Alain Delon’a Veda

Yazı Ece Büyükçolpan Bir neslin yakışıklılık ölçütü, Akdeniz mavisi gözleri ve karizmatik, bir o kadar da gizemli duruşuyla nam salan, özellikle de 1960'lı yıllarda Fransız sinemasının yeniden yükselişinin en zarif sembollerinden Alain Delon, 88 yaşında hayata veda etti. Sinemanın ötesinde, hayatı boyunca sanata ve kültüre olan ilgisini koruyan ve geride unutulmaz filmleriyle milyonlarca hayran bırakan Fransız sinemasının ebedi yıldızı Alain Delon'un mirasından sinema tarihinde sonsuza dek yer edinecek 5 ikonik filmini derledik. Ne Matt Damon ne de Andrew Scott... Tom Ripley denince akla gelen ilk isimdi Alain Delon. Yazar Patricia Highsmith'in The Talented Mr. Ripley adlı romanından uyarlanan ve psikolojik gerilim türünün klasiklerinden sayılan filmde varlıklı arkadaşı Mr. Greenleaf'i öldürerek onun hayatını ele geçirmeye çalışan Tom Ripley karakterini beyazperdede ilk kez canlandırdı. Yönetmen koltuğunda Luchino Visconti'nin oturduğu bu epik filmde Delon, Güney İtalya'dan kuzeye göç eden bir ailenin en küçük çocuğu Rocco'ya hayat veriyor. Milano'da çekilen film 1960 yılı yapımı, İtalya'daki sosyo-ekonomik farklılıkları, aile bağlarını ve genç bir adamın kimlik arayışını etkileyici bir şekilde ortaya koymasıyla Avrupa sinemasının en ikonik işleri arasındaki yerini alıyor. Jean-Pierre Melville'in yönettiği bu kült filmde Delon, soğukkanlı ve yalnız olan bir kiralık katilin portresini çiziyor. Samuray filmlerinden ilham alıp modern kent hayatına uyarlanarak beyazperdeye taşınan 1967 yapımı film, neo-noir türünün en önemli örneklerinden. Fransız sinemasının iki yakışıklı jönü Jean-Paul Belmondo ile Alain Delon'u bir araya getiren 1970 yapımı Borsalino, 1930'lu yılların Marsilya'sında geçen bir suç sarmalını konu alıyor. Yönetmenliğini Jacques Deray'ın üstlendiği 1969 yılı yapımı psikolojik gerilim türündeki La Piscine, Fransız sinemasının en kült isimlerinden Alain Delon, Romy Schneider ve Jane Birkin'i bir yasak aşk sarmalının içinde bir araya getiriyor. Alain Delon'un filmografisinde özel bir yere sahip olan La Piscine'de havuz başında geçen ikonik sahneler, karakterler arasındaki gerilimi ve çekimi artırırken güneşin altında gizlenen tutkular yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlar. Jean-Paul (Alain Delon) ve Penelope (Jane Birkin) arasındaki yasak aşk, Marianne'in (Romy Schneider) kıskançlığını körüklerken Harry (Maurice Ronet) ise bu karmaşık ilişkiler ağında kaybolur. Görselliğiyle de dikkat çeken La Piscine, St. Tropez'in masmavi denizi, lüks villalar ve özellikle de havuz başında çekilen güneşin altında parlayan göz alıcı sahneleriyle sinema tarihinin en kült yapımları arasındaki yerini alıyor. Notre Histoire (1984) Fransız sinemasının sınırlarını zorlayan, trajikomik bir aşk hikâyesi olan ve Delon'a César Ödülü getiren Notre Histoire, Alain Delon'un filmografisinde alışılmışın dışına çıkan bir anlatımla dikkat çekiyor. Film, Alain Delon'un canlandırdığı Robert Avranches adında orta yaşlı, sıkıntılı bir adamın tren yolculuğuyla başlar. Robert, hayatından ve evliliğinden sıkılmıştır. Tam bu sırada trene binen Donatienne Pouget (Nathalie Baye) ile beklenmedik bir karşılaşma yaşar. Bu karşılaşma, Robert'ın hayatında yeni bir sayfa açar.