Sade ve Huzurlu: Birce Akalay
Bir ortamdayken, önce bir sakin durmayı tercih ederim. Biraz vakit geçince de insanlar ne derece sıcak ve sevecen biri olduğumu anlar. İlk gençlik yıllarımda böyle bir huyum yoktu, sonradan gelişti. Aslına bakarsan, mesafe de bir samimiyettir. Dürüst bir mesafeden bahsediyorum.
Gerçi YouTube'da, 'Son Gemi'yi söylerken onu izlemiştim. Güzel bir sesi var. Çok iddialı konuşmaktan kaçınıyor ama sesini o da beğeniyor. Her şeyden önce şarkı söylemeyi seviyor. Sadece, her zamanki gibi doğru anı bekliyor. Belki bir single olabilir ama henüz değil tabii.
Göz önünde olanlar, doğal olarak eleştirilere daha fazla maruz kalır. Bu konuda 'karşılayıcı' mı? "Eleştiri insanı besler. Ama yapıcı eleştiri tabii. Yıkıcı eleştiriyi sevmiyorum. Karşındaki insana soru sordurmayı başarabilmek, onda bir kapı açabilmek önemli. Bir de yargılama ile eleştiriyi karıştıranlar var. Bu, hiç de akılcı bir durum değil. Yargılama! Neye göre yapıyorsun ki bunu; hangi bilgi ve hisse göre?"
Birce'yi soğuk ve mesafeli bulanlar varmış. Kendi de itiraf ediyor, hakkında bu yönde bir düşüncenin olduğunu. Ancak, bu noktada çok haklı bir tezi var: "Böyle bir yargı var ve evet, benim için çok söylenir. Oysaki öyle değilim. Fakat herkesle de çok iç içe olamazsın ki. Yeni bir ortamdayken, önce bir sakin durmayı tercih ederim ben. Biraz vakit geçince de insanlar ne derece sıcak ve sıcakkanlı biri olduğumu anlar. İlk gençlik yıllarımda da böyle bir huyum yoktu, sonradan gelişti. Mesafe de bir samimiyettir bence. Dürüst bir mesafeden bahsediyorum."
Birce, sergileri takip etmeyi, bienallere gitmeyi çok seviyor. Gerçi sanatın her dalını yakın takibe almış. Yurt dışında da gözüne kestirdiği yerler var, opera, bienal; ama vakit az, fırsat bulursa, bu kış Paris Devlet Opera ve Balesi'nin merak ettiği birkaç eserini izlemek istiyor. Türkiye'deki tiyatro izleyicisine de hayran. Salonların dolu olmasından müthiş gurur duyuyor. Opera ve bale tarafında ise yakın zamanda imkanlar elverişli hale geldiğinde çok daha iyi işlerin ortaya çıkacağına inanıyor.
Birce, tüm bunların dışında; resim yapıyor, şiir yazıyor, ama yeri geldiğinde dikiş dikip örgü de örebiliyor. Onun belki de en mucizevi yanı, bir şeyi öğrenmek istediği an öğrenebilmesi ve başladığı işi layıkıyla bitirebilme gayreti. Yemek konusunda da kendine güveniyor. Ama yapmak zorunda olmasından ziyade, eş dosta sofra hazırlamaya bayılıyor. Hele ki o sofrada müthiş keyif aldığı bir sohbet ortamı varsa, ne yemeğin ne de sohbetin tadına doyamıyor.