Yakın geleceğin kahramanı
İş adamı, yatırımcı, mühendis, mucit… Aklı herkesten farklı çalışan biri… Astronot olmadan uzayı, doğal kaynaklar yok olmadan temiz enerjiyi, internetin ilk dönemlerinde dijitalleşmeyi keşfeden bir adam... O, fantastik geleceği arıyor ve işler şimdilik yolunda gidiyor.
Yazı: Baran ALIŞKAN
Ay'a ilk ayak bastığımızdan bu yana, o yer çekimsiz karanlık boşluk bizi cezbedip durmuştur. Uzayı keşfetme arzusu da o zamandan beri hepimizin içinde yanan bir ateş olarak öylece kalakalmıştır. İnsanoğlunun bu iki arzusu da çoğu zaman sadece hayalleri değil ortaya atılan gelecek kurgularını da süslemiştir. Hazır gelecek demişken sürücüsüz araçlar da eskiden bir hayal değil miydi? Bir saniye… 90'lı yılların başında internet üzerinden para alışverişi de hayal gibi geliyordu. Tabii, bir de ses hızında ulaşım var. Bunlardan ilk ikisi gerçek oldu, biri de olma yolunda. Peki, bunları kim gerçekleştirdi? Şimdiye kadar okuduğunuz ve bundan sonra okuyacak olduğunuz bu hikâyenin tek bir başrolü var: Modern dönem mucidi ve bir numaralı ezber bozan girişimci Elon Musk.
Üzerinde yaşadığımız mavi gezegenin geleceğini en fazla önemseyen insanlardan biri olan genç ve başarılı bu adam, aslında sadece geleceği önemsemiyor aynı zamanda değişim rüzgârlarını da arkasına alarak ilerlememizi de sağlıyor. Fakat dilerseniz öncelikle birlikte geleceğe yelken açacağımız bu adamı biraz daha yakından tanıyalım.
Elon Musk, Güney Afrika'da dünyaya gelmiş fakat hayallerini gerçekleştirmek için doğru coğrafyada olmadığını çok geç olmadan fark etmiş. Önce Kanada'ya taşınan Musk, oradan da ABD'ye geçmiş. Dünyayı değiştirmek için önemli adımlar atacak bu çocuğun okul yıllarında popüler ve havalı biri olduğunu düşünüyorsunuz değil mi? Hayır, tam tersine o yıllar kendisi için pek de parlak geçmemiş. Öğretmenlerden dinlediği dersleri anlama hızını 'düşük hızla yapılan bir download'a benzeten bu adam, kendini ansiklopedilere dalarak kişisel gelişimini sağlamaya adamış ve bu sırada okuduğu bolca çizgi roman ve fantastik romanlar da fikirlerinin oluşmasına yardımcı olmuş. Herkes gibi düşünmeyen bu çocuk 12 yaşında 'Blastar' isimli bir bilgisayar oyunu yaratarak ilk parasını kazanmış ve gelecekte yapacaklarının ilk sinyalini daha o yıllardan vermiş. Şu anda 46 yaşında olan bu adam sayesinde belki de torunlarımızın Mars'ta yeni bir dünya düzeni oluşturacağının farkında mısınız? Her neyse, Musk'ın hayat hikâyesinin tümünü okumak için bu sayfaya gelmediniz herhalde. O yüzden tam bu noktada Musk'ın geleceği tasarladığı yıllarına geçelim.
İNTERNETTEN UZAYA, UZAYDAN YOLLARA
"İnsanlığın geleceğini ne etkileyecek?" Musk bu sorunun cevabını ekonomi alanındaki lisans eğitiminin yanında yaptığı fizik yan dalı ile kendini geliştirirken kendine göre üç maddede buldu: İnternet, yenilenebilir enerji ve uzay. İlk olarak, 1995 yılında kardeşiyle birlikte kurduğu o dönemin dijital sarı sayfaları olarak nitelendirilebilecek 'Zip2' adlı projeyi geliştirip sattıktan sonra PayPal macerasına atıldı, Musk. eBay'in 1,5 milyar dolarlık teklifine karşın PayPal'ı da satan Musk, ardından insanlığı en fazla heyecanlandıran hayali olan uzayın keşfine ulaşmak için kolları sıvadı. Tüm birikimlerini yatırarak girdiği bu maceranın ilk yılları pek parlak geçmese de şu anda güvenli ve kolay uzay yolculuğu, yeniden kullanılabilir roketler ve Mars'ta kolonileşme yolunda emin adımlarla ilerliyor. Fakat birçok başarısız denemeden sonra elindeki son şansta roketini başarılı bir şekilde fırlatan firmanın geleceği o günlerde belirsizdi. Belirsizliğin günlerin ardından iflasın eşiğine gelen SpaceX'le, Uluslararası Uzay İstasyonu'na ucuz ve kolay taşıma yapması için anlaşma sağlayan NASA oldu. Bu anlaşma aynı zamanda insanlığı uzayda ilk defa özel bir şirketin temsil etmesi anlamına da geliyordu. Bu anlaşmayla birlikte üzerinden ölü toprağını atan SpaceX şirketi şu anda roketleri kendi üretiyor ve görevi tamamladıktan sonra roketleri dünyaya geri getiriyor. İşte, uzayı keşfetme hayalimizin gerçekleşme ihtimali burada ivme kazanıyor. Bu sistemin gelişmesi durumunda yeniden kullanabileceğimiz roketler uzay ve dünya arasında bir ulaşım aracına evirilebilir. Kim bilir, bu teknoloji belki de Mars'a gidip gelmemize imkân tanıyabilir.
Gelelim, sürücüsüz ve elektrikle çalışan araçlara. Elon Musk, yer altı kaynaklarının bir gün tamamen tükeneceğinin farkında olarak yüksek performanslı sürücüsüz elektrikli araçlar üretmeyi hedefleyen Tesla Motors firmasına kurulmasının bir yıl ardından 2004 yılında ortak oldu. Zamanında çok şans verilmese de Tesla şirketine olan inancını hep korudu. Elektrikli araç deyince akla gelen şu ufak tefek, yavaş araçlardan bahsetmiyoruz tabii… Musk'ın Tesla'sı bildiğiniz araçlardan pek de farklı değil. Hatta benzerlerini sollayacak bir performansı ve karizmaya sahip olduğu söylenebilir. Tesla markalı araçlar, yakında gelecek bir güncellemeyle birlikte biz kullanmadan da yolları arşınlayabilecek. Bu tip, uzaktan yapılabilen güncelleştirmelerle araçların, her daim yüksek performans ile çalışması hedefleniyor.
Musk'ın vizyonuyla pek uyuşmadığı için elektrikli araçların devasa reklam bütçeleri bulunmuyor. Bunun nedeni Musk'ın reklamı fazlasıyla manipülatif ve aldatıcı bulması. Sonuçta insanlığı bu kadar önemseyen birinin göz göre göre yalan söylemesini beklemeyiz değil mi? Aynı zamanda geleneksel girişimciliğe ve kurallara meydan okuyan bu adam adeta gerçek dünyanın Tony Stark'ı, değil mi? Hayır, yanlış bir benzetme olmadı… 'Iron Man' adlı film için yaratılan Tony Stark karakterinde Elon Musk izleri bulmanız mümkün… Filmin yönetmeni, Robert Downey Jr.'ın oynayacağı role bir kişilik yaratırken de Musk'tan ilham almış. Şimdi düşünüyoruz da çok yakışmış.
TRAFIKTE SIKIŞIP KALDINIZ MI? YENI BIR ULAŞIM MODELI BULUN!
Bir tüpün içine yerleştirilen kapsülün az basınçlı ortamda karşı tarafa fırlatılması fikri bilimsel bir deneye benziyor olsa da yakın gelecekte karşımıza çıkacak ulaşım türlerinden biri. Elon Musk bir söyleşiye giderken sıkışıp kaldığı trafikte o kadar bunalmış olacak ki 'Hyperloop' isimli ulaşım çözümünün ilk taslaklarını o anda kafasında tasarlamış. Evet, evet. Bu mucitin beyninin yenilikçi kısmının hiç durmadan, adeta bir saat gibi, işlediğinden artık eminiz. Katıldığı bu etkinlik sırasında, toplu taşıma üzerine daha iyi fikirleri olduğunu söylediğinden beri heyecanla yepyeni bir projenin ortaya çıkmasını bekliyorduk ve sonrasında da 'Hyperloop' duyuruldu zaten.
Dışarıdan mühendislerin ve düşünürlerin de gelişimine katkıda bulunabilmesi adına, tıpkı diğer projeleri gibi, açık kaynaklı olarak geliştirilen 'Hyperloop' projesi, en az Musk kadar bizi de heyecanlandırdı. 'Hyperloop'u en basit haliyle şöyle açıklayabiliriz; iki nokta arasında beton sütunlar üzerine yerleştirilmiş tüpler olduğunu düşünün. Bu tüplerin içerisindeki yolcu kapsülü, basıncı ve havayı kontrol edip sürtünmeyi önleyerek tüp içerisinden motorları yardımıyla ilerliyor. Muhtemel beşinci ulaşım şeklimiz olacak bu proje, saatte bin 100 km hıza ulaşabiliyor.
'Hyperloop' projesini ortaya attıktan sonra hatırı sayılır bir süre bu konuda hiç konuşmayan mucitin aslında projenin istediği gibi çalışmayacağını düşündüğünü biliyoruz. Ne büyük hayal kırıklığı olurdu, değil mi? Tabii, bahsettiğimiz Musk. Vazgeçmek onun lügatinde yok. Basınçla ilgili problemleri kompresör yardımıyla basıncı geriye doğru boşaltarak çözdüğünde yeni ulaşım şeklinin gerçekleşmesinin önünü açmış oldu, Musk. Kurulması planlanan noktalarda hızlı tren ağından daha da ucuza inşa edilebilecek olan 'Hyperloop', bunun yanı sıra gerekli enerjiyi de rüzgâr ve güneşten sağlayacak. Şaşırdık mı, hayır! Hazır güneş enerjisinden bahsederken 'SolarCity' adlı şirketi de aklınızda tutun. Kuzenlerinin kurduğu (Başlangıçta yatırımcı olarak desteklemişti.) bu şirketi satın alarak Tesla Motors bünyesinde yenilenebilir ve temiz enerji için dışarıdan destek almayı bırakan Musk, bunu da kendi içinde halletmeye karar vermiş. Bizce, 'Hyperloop' da güneş enerjisinden nasibini alacaktır. Bir yandan Mars'a yerleşmemiz için uğraşan Musk, bir yandan da gezegeni kurtarmak istiyor sonucunu çıkarabiliriz buradan.
Şu an için bir simülasyonun içinde yaşıyor olmamız ihtimalinden de (Kült yapım Matrix gibi) şüphelendiğini bildiğimiz Elon Musk, daha uzun bir süre kafamızı karıştırmaya devam edecek gibi görünüyor. Ha bahsi geçmişken soralım: Aranızda kırmızı ya da mavi hapı seçen olmadı değil mi?
Bu kadar vizyon sahibi ve fütürist bir kişilik olan Musk, söz konusu yapay zekâ olduğunda bir adım geri atıyor. Sebebi ise yapay zekânın kontrol edilemez bir hale gelmesinden korkması...