Louis Vuitton'dan Orta Doğu’nun koku kültürüne olan takdir
Louis Vuitton, Ombre Nomade ve Les Sables Roses'dan sonra Orta Doğu'nun koku kültürüne olan takdirini bir kez daha gözler önüne seriyor. Uzman parfümör Jacques Cavallier Belletrud, Maison'un büyüleyici ve ilham verici mirasından yola çıkarak sembolik ve lüks hammaddeler ile oluşturduğu en son parfümü Nuit de Feu'de adeta duyguları işliyor.
Gezginler ve kaşifler için efsane bir mekan olan çöl, Orta Doğu'nun bu yeni koku üzerindeki izlerinin kaynağı niteliğinde. İnsanın mutlak gücüyle karşı karşıya geldiği bu büyülü ve zamansız dünya, aynı zamanda bu türün gerçek kimliğini ortaya çıkarıyor. Tıpkı Louis Vuitton parfümlerinin ilk iki kreasyonunda olduğu gibi, Maison'un Orta Doğu'ya özgü koleksiyonları için çöl bir kez daha bir sahne işlevi kazanıyor.
NOTANIN İZİNDE
Louis Vuitton parfümlerine rehberlik eden olağanüstü arayış, Orta Doğu'nun koku mirasının aktarıldığı ve en kaliteli içeriklerin sergilendiği Nuit de Feu'ye de yön veriyor.
Jacques Cavallier Belletrud'ye göre insanlık binlerce yıldır tanrılarla tütsünün çok yoğun, beyaz dumanı aracılığıyla iletişim kuruyor. Tütsü, bu anlamda bizleri parfümerinin kökenine, etimolojisine götürüyor. "Per fumare" ifadesinin kelime anlamı "dumandan" olmasına karşın; parfümeride tütsü kullanımı istisnai bir durumdur. Çünkü kültürlerarası bir öğe olan tütsü, çeşitli dinlerde kutsaldır. Orta Doğu, Asya, ya da Avrupa fark etmeksizin insanları bir araya getirip ruhu yükselten; ruhla konuşan bir maddedir. Bu kompozisyondaki imza notalar da, içeriğindeki üç farklı çeşit tütsü kullanımı sayesinde zaman içinde kendini gösteriyor.
Nuit de Feu cilde temas ettiği andan itibaren, Somaliland'den gelen ve Grasse'ta Louis Vuitton tarafından dönüştürülen beyaz tütsü göz kamaştırıcı bir tazelikle, alevi aydınlatan bir kıvılcım ile parlıyor. Esansın kalbindeki siyah notalar ise sıcak, yoğun ve şehvetli bir kişilik ortaya çıkarıyor. Kısa bir süre sonra, tütsü reçinesi karakteristik kokusu, Louis Vuitton'un sembolik malzemesi olan doğal deri infüzyonunun yumuşaklığıyla açığa çıkıyor: Odunsu ve baharatlı notalara eşlik eden hafif limon notaları.
Koleksiyondaki her parfümde bulunan bir bileşen olan Assam udunun olağanüstü kalitesi, Nuit de Feu'ye odunsu bir derinlik veriyor. Tütsü, misk ve derinin bir araya gelmesiyle mistik bir auraya kavuşan bu kokunun ilhamını Jacques Cavallier Belletrud şöyle anlatıyor:
''Giderek daha sanal hale gelen bir dünyada, bizi doğaya ve kolektif tarihimize yeniden bağlayan bir parfüm yaratmak istedim.''
Eko-lüks Şişe
Nuit de Feu, diğer Maison parfümleri gibi eko-lüks bir yaklaşımla, yeniden doldurulabilir şişesiyle karşımıza çıkıyor. Louis Vuitton'un her zaman uzun ömürlü objeler yaratmaya olan tutkusu sayesinde, mağazalarının her biri boş şişeleri yenilemeyi mümkün kılan parfüm çeşmeleri ile donatılıyor. Şişelerin doldurulabilir olması, çevrenin korunmasına katkı sağlamanın yanı sıra; bir asır önce bile parfüm şişelerini doğrudan kaynağından doldurmanın mümkün olduğu, Jacques Cavallier Belletrud'nün Grasse'taki atölyesi Les Fontaines Parfumées'ye saygı göstermenin de bir yolu niteliğinde.
Maison'un ilk egzotik deri parfüm çantası
Maison'un Orta Doğu'yu onurlandırdığı üçüncü parfümü Nuit de Feu ile Louis Vuitton ilk kez bu koleksiyon için timsah derisi parfüm kutusunun altın rengi versiyonunu sunuyor. İlk kez 2016 yılında piyasaya sürülen, formunda ve işlevinde ise 20'li yılların zarif kadınlarının gösterişli makyaj çantalarının izlerini bulunduran egzotik deri parfüm çantası ile Louis Vuitton parfümleri zarar görmeden taşınabiliyor. Maison'un orijinal çantasının hafızalara kazınmış estetiği, Orta Doğu parfümlerinin zenginliğine atıfta bulunan değerli egzotik deri formuyla, Louis Vuitton'un Asnières'de yer alan tarihi atölyelerinde uzman zanaatkarlar tarafından üretiliyor.