer yazmaktan imtina etmemişti. Büyüktetik'e neden az ya da çok takipçili herkesin Instagram sayfasına influencer yazmaya başladığını soruyoruz. Büyüktetik, söze şöyle başlıyor: "İş, görmeye, gezmeye yani aslında kendi televizyonunu yaratmaya döndü. İnsanlar artık okumak ve bilgi almaktan ziyade yalnızca tüketmek istiyor. Çağın getirdiği bu olguyu yalnızca sosyal medyayla, dijital gelişmelerle de açıklamak zor. Bu toplumsal bir dönüşüm. " Büyüktetik, aslında herkesin kendi ortamında küçük çaplı bir influencer olduğunu anlatıyor. "Eğer kendi ortamından çıkıp kitleleri etkiliyorsan markalar tabii ki seninle çalışmak ve senin mecranda olmak istiyor."
Büyüktetik'i anlayabiliyoruz, çünkü günümüz dünyasında attığınız bir post ile 150 bin kişiye seslenmek, zor yakalanan bir başarı. Ancak 50 binin altında takipçisi olanlar da artık işin içinde, hatta daha doğrusu artık onlar daha çok işin içindeler. Ve reklamveren tarafından büyük bir ilgiyle karşılanıyorlar. Peki, ama bunun sebepleri neler? Soruyoruz. Büyüktetik'e göre 100 binin üzerinde takipçisi olan hesapların para odaklı post girmesi ya da hediye edilen bir şeyi alabilmek için markalara gereğinden fazla değer vermesi ve övmesi, güvensiz bir ortamın oluşmasına yol açmış. Büyüktetik, bu durumu şöyle açıklıyor: "Blog yazmanın mantığı aslında senin takipçinle; herhangi bir insanla kurduğun organik bağdı. Fakat influencer pazarlama alanı bir anda o kadar gelişti ki bu alanda bir kaos yaşandı. Pek çok kişi de kazancı yüksek diye bu alana girdi. Haliyle yaşadığımız kaos oluştu."
Her ne kadar biz yeni dâhil olup neler olup bittiğini öğrensek de influencer pazarlaması yine de yeni bir alan. Peki, bu alanı bir sektör olarak adlandırmak mümkün mü? Büyüktetik'e göre bu alan yüzde yüz bir sektör: "Bugün eğer dijital ajanslar, dijital içerik üreticileri, bu alana ilan veren markalar ve bu alana yatırım yapan yatırımcılar varsa bu alan bir sektördür."
Rüya Büyüktetik blog'unun yıldızının parladığı günlerden beri markalarla iş birlikleri yapıyor. Bu durum ise onu kıdemli bir influencer yapmaya yetiyor. Bir influencer olarak kriterlerin neler ve markalarla birlikte çalışırken nelere önem veriyorsun diye sorduğumuzda, her markanın bir alıcısı olduğu gibi her influencer'ın da bir alıcısı olduğunu anlatıyor. Yani doğru marka ve doğru influencer eşleşmesinin önemli olduğuna dikkat çekiyor: "Burada en önemli şey, influencer'ın kendisi. Sürekliliği ve önceliği. Çünkü influencer dediğimiz kişi, billboard değil. Her gün bir şeyi tanıtırsam 'Rüya da iyice saçmaladı, pazar yerine döndü ortalık.' dersin. Dolayısıyla influencer'ın sadece para odaklı ilerlemesi, hem influencer'ın ömrünü kısaltıyor hem de sektörü köreltiyor. Bu yüzden doğru işbirlikleriyle adım adım ilerlemek en doğrusu."
Büyüktetik'e peki, 'içerik' dediğimizde ise "Çok az." yanıtını alıyoruz. "Dışarıdan görünen şu: İnsanlar bu sektördeki potansiyeli görüp koşa koşa bu alana giriyor. Bu iş için kredi çeken; borca giren ya da gerçekten akıl almaz noktalara gidenler var. Bir sürü hikâye duyuyoruz. Önemli olan influencer tarafında nitelikli iş üretmeye odaklı olmak. 'Kesemi doldurayım, bana yeter.' denmemeli. Benim reddettiğim projelerin miktarı, kabul ettiklerimin neredeyse iki katı. Bu işi uzun vadede yapabilmek için bunu yapmak zorundayım." Büyüktetik'e göre seçilen influencer ile markanın uyuşmaması, hedeflenen satış artışının tam tersine azalmasına bile yol açabilir. Rüya Büyüktetik, konumlandırmanın altını çiziyor ve aslında bütün markalarla her türlü işbirliğinin yapılabileceğini anlatıyor. Ancak her birinin belirli bir kurgusunun olması şartıyla… Kullanılan dilin özenli olması ve paylaşılacak post'un kurgusunun iyi yapılmış olması da gereklilikler arasındaymış. Ve yeni post'un eski postlarla örtüşecek bir algı yaratması da buna dâhil. Büyüktetik, her post'tan önce uzun uzun düşündüğünü, post'ta yazacağı yazıyı özenle yazdığını ve dikkatli davranmaya çalıştığını söylüyor. Özel hayatını paylaşmamaya çalışıyormuş. Laubali olmadan samimi olmaya çalıştığı bir dil tutturmak hedefindeymiş.
Influncer pazarlaması, henüz yeni bir sektör. Bu nedenle bir standardizasyonu yok. Influencer'ların kazançlarının neye göre belirlendiği ise merak konusu. Büyüktetik, bu noktada markalarla el ele ilerlediklerini anlatıyor. "Yabancı bir markayla çalışırken her zaman global'in Türkiye ayağı için ayırdığı bir bütçe oldu. Türkiye ayağı ise bu bütçeyi, esnetti ya da esnetemedi. Veya biz bir talepte bulunduk. Bu şekilde yavaş yavaş ilerledik. Üretilen içerikleri ve kullanım alanlarını gördük. İşin jargonu o kadar değişti ki şimdi 'kullanım süresi' (Post'un kullanılacağı süre.) ve kullanım hakkı (Markanın influencer ile yaptığı anlaşma süresince yeni post'lar için talepte bulunma hakkı.) diye yeni kavramlar var." Bu noktada Büyüktetik'e kısa süreli ya da uzun süreli işbirliklerinden genellikle hangisini seçtiğini soruyoruz. Büyüktetik'in tercihi genellikle uzun süreli çalışmakmış. "Çünkü," diyor ve devam ediyor: "markanın sana entegre olması zaman alıyor. Dolayısıyla kısa soluklu, tek postluk paylaşımların işe yaramayacağını düşünüyorum."
Influencer konusuna kafa yormaya başladığımızda gördük ki bazı markalar (özellikle kozmetik) reklam bütçelerinin büyük bir kısmını infuencer'lara kanalize etmeye başlamış. MAC Kozmetik bu markalardan biri. Markanın PR ve İletişim Müdürü Yasemin Berkman'a geleneksel mecralar yerine influencer iletişimine yönelmenizin nedenleri neler, diye soruyoruz. Berkman, tercihlerinin nedeninin hedef kitlelerinin değişmesi olarak açıklıyor. "Hedef kitlemiz influencer'lara kaydıkça biz de onlar üzerinden iletişim kurmaya başladık. Nedenleri ise anlık iletişimin kuvveti, ölçülebilir olması ve direkt olarak satışa dönmesi." Berkman, "Reklamveren bir marka olmadığımızdan bütçe bizim için belirleyici değil, yalnızca ufak projeler için bütçe ayırıyoruz." diyor ve bu noktada geleneksel mecra ile influencer arasında bir fark oluşmadığını belirtiyor. Berkman, bir blogger alanı oluştuğundan beri hedef kitleleriyle örtüşen tüm blogger ve influencer'larla yakın çalıştıklarını söylüyor. Ve influencer'ların geleneksel mecralara göre daha hızlı geri dönüş etkisine sahip olduğunu anlatarak direkt satışa yönlendirme ile ölçümlenebilir olmalarının da büyük avantajlar sağladığının altını çiziyor.
Peki, acaba Türk şirketleri influencer'lara ne kadar alıştı? Büyüktetik'e influencer'ların yaşadığı zorlukları da soruyoruz. Büyüktetik, bazı markaların çok katı kurallarının olduğunu ve talepler listesiyle masaya oturmak istediklerini anlatıyor: "Aslında markalarda çok büyük bir atak var. Pek çoğunun artık dijital departmanları var. Pek çok marka daha doğal içeriğe ulaşmaya çalışıyor. Ama hâlâ, 'Ürünümüzü kullanacağınız post'ta görmek isteriz.' diyenler de oluyor. Bunların içerisinde global markalar da var."
Birol Bali de markaların kullanılacak post'ta görünmek istediğini anlatıyor: "Instagram hesabımda çok fazla marka marka diye bağırırsam aktif takipçimi kaçırıyorum. Ancak marka da paylaşacağımız post'tan sonra yeni takipçi edinebilmeli, bilinirliğini arttırabilmeli ve ürünlerinin tanıtımı yapabilmeli."
Büyüktetik'e bir influencer potansiyelini artırmak için bir menajerle çalışmalı mı, diye soruyoruz. Kendisine de bu tekliflerin geldiğini ancak bu fikri absürd karşıladığını anlatıyor, Büyüktetik. Ve yedi yıldır pek çok markayla birebir temasının bulunduğunu ve tüm bu ilişkileri adım adım kendisinin geliştirdiğini anlatıyor. Büyüktetik, influencer menajerliğini emlakçılığa benzetiyor ve menajerlerin ancak bu alandaki yeni kişilere yol gösterebileceğini belirtiyor.
Merak ettiğimiz bazı küçük detaylar var: Bir günde kaç post atılmalı? Influencer'ların havalı fotoğraflarını kim çekiyor? Bunun için bir fotoğrafçı mı istihdam ediyorlar? Ve daha da önemlisi günün kaç saati Instagram'dalar. Büyüktetik yine içten bir yanıt veriyor: "Uyumadığım sürece." Ve her gün en az bir post girmeye gayret ettiğini, ama bazen bir günde birkaç tane de paylaşımda bulunabildiğini söylüyor. Sürekliliğin altını çiziyor. Ancak ünlü influencier'ın anlattıklarından işin arka planının sandığımız kadar komplike olmadığını anlıyoruz. Büyüktetik'in çantasında devamlı bir fotoğraf makinesi bulunuyormuş. Fotoğrafları ise eğer o an birliktelerse genellikle sevgilisi çekiyormuş. O anda aklımıza muzip bir soru geliyor ve Büyüktetik'e soruyoruz: Influencer'ın sevgilisi olmak nasıl bir duyguymuş acaba? Büyüktetik, gülüyor ve sevgilisinin onu çok desteklediğini; beş kiloluk bir fotoğraf makinesini her gün çantasında taşımaktan sevgilisinin ona aldığı kompakt makine sayesinde kurtulduğunu söylüyor.
Aynı soruları yönelttiğimiz; seyahat fotoğraflarıyla ünlü olan Birol Bali ise istikrarlı ve sabırlı olmak gerektiğini anlatıyor ve kişinin her gün içerik üretecek enerjisi olması gerektiğini söylüyor. "Bugüne kadar 2.300 görsel paylaştım. Binlerce kilometre yol yapıp hikâyemi anlatmaya devam ettim. Markalar için ilk sunumumu 6,5 yıl önce hazırlamıştım. O günden bugüne kimler geldi kimler geçti. 200 bin takipçisi olan kişiler hesaplarını kapattı. Hatta 600 bin takipçisi olan bir arkadaşımız 1,5 yıldır bir şey paylaşmıyor. Çünkü bu, part-time yapılacak bir iş değil. Influencer olup para kazanmak isteyenler, tamamen buraya odaklanmalı."
Peki, deneyimli influencer'lar bu alanın geleceğini nasıl görüyor? Büyüktetik, gayet olumlu. Bu alandaki kaotik ortamın durulacağını ve bir elekten geçeceğini; sonucunda ise yalnızca iyilerin kalacağını söylüyor.
Influencer'lar ile yaptığımız sohbetten çıkardığımız bazı sonuçlar var: Öncelikle yapılmayanı yapıp niş bir alan bulup yeterince kararlı ve istikrarlı olursanız mikro bir influencer olmanızın önünde hiçbir engel yok. Kim bilir hatta günün birinde bir de bakmışsınız makrolar ligine tırmanmışsınız. Herkese bol şans!
INSTAGRAM'DA POPÜLER OLAN 3 MIKRO INFLUENCER'A HEDEFLERİNİ SORDUK
SERAP OĞUZTAN
@SerapOğuztan / 62,9 bin
Anne-Çocuk
"Influencer tanımını Türkiye'ye getirenlerdenim. Yaklaşık dokuz senedir dijital dünyada artan bir kitle ile varım. Aynı zamanda blog'umu açtığım zamandan bu yana hâlâ varlığını sürdüren dokuz, 10 influencer'dan biriyim. İlk projemi 2011 yılında gerçekleştirdim. Bu alanda yapmamanız gereken markalardan sürekli hediye istemek. Özellikle bu sene konuya para ve çıkar odaklı yaklaşan sahte influencer'lar sayesinde markalar sektöre temkinli yaklaşmaya başladı."
SERCAN CAM
@sercancam / 61,9 bin
Yemek-Şeflik
"Aşçılık eğitimimi bitirdiğim zaman blog açmaya karar verdim. Öğrendiğim teknikleri ve deneyimlerimi yazmayı amaçlamıştım. Blog'u mu açtıktan 3 ay sonra bir projeye dâhil oldum. Hayatımı iş birlikleri ile idame ettirebiliyorum. Yakın çevremin tepkisi 'böyle para kazanamazsın' şeklindeydi ama kazandıkça fikirleri değişti. Evde sürekli yeni yemek tarifleri deniyorum. Bu alanda son iki yılda her şeyin değiştiğini düşünüyorum."
GÖZDE TEZER
@gozdetezer / 46,7 bin
Güzellik-İlişki-Anı-Motivasyon
"Kendimi influencer olarak tanımlıyorum çünkü yaptığım işbirliklerinden aldığım geri dönüşler genelde pozitif. Bu işi yapmaya bir bucuk yıl önce karar verdim. İlk marka anlaşmamı ise altıncı ayda yaptım. Influencer'lık benim için tam zamanlı iş haline geldi, yani geçim kaynağım. Ancak gelirinin düzensiz oluşu, özellikle ilk zamanlar biraz bocalamanıza sebep olabiliyor. Markaların beklentisi, ürünlerini hayatımızın bir parçası olarak sunabilmemiz ve yaptığımız işin reklam kokmaması. Markalar, Influencer'a güvenmeyi, onu serbest bırakmayı, senaryo gibi brief'lerle işi yapaylaştırmamayı öğrendiler. Yakın gelecekte bir e-ticaret işine girmeyi planlıyorum."
DÜNYANIN EN ÇOK TAKIP EDILEN 7 INFLUENCER'I…
1. Rachel Levin / 20 milyon takipçi
2. Lauren Riihimaki (LaurDIY) / 15 milyon takipçi
3. Wengie – Youtuber / 12 milyon takipçi
4. DeStorm Power- YouTuber / 12 milyon takipçi
5. Charlie Xavier (aka WOLFIE)- YouTuber/ 8 milyon takipçi
6. Karina Garcia- YouTuber / 7 milyon
(2017 rakamları, Forbes Amerika'dan alınmıştır.)