Atın Kolunuzdaki Saati Denize!
Yabani zamanı simgeleyen bir kitap kapağının görseli, Once Upon a Time in Aotearoa, Tina Makereti (2011)
Özetin özeti, Jay Griffiths diyor ki: Modernliğin takıntılı zaman ölçümleri, sizi zamanın kendisine yabancılaştırır; zamanın bu ölçülere göre dilimlenmesi sizi, diyelim acıkma saatlerinize ya da bir kafede yaptığınız gevezeliğin süresine göre, yani zamanı gerçekte tecrübe ettiğiniz şekliyle dilimlemekten uzaklaştırır. Radyodaki tik takları dinlerken gökyüzünde akıp giden zamanı, mesela bir tarlakuşunun caz nağmelerini dinleyemezsiniz. Anı ölçmek, onun kalbini hissetmenizi ya da onun yumuşak tüyünün sizi gıdıklamasını engeller. Zamanı kovalamak yolda bırakır sizi.
Refik Halit Karay da bir vakitler söylemiş olduğu bir cümle ile sohbetimize katılır gibi oluyor: "Akşamüstü kırlarda keklik sesi işitmemiş olanlar, bu saate ve bu tabiata yakışan en hoş nağmeyi duymamışlar demektir."