''Ben terörist değil futbolcuyum!''

Sorgulama devam ediyordu. Hakkında devamlı uzatılabilecek bir idari gözaltı kararı vardı. Ancak İsrail iç istihbarat örgütü Shin Bet, Mahmoud Sarsak hakkında elle tutulur deliller bulamıyordu. En sonunda başka bir şey bulamayınca, ‘yasadışı muharip’ olmakla suçladılar. Yasadışı muhariplik, İsrail’e özel bir yasa. Bu yasa, genellikle Filistinli olmayanları suçlamak için kullanılıyor. Örneğin; Lübnanlı biri İsrail’de yakalanırsa, yasadışı muharip olarak adlandırılıyor. Devamlı olarak, yapmadığı bir suçu üzerine alması için ikna etmeye çalıştılar. Defalarca, 12 günlük periyotlar hâlinde sorgulandı. Yapılan tüm işkencelere rağmen hiçbir itirafta bulunmuyordu. Gözaltına alındıktan yaklaşık üç yıl sonra, yan hücredeki kanser hastası Zakariya Issa için kimsenin bir şey yapmadığını görünce, mücadele yöntemini değiştirmeye karar verdi. O sırada Filistinli mahkûmlar, cezaevi koşullarının düzeltilmesi için bir açlık grevine başlamıştı. Mahmoud Sarsak, açlık grevine katılanlar arasında yer aldı. Mahkûmlar, İsrail’in şartları yumuşatma sözü üzerine, bir ay sonra açlık grevini bıraktı. Ancak Mahmoud, vazgeçmeyeceğini, artık cezaevinden serbest bırakılana kadar açlık grevine devam edeceğini duyurdu. Hücrede unutulan binlerce Filistinlinin sesini duyurmak için greve devam edecekti. Sadece vitamin, süt ve şekerle besleniyordu. Mahmoud Sarsak, en sonunda idari gözaltı süresinin altıncı kez uzatıldığı 19 Mart 2012’de, sonu belirsiz bir açlık grevine başladı. İsrail güçleri, durumu biraz ağırlaştığında bırakacağını düşünüyordu. Ancak zaman ilerledikçe, kararlılığının daha da arttığını gördüler. Açlık grevi uzadıkça dünyanın dikkatini çekmeye başladı. Filistinliler, İsrail güvenlik noktalarında nöbet tutan askerlerin önünde top oynayarak protestolar yapıyordu. Grev uzadıkça, dünyadan tepkiler artıyordu. 5 Haziran 2012’de, Celtic’in en etkili taraftar grubu Yeşil Tugaylar, dünyadaki birçok taraftar grubuyla Mahmoud Sarsak’ın serbest bırakılması için eşzamanlı eylemler düzenledi. Ardından Uluslararası Profesyonel Futbolcular Federasyonu FIFPro, 8 Haziran 2012’de oldukça sert bir açıklama yayımlayarak İsrail’in hızla ölüme yaklaşmakta olan Filistinli futbolcu Mahmoud Sarsak’ı derhal serbest bırakmasını istedi. FIFPro’nun açıklaması, o ana kadar pek tepki vermeyen FIFA’yı da baskı altına almıştı. FIFA Başkanı Sepp Blatter, yaşananlara kayıtsız kalamayarak; FIFA’nın Mahmoud Sarsak’ın evine dönmesini istediğini belirten bir açıklama yaptı. Ancak İsrail tarafında hâlâ bir hareket yoktu. Tam o anda, Sevilla’nın Fransa doğumlu Malili futbolcusu Frederic Kanoute, bir imza kampanyası başlattı. Kampanyaya katılan Zinedine Zidane, Lillian Thuram, Abou Diaby ve Didier Drogba, Britanya Spor Bakanı Hugh Robertson ile UEFA Başkanı Platini’ye birer mektup göndererek Mahmoud Sarsak’ın bir an önce serbest bırakılması için çaba gösterilmesini istedi. Ardından ünlü dilbilimci Prof. Dr. Noam Chomsky, Mahmoud’a destek veren bir video yayımladı. Tepkiler çığ gibi artıyordu. Ünlü İngiliz yönetmen Ken Loach da İngiltere’de ‘Mahmoud’a Özgürlük’ diye bağıranların arasında yer almıştı. Bu tip işlerin olmazsa olmaz adamı ‘Eric the King’ de topa girmişti. Eric Cantona, özgürlük imzacılarından biri olduğunu kamuoyuna duyurdu.