Dune: Part Two Orijinal Kitaba Göre Nasıl Farklılıklar Gösteriyor
Denis Villeneuve'ün devam filmi, 1965 tarihli romanın ikinci yarısına sadık bir uyarlama. Ancak ayrıntılara indiğimizde görülüyor ki, bazı değişiklikler kum tanelerinden çok daha büyük.
Bu metin Dune: Part Two hakkında spoiler içermektedir.
Yazı Ryan Britt
Çeviri Damla Beklin
May thy knife chip and shatter! (Bıçağın kırılsın ve paramparça olsun!) Timothée Chalamet bu sözlerle, ilk kez 1963 yılında Analog dergisinin sayfalarında Dune World adlı tefrika romanın bir parçası olarak ortaya çıkan Arrakis Dükü Paul Muad'dib Usul Atriedes'in belki de en sadık sinema versiyonuna hayat verdi. Frank Herbert'in 1965 yılında Dune adıyla tek cilt halinde yayınlanan bu vizyoner kitabı, klasik bilim kurgu ile eş anlamlıdır. Ayrıca tüm zamanların politik açıdan en anlayışlı ve karmaşık romanlarından biri kabul edilir.
2021 yılında Denis Villeneuve'ün beyaz perde uyarlaması Dune: Part One, kitabın ortalarına denk gelen, Paul'ün Jamis'i (Babs Olusanmokun) mağlup etmesinden hemen sonra son bulmuştu. Kitabın mevcut Kindle sürümünü kullanıyorsanız bu, Dune: Part One'ın 883 sayfanın 495'inde kaldığı anlamına gelir. Ancak Dune'un ekleri yaklaşık 80 sayfa tuttuğu için bu da Dune: Part Two'nun, birinci bölümün 2021'de kapsadığı yaklaşık 500 sayfaya kıyasla, gerçekte yalnızca yaklaşık 300 sayfalık bir hikayeyi uyarladığı anlamına geliyor.
Peki, ikinci bölüm bu yaklaşık 300 sayfaya ne kadar sadık kaldı? Kısa cevap şu: Dune: Part One, orijinal romana bir ölçüde sadıktır ancak kesinlikle birinci kısımdan daha az sağdıktır. Genel çapta, ikinci bölüm romanın tonunu, mesajını ve temel olaylarını kesinlikle 1984 tarihli Dune'dan çok daha fazla kopyalıyor. Ancak kum şeytanı ayrıntıda gizlidir ve bu ayrıntılarda Dune: Part Two birkaç şaşırtıcı açıdan romandan sapıyor. Çok küçük değişiklikleri bir kenara bırakırsak, Dune: Part Two ile Dune romanı arasında beş büyük fark var.
"Kuzey" ve "Güney" Fremen ayrımı
Filmin en başından beri, bazı Fremenlerin diğerlerinden daha az dindar olduğu ve Paul, "Mesih" kimliğini benimsediğinde büyük bir "Güneyli Fundamentalist" kitlesinin onun fanatik takipçileri haline geleceği açıkça belirtiliyor. Dune'un metninde "fundamentalist" kelimesi hiçbir zaman geçmiyor ve Paul'ün Güney'deki dini fanatiklerden yararlanacağı fikri, temelde film için icat edilmiş bir şey.
Ancak bu, tematik bir değişiklikten ziyade lojistik bir değişiklik. Hem filmde hem de kitapta Paul ve Jessica, Bene Gesserit'in Missionaria Protectiva projesinin yüzyıllar önce Arrakis'e dini kehanetler yerleştirdiğinin, çoğunlukla da Paul ve Jessica gibi seçkinlere ve elitlere yardım etmek için yerleştirildiğinin farkındalar. Filmi farklı kılan şey ise bunun ortaya konuş şekli. Sonuç (Paul'un yanında fanatiklerden oluşan bir ordunun olması) hem filmde hem de kitapta aynı. Ancak Chani'nin Stilgar'ı dine takıntılı bir "Güneyli" olarak gördüğü fikri kitapta hiç yer almıyor.
Chani'nin Yolu
Zendaya'nın Chani rolündeki mükemmel dönüşünden bahsetmişken, bu karakter kitaptaki muadilinden açık ara en çok değişen karakter. Dune: Part Two boyunca Chani, "Lisan al Gaib" kehanetini kötü bir şey ve Fremenlerin daha fazla köleleştirilmesinin bir yolu olarak gördüğünü açıkça belirtiyor. Kitapta Chani, Paul'ün yanında duruyor ve onu her konuda, hatta Paul siyasi çıkarlar için Prenses Irulan'la evlenmeye karar verdiğinde bile destekliyor.
Filmde Chani, filmin yarısını Paul'e aşık olarak, diğer yarısını da ona son derece öfkeli olarak geçiriyor. Filmde önemli bir değişiklik Chani'nin ilk hamileliğini ortadan kaldırıyor: Dune: Part Two'da Chani, kendisinin ve Paul'ün ilk çocuğu olan büyük Leto II'ye asla hamile kalmıyor. Kitapta, Paul ile oğulları oluyor ve Sardokar saldırısı sırasında öldürülüyor. Herbert'in serisinin bir sonraki kitabı olan Dune Messiah'ın sonunda ise Chani'nin, Ganima ve Leto II adını verdikleri, biri kız biri erkek ikizleri oluyor. Dune: Part Two, bize ilk Leto II'yi tamamen vermekten kaçınıyor. Dune'un filme alınan üç versiyonundan bugüne kadar Paul ve Chani'nin ilk çocuğunu (ve trajik ölümünü) tasvir eden tek film, 2000 Bilim Kurgu Kanalı mini dizisi Frank Herbert's Dune.
Üç Yıl Yerine Bir Yıl
Kitapta, toplamda yaklaşık üç yıl geçiyor, yani filmdekinden daha fazla. Burada, ikinci bölümde olup biten her şey birinci bölümle aynı yılda, 10191 yılında gerçekleşiyor. Durumun böyle olduğunu biliyoruz çünkü Prenses Irulan'ın günlüğü aynı yıl olduğunu söylüyor. Bu gerçek aynı zamanda Paul'un Fremenlerle entegrasyonunu da hızlandırıyor ve Gurney'in çölde kaçakçılarla ne kadar süredir çalıştığını da değiştiriyor. Özünde, kitapta birkaç yılda gelişen olaylar yeni filmde birkaç ay içinde gerçekleşiyor. Chani, Paul'ün "yazı" atlatamamasıyla ilgili şaka yapıyor ki bu da filmin büyük bölümünün aslında çok daha kısa bir zaman diliminde geçtiğini gösteriyor.
Alia
Dune: Part Two ilk kitabın zaman çizelgesini kısalttığı için bu, genel anlatıda daha da büyük bir değişikliğe yol açıyor: Alia bu filmde doğmuyor. Kitapta Alia, Paul ve Jessica'nın Fremenlerle birlikte derin çölde yaşadıkları dönemde doğuyor. Jessica hamileyken Yaşam Suyu'nu (Water of Life) aldığı için Alia, rahimden çıktığı anda atalarının tüm anılarıyla birlikte "henüz doğmamış" halde gelir. Ancak Dune: Part Two'da bebek Alia'nın ortaya çıktığını görmüyoruz ve bunun yerine Jessica, doğmamış kızıyla kısık sesle konuşuyor. Ancak filmin sonunda Jessica'nın kafasında Alia'nın sesini "Neler oluyor anne?" derken duyarız.
Kitaptaki bir başka değişiklikte Paul, geleceğe dair bir vizyonda yetişkin bir Alia ile tanışır. Burada Alia'yı Anya Taylor-Joy canlandırıyor ve Paul'u henüz gelmemiş olan zorluklar konusunda uyarıyor. Bu çok kısa cameo ilavesi (Cameo, gösteri sanatlarında insanlar tarafından çok bilinen birisinin kısa süreyle görülmesine denir) orijinal romanı daha da değiştiriyor çünkü Alia'nın Dune Messiah olaylarının çok ötesinde, Alia'nın üçüncü kitap olan Children of Dune'da olacağı yaşa daha yakın bir versiyonunu tasvir ediyor gibi görünüyor. Bu noktaya kadar Alia'yı yetişkin olarak canlandıran tek oyuncu, 2003 yapımı Frank Herbert's Children of Dune adlı mini dizisinde Daniela Amavia'ydı.
Bütün bunlar aynı zamanda Dune:Part Two'nun, Alia'yı değerli, her şeyi bilen bir çocuk olarak tasvir etmeyen ilk romanın ilk uyarlaması olduğu anlamına da geliyor. 1984 uyarlamasında Alia adlı çocuğu Alicia Witt, 2000 versiyonunda ise Laura Burton canlandırmıştı. Yeni filmde, hikayenin Alia doğmadan önce bitirilmesiyle, orijinal romanın en unutulmaz ve tuhaf yönlerinden biri atlanmış oldu.
Paul Baron'u Öldürüyor
Alia'nın tüm film boyunca anne karnında tutulması da filmin sonunu büyük bir şekilde doğrudan etkiliyor. Dune metni boyunca Prenses Irulan'ın epigraflarında ondan "Bıçaklı Aziz Alia" (Saint Alia of the Knife) olarak söz ediliyor. Bunun nedeni kısmen bir yetişkin olarak harika bir bıçak dövüşçüsü olması, aynı zamanda da Alia'nın çocukken Baron Harkonnen'i öldüren kişi olmasıdır. 753. sayfada Alia, Baron'u bıçaklıyor ve şöyle diyor: "Üzgünüm Büyükbaba… Atreides gom jabbar'la tanıştın."
Gom jabbar, elbette, ilk kitabın başında ve aynı zamanda Dune: Part One'da Başrahibe Gaius Helen Mohiam tarafından Paul'ün boynuna tutulan zehirli iğnedir. İkinci bölümde Paul, Yaşam Suyu'nun vizyonu sayesinde gelecekteki Alia'dan Baron'un büyükbabası olduğunu öğrenir. Kitapta bunun çok daha önceden farkındadır, ancak filmde büyükbabasını Alia yerine öldüren Paul'dür. Paul bıçağı çevirdiğinde şöyle diyor: "Bir hayvan gibi öleceksin." Bu, Başrahibe'nin birinci bölümde ona yaptığı teste gönderme yapıyor ve Paul'ün içgüdülerinin insani olduğunu ima ediyor. Ancak yine de Paul'ün bu acımasız versiyonu, tam da bu anda film için biraz yeni.
Genel olarak Denis Villeneuve, Frank Herbert'in mesajının ruhunu koruyor çünkü Dune: Part Two, Paul'ün iktidara yükselişinin galaksi için daha da kötü bir durumla sonuçlanacağını acı verici bir şekilde açıkça ortaya koyuyor. 2021'de Villeneuve şunları söylemişti: "Sanırım Herbert bunu, ne olacağını biliyormuş, gerçeği biliyormuş gibi davranan, alçak gönüllülükten yoksun liderlere [karşı] bir uyarı olarak yazdı." Villeneuve, Dune romanının olay örgüsünün pek çok detayını değiştirerek, paradoksal bir şekilde bu mesajı, herhangi birinin Paul Atreides'in yolculuğunu yanlış yorumlayabileceği bir noktaya kadar korudu. Sonuç olarak, Dune: Part Two, anti- kahramanın en geniş anlamda neredeyse altmış yıl önce yayınlanan romana sadık kalan yolculuğunu sunuyor.