The Big Legend Book Hikâyelerinin Odağında: Evren Suda
Esquire Türkiye olarak üzerinde çalışmaktan büyük bir heyecan duyduğumuz “efsaneler” sayımız The Big Legend Book’ta ağırladığımız birbirinden değerli isimlerin hikâyesini lensine sığdıran video editörü Evren Suda’ya sorduk: Nasıl bir deneyimdi?
EKİBİMİZİN VİDEO EDİTÖRÜ EVREN SUDA için The Big Legend Book'un hikâyesinin özü, bir araya getirdiğimiz hikâye anlatıcılarının ruhunu ve karakterini doğal akışında, yapmacıklıktan uzak bir şekilde sunmakta saklı. Nasıl yani, dediğinizi duyar gibiyiz: Evet, Evren için kamerayı çalıştırmadan önce odağına aldığı kişilerin dünyasına girmek, neyi anlatmak istediklerini anlamak oldukça önemli. Bu yüzden daha minimalist bir üslup tercih ediyor; karmaşık efektlerden uzak, sanatçının kendisini ifade edebileceği samimi bir alan yaratmanın peşindeydi bu süreçte de.
"Herkesin hikâyesi farklı ve o hikâyeyi en doğru şekilde yansıtmak büyük bir sorumluluk."
Peki bunca yılı sırtlayıp yürüdüğü yolların izlerini yüz çizgilerine taşımış bu denli önemli isimleri odağına sığdırırken hiç zorlanmadı mı, diye merak ediyoruz: "Zorlandım, evet. Çünkü herkesin hikâyesi farklı ve o hikâyeyi en doğru şekilde yansıtmak büyük bir sorumluluk," diyor Evren. "Ama bu zorlanma yaratıcılık bakımından beni motive ediyor: Sanatçının duygularını görsel bir dile dönüştürmek için en doğru açıyı, ışığı ve montaj dilini bulmak gerekiyor." Elbette ki, tüm bu malzemeleri bir araya toplamak da günlerce detayları düşünmek anlamına geliyor ama günün sonunda o duyguyu yakalayabilmek, bunca çabaya değdiğinin resmini gösteriyor. Biz de ekipçe bu ruha şahit olduk.
"Her izleyicinin videolardan kendi duygusunu yakalayıp hissedebilmesini istiyorum: Kendini hikâyenin bir parçası gibi hissetmesini, belki de kendi hayatına dair bir şeyler bulmasını arzuluyorum."
Esquire olarak öne çıkarmak istediğimiz üslubu Evren çok güzel özetliyor: Samimiyet. "Her izleyicinin videolardan kendi duygusunu yakalayıp hissedebilmesini istiyorum: Kendini hikâyenin bir parçası gibi hissetmesini, belki de kendi hayatına dair bir şeyler bulmasını arzuluyorum. Sanatçının yaşadığı o benzersiz deneyimleri izleyicilere aktarırken onların bir an durup düşünmesine ve ondan ilham almasına vesile olmak istiyorum." Öyle de oluyor.
"Siyah beyaz estetiği, hikâyelerin zamansızlığını ve derinliğini öne çıkarıyor."
Yaşanmışlığı vurgulayan siyah beyaz görünüm, Evren'in dokunuşlarıyla sade ve vurucu bir dil yaratıyor; canlı renklerin dikkat dağıtıcı etkisini ortadan kaldırarak odağı tamamen hikâyeye ve duygulara yönlendiriyor. Bir yandan da geçmişe selam misali, kameradaki ismin hikâyesinin nostaljik tarafını destekliyor. "Her bir sanatçı için farklı anlamlar taşıyan bir atmosfer yaratmak istedim," diyor Evren, "Siyah beyaz estetiği, hikâyelerin zamansızlığını ve derinliğini öne çıkarıyor."
"Bu projede yer almak benim için çok kıymetliydi çünkü hikâyeleriyle birlikte büyüdüğüm ve bir şekilde hayatıma dokunmuş isimlerle çalıştım."
Böylesine değerli bir deneyimi lensine sığdırmak ona nasıl hissettirdi diye merak etmeden duramıyoruz: "Bu projede yer almak benim için çok kıymetliydi çünkü hikâyeleriyle birlikte büyüdüğüm ve bir şekilde hayatıma dokunmuş isimlerle çalıştım," diyor, "Erol Evgin'in yıllar evvel bir çekim esnasında sahnede deneyimlediği bir anıyı anlatırken gözlerindeki o ışıltıya şahit olmak; Haldun Dormen'in tiyatroya olan tutkusunu kameraya aktarmak; İbrahim Kutluay'ın başarıya dair bakış açısını yakından hissetmek, bunların hepsi benim için unutulmaz bir deneyim oldu." Ekibimizin video editörü Evren, ekipçe kalbimizi ortaya koyduğumuz The Big Legend Book hikâyesini kamerasının içine sığdırdığı süreci hem profesyonel hem de kişisel anlamda öğretici bir deneyim olarak tanımlıyor: "Kameranın arkasında olmak bazen yalnızca teknik bir beceriden ibaret değil, orada olmak aynı zamanda insanları dinlemeyi öğrenmek anlamına geliyor. Ben bunu bu projede güçlü bir şekilde deneyimledim."