Ne kadar deliysen o kadar güçlüsün
Akıl hastalarını, çılgınları, kabaca 'delileri ve deliliğin hikayesini' anlatan filmlerin gönüllerde hatrı sayılır bir yeri vardır. M. Night Shyamalan'ın geçtiğimiz günlerde ülkemizde de gösterime giren filmi ' Parçalanmış'tan (Split) hareketle sinemada deliliğin dünyasına daldık.
Yazı: Ege GÖRGÜN
Sinema endüstrisinde çalışanlar Francis Bacon'ın bu sözünün cazibesine kapılmış gibi, içinde kaba tabirle delilik barındıran fi lmler sahneye koymaktan hiç vazgeçmiyor. Bunlardan biri de Shyamalan'ın 'Parçalanmış'ı. Başrollerinde 'X-Men' serisinin genç Charles Xavier'ı James McAvoy, 'The Witch' ile yıldızı parlayan Anya Taylor-Joy ve Betty Buckley'nin yer aldığı filmin senaryo yazarlığını ve yapımcılığını da Shyamalan üstlenmiş. Filmin başkahramanı, çoklu kişilik bozukluğundan mustarip, tam 23 alter egoyu aynı bedende taşıyan Kevin. Market çıkışında üç kız kardeşi kaçıran Kevin onları bodrumuna hapseder. Kızlar Kevin'ın farklı kişiliklere sahip olduğunu keşfedince, en iyi kişiliğine oynayıp onun yardımıyla kaçıp kurtulmayı denerler. Ancak Kevin'ın farklı kişilikleri birbiriyle iletişim halinde olduğundan kaçış planları pek de gizli kalmayacaktır.
Çoklu kişilik bozukluğu, sinemada deliliğin rağbet gören türlerinden sadece bir tanesi ama teki değil şüphesiz. Sinema tarihinde çok değil, yalnızca birkaç yıl öncesine baktığımızda bile deliliğin sınırında, çılgınlığın had safhasında gezinen karakterlerin başını çektiği filmlerin ne kadar popüler olduğunu görebiliriz. Karakarga Yayınları'nın piyasaya sunduğu Ezgi Aksoy imzalı Popüler Kült adlı kitapta, popüler kültürün ilham aldığı belli başlı kültlerden dem vurulurken genellikle suç filmlerinde karşımıza çıkan karizmatik deli karakterler ve filmlerine de değiniliyor:
"En sonunda evine götürdüğü Oscar heykelciği ile hepimizin yüreğine su serpen Leonardo DiCaprio'nun 'Para Avcısı'nda (2013) canlandırdığı Jordan Belfort karakteri, bu karizmatik delilerin âdeta cümle içinde örnek olarak kullanılmış halidir. Jordan Belfort, gerçekte de komisyonculuktan brokerlığa uzanan kariyerine bir sürü çılgın hamle sığdırmış; çılgınlar gibi içmiş, uyuşturucu kullanmış, insanları dolandırmış ve çılgınlar gibi kapitalizmin tadını çıkarmıştır."
Nicholas Pileggi'nin kitabından uyarlama Martin Scorsese klasiği 'Sıkı Dostlar'da (1990) Ray Liotta'nın canlandırdığı Henry Hill, Joe Pesci'nin canlandırdığı Tommy DeVito da tıpkı Jordan Belfort gibi hem deli, hem de gerçek kapitalist suç karakterleridir. 'New York Çeteleri'nde Daniel Day- Lewis'in muhteşem oyunculuğuyla çılgın bir kasap olarak can bulan Bill 'The Butcher' Cutting de bir başka karizmatik deli olarak karşımıza çıkar. Onlarda Don Vito Corleone'nin dingin karizması değil, âdeta bir tımarhane kaçkınının ışığı vardır. 'Olağan Şüpheliler'de Keyser Söze (Kevin Spacey), 'Yaralı Yüz'de Tony Montana (Al Pacino), 'Büyük Hesaplaşma'da Chris Shiherlis (Val Kilmer) ve Dedektif Vincent Hanna (Al Pacino) delidir. Hem deli hem de karizmatiktir." Kitapta sinemaya konu olan diğer delilik türlerine de değiniliyor. Deliliğin yanı sıra korku sineması, bilimkurgu, distopya, dikizcilik, anti- kahramanlar ve sinemada hayvan kültü gibi konular da ele alınıyor; popüler kültürün ilham aldığı, kendine kılavuz bellediği belli başlı kültler de inceleniyor. Kitap, yıllardır keyifl e izlediğimiz popüler sinemaya ve popüler sinemanın gerçek hayata izdüşümlerine incelikli bir bakış atıyor.