Otomatikle Tanışma
1929'un Mayıs ayında, yüzlerce İngiliz dükkân, Harwood'un saatlerini 8 guineas (21 şilin değerindeki eski İngiliz altını – 1 şilin) fiyat etiketiyle satıyordu. Sıra, daha fazla pazara açılmaya gelmişti. Tren ve gemilerle sevkiyatlar başladı ve İsviçre'den Manhattan'a âdeta bir köprü kuruldu. Şirket, aynı dönemde, yatırımcıların desteğiyle –ki buna zamanının en önemlisi Walter Chrysler de dahil– Wall Street'te boy göstermeye başladı. Ancak zamanlama kötüydü. Harwood'un hayallerinin yıkılmasına hiçbir şey engel olamayacaktı. 1929'un Ekim ayında, Wall Street çöktü (Büyük Buhran zamanı). Eşzamanlı olarak Britanya'da da işler iyi gitmedi ve piyasalarda ABD'dekine benzer bir çöküş yaşandı. Tam olarak 20 Aralık 1932, saat 11.15'te Harwood Self-Winding Watch Company son nefesini verdi. Mucidin ilk patent aldığı tarihin tam sekiz yıl sonrasında, her şey yerle bir olmuş, şirket kapanmıştı.
Şirketin kapanmasının ardından, John Harwood ortalıktan kayboldu. Kötü haberler peşi sıra geldi. Artık sektörde başka başarılı şirketler öne çıkmaya başladı ve Harwood gitgide unutuldu. Elbette, açtığı yolda ilerleyecek, yarattığı değeri daha da parlatacak şirketler olacaktı. En önemlisi de icadı için aldığı patentin süresi dolmuştu. Bundan sonra Harwood ve patenti, sadece tarihe düşülen bir nottan ibaret olacaktı.
Harwood 1950'lerin ortasında, umulmadık şekilde tekrardan görünür oldu. Rolex, yeni otomatik saat mekanizmalarının tanıtımını John Harwood'un adını anarak yapıyordu. 1957'de tekrardan ortaya çıktı ve British Horological Institute tarafından Altın Madalya ile ödüllendirildi, ki sonra sekiz kez daha muadil onura layık görüldü.