Hatıraları hapsetmek: Bir anı saklama sanatı
Gezip gördüğümüz yerlerde, yaşadığımız güzel anları unutmamak için çaba gösterirken belli nesnelere anlam yüklüyoruz. Bu bazen bir magnet bazen de bir anahtarlık olabiliyor. Basit bir hediyelik eşya deyip geçmeyin, fark ettik ki bu konu fazla hafife alınıyor.
- Bu Ay Dergide
- Salı 15:09 | 23 Ekim 2018
Röportaj Baran ALIŞKAN
Dünya binlerce yıldır farklı insanlara ve kültürlere ev sahipliği yaptı, yapmaya da devam ediyor. İnsanlar zamanla kendi kültürlerini yaratarak özgün topluluklar haline geldi. Bahsettiğimiz kültür kavramı ise toplumbilime göre "Tarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan her türlü değerlerle bunları kullanmada, sonraki kuşaklara iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların tümü." olarak tanımlanıyor. An itibariyle elinizdeki yayımı nerede okuduğunuzu bilemiyoruz ama bulunduğunuz yerin dışında dünyanın bir başka yerinde daha farklı bir hayat akışı olduğu konusunu hatırlatmak istiyoruz. Artık dünyanın herhangi bir noktasında bulunan biriyle iletişim kurma ya da herhangi bir yerine gidebilme imkânlarına sahibiz. Bu bilinçle "Bir daha mı geleceğiz dünyaya!" sözünü benimsemiş kişiler ise dünyayı gezmeye çoktan başladı. Çünkü seyahat etmek hem yeni kültürleri tanımak hem de dünyanın farklı bir yerinde yeni arkadaşlar edinmek için ideal bir yöntem. Her ne kadar seyahat sözcüğü günümüzde Instagram fotoğrafl arından beğenileri toplamak için gibi gözükse de aslında meselenin derinliği çok daha fazla… Kendisini gezgin olarak tanımlayan da bulduğu ilk fırsatta yurt dışına çıkan da kabulümüz. Çünkü konumuz, gitmek değil; eve dönüşlerle ilgili. Hatta yuvaya dönüşlerin en heyecanlı anı: Hediyelik eşyalar!
Seyahat etmek ya da tatile çıkmak şehir hayatının keşmekeşinden kurtulmanın en sevilen yöntemlerinden biri. Tek başına ya da daha kalabalık planlar yapabilir, zihinsel olarak yenilenebilir ve fi ziksel olarak dinlenebilirsiniz. Bu eylemi gerçekleştirdikten sonra ise kürkçü dükkânına geri döneceğimizi de göz önünde bulunduruyoruz tabii. Peki, sizi dönüşte bekleyenler ya da emektar buzdolabınızın kapağınıza ne getirdiniz? Evet, gittiğiniz yerden getireceğiniz anahtarlık ya da magnet gibi hediyelik eşyalardan bahsediyoruz. Gittiğiniz en son yerden ne hediye aldığınızı hatırlıyor musunuz? Ben tercihimi anahtarlıktan yana kullanmıştım. Aynı şekilde her seyahate çıkan arkadaşımdan da bir anahtarlık isteyerek kendi mini koleksiyonumu oluşturuyorum. Anlayacağınız bu iş amatör de olsa koleksiyonerlik ruhu taşıyor. Anı biriktirmek ya da gidilen ülkelerden/şehirlerden hatıraları toplamak olarak da görebilirsiniz. Peki, bunu neden yapıyoruz? Çünkü unutkan canlılarız… Unutmamak adına, 'anları'ı hatırlatacak bir nesneye ihtiyaç duyuyoruz. Aslında bu konu bünyesinde biraz da bencillik barındırıyor desek yanılmış olmayız. Yaşanılan anı orada bırakmayı değil de özel alanımıza taşıyarak soyut özlem hissini somutlaştırmaya çalışıyoruz. Güzel, mutlu anları nesneleştirerek yeniden hatırlamak istiyoruz. Tüm arkadaşlarımızla seyrettiğimiz günbatımını, sevgilimizle gezdiğimiz sokakları ya da tek başımıza keşfettiğimiz eski şehirleri evimize taşıyoruz. Hafızamızdan silinmesini istemediğimiz anları hapsetmek belki de… Bir de bunun üzerine kültürün pazarlanabilir olması eklendiğinde şüphesiz hediyelik eşyalar turizmin göz bebeği haline geliyor. Ülkeler ve şehirler; magnetler, heykelcikler, anahtarlıklar ya da
kıyafetlerle dünyanın başka bir ucunda yaşatılıyor. Şimdi "I Love NY" tişörtleri daha da anlamlı hale geldi sanırım… Görüyorsunuz, insanlık kendi tarihinden bile para kazanmayı başarıyor.