Nasıl Barry Keoghan Olunur?
Şimdiden kendi kuşağının en iyi aktörlerinden biri kabul ediliyor. Aslında yaralı geçmişine baksanız "film yıldızı olacak biri"ni görmezdiniz. Ama o inancını kaybetmedi ve tüm bunları kendisi yaptı.
KEOGHAN, AZİMLİ BİRİ. ÖZGEÇMİŞİNDE ZATEN OSCAR KALİTESİNDE İŞLER VARKEN KENDİLİĞİNDEN DENEME KASETLERİ GÖNDERİYOR. Hatta İrlanda'dayken, öğretmenler ona oyunculuk için üniversiteye gitmesini önerdiğinde, içgüdüsü ona üniversitenin gitmesi gereken son yer olduğunu söylemiş.
—Dedim ki, oyunculuk için üniversiteye gitmek istemiyorum. Herkesin sahip olduğu bir proje sesi ya da dik oturup repliğimi belirli bir şekilde, belirli bir diksiyonla söylemeyi istemiyorum. Biraz farklı oluşum hoşuma gidiyor. Mırıldanmam hoşuma gidiyor.
Neyse ki, yöntemi şu ana kadar işe yaradı. Kısmeti ve tezahürleri, doğal ile doğaüstü arasındaki ince çizgiyi işaret ederek Barry Keoghan'ın yapımındaki kendi rolünü küçümsüyor. Bir film için kostüm seçerken yaşadığı bir hikâyeyi anlatıyor. Takı seçmek için malzeme masasına gitmiş. Etrafa bakınmış, bir bilezik görmüş; bileziği almış, çevirmiş ve üzerinde bir oyma görmüş. Donmuş kalmış. Stiliste, ne bu oyma, demiş. Stilist, "Bilmiyoruz. Açık artırmadan satın aldık," demiş.
—Dedim ki, Bu annemin adı. Debbie. Çılgınca, değil mi? Bu bir işaret. Gerçekten de bir işaret! Sadece o gün bile... Bu yüzden onu sakladım. Bilezik nerede, dediler. Ben de, o bende kalıyor, dedim.
Bir keresinde Los Angeles'ta bir medyuma gitti. Medyumun ismi, annesiyle iletişim kurabileceğini düşünen bir arkadaşı tarafından Keoghan'a iletilmişti. Medyum, kalın bir kitaptan bir sayfa seçmesini söyledi. Keoghan 72'yi seçti. Medyum, bu sayfanın annesinin doğduğu yıl olduğunu bildi. Bu hikâyeyi anlatırken kendisiyle gurur duyuyor.
—Bu bilgi internette yoktu ama bildi. Vay be, dedim! Yani nasıl bunu bilebilir?
Bunlara inanmak ona huzur veriyor. Banyodaki sabun, bilezik, inancın gücü. Hepsi iyi, ama aynı zamanda Keoghan, karmaşık bir erken çocukluktan kurallar ve hedeflerle çıktı. Çocukların düzen istediğini söylerler ve o, hayatında çok az bulunan düzeni kendisi yarattı. Büyük hedefler, yönetmen listeleri gibi. Bir ara Steven Spielberg'ün Ready Player One filminin başrolü için seçmelere girdi. Alamadı, ama bugün hâlâ onun hakkında konuştuğunda, "Ben ve Steven, birlikte çalışacağız," diyor ve siz ona inanıyorsunuz. Bir gün İrlanda'daki bir gece şovunda, üç Oscar heykelini sunucunun masasına koymak için bir gün döneceğini öngörmüştü.
Ve küçük kuralları var, mesela: Fotoğraf çekiminden önceki gece pizza yeme. Bu, röportaj için benim önerimdi: etrafta dolaş, biraz pizza ye. Hayır, hayır, diyor Keoghan. Çekimden önce olmaz. Vücudunun ve yüzünün iyi görünmesini istiyor. Her zaman birkaç adım geride Keoghan'ı formda tutmaya yardımcı olan Boss Man var (Boss Man'ın gerçek adı, imkânsız bir şekilde, Michael Bossman).
Keoghan her zaman DEHB'si (dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu) olduğundan şüpheleniyordu, ancak üç yıl önce gerçekten teşhis kondu ve şimdi bunun için ilaç kullanıyor. Bu, canlı zihnini biraz kontrol altına alarak daha etkili bir şekilde kullanabilmesi için başka bir yol.
—Bu, yetişkinlerde tanınması ve hakkında konuşulması gereken bir şey, diyor. Ve ilaçla fark gece ve gündüz gibi. Zihnim eskiden sıkışık trafik gibi deli dolu olurdu. İlaçla ise: Bir araba geçiyor, sonra başka bir araba geçiyor.
Tabii ki kaos her zaman yüzeyin hemen altında. Bu, onun cephaneliği.
—Ben sürekli mutlu olmak isteyenlerden değilim, çünkü o zaman mutluluğun tadına varamazsın. Ben her şeyi hissetmek istiyorum.
O konuşurken, oynamayı seçtiği karakterlere zihnimde göz gezdiriyorum.
—Konuşurken düşünmeye çalışıyorum, güçlü bir anne karakteriyle oynadığın bir rol var mı diye.
—Hmm. Aslında… hayır. Ama düşündürdün beni şimdi. Bazı baba figürleri var, iyi kötü.
Tekrar duraklıyor, aşağı bakıyor. Sonra kısa, yüksek bir kahkaha patlatıyor.
—Kimse benim annem veya babam olmak istemiyor. Filmde bile! Tamam, hadi toparlayalım!