“En iyi kokan Batman, George Clooney” diyen Robert Pattinson ile Parfümler, Başarı ve Martılar Üzerine

Dior Homme Parfum

Bu parfümü yaratmak zorlayıcı mıydı?

F.K.: Zor değildi. Üzgünüm, bunu söylemek zorundayım! Ben yaşlıyım -çok genç göründüğümü biliyorum- ve artık deneyimli bir parfümörüm. Net bir fikriniz olduğunda, iş kolaydır. Bir balerinseniz, tekniğinize güvenirsiniz. İşimin en zor kısmı, bir zaman dilimiyle bağlantıda olmak. 30 yıl önce başladığımda gençtim, o zamanın içindeydim ama bunu ifade edecek kadar teknik yeteneğim yoktu, çünkü yeterince deneyimli değildim. Bugün teknik bilgiye sahibim. Yani fikir aşamasından ürüne geçiş yapmak oldukça kolay. Benim için daha zor olan kısım, anlamlı bir fikir bulmak ya da henüz söylenmemiş yeni bir hikâye yaratmak.

Robert, "koku alma duyumu açıp kapatabiliyorum" ile ne demek istemişin?

R.P.: [Gülmeye başlıyor; belki de bir kez daha koku gibi gözle görülmeyen bir konsept hakkında sorular sorulduğu için…] En iyi cevabı versem bu soruya verilecek iyi bir cevap yok.

Deneyebilirsin…

R.P.: Aslında bu yeteneğimi son yaptığım işte fark ettim. İnsanlar sürekli olarak nasıl koktukları için özür diliyorlardı ve ben hiçbir şekilde bahsettikleri kötü kokuları almadığımı keşfettim. Bir baktım, çalışırken kötü kokuları duymuyorum. Tamamen kendimle ilgileniyorum. İnsanların yüz ifadelerinden başka hiçbir şeyin farkında değilim. Bilmiyorum, bu garip bir yetenek!

Demek ki o kadar harika bir oyuncusun ki, her zaman anın içindesin.

R.P.: [Komik bir ciddiyetle konuşuyor.] Evet. Çok odaklanıyorum. Biri etrafımda en kötü şekilde gaz çıkarsa bile fark etmiyorum.

Fotoğraf Mikael Jansson for Christian Dior Parfums

Sana çocukluğunu hatırlatan kokular var mı?

R.P.: Londralı biriyle konuşuyorsunuz. [Pattinson, Barnes doğumlu.] Londra'nın kendine has bir kokusu vardır. Gatwick Havaalanı'na iniş yaptığımda -çocukken tatile her gidişimiz Gatwick'ten olurdu- burnuma çok özel bir koku çalınıyor. Bana çocukluğumu hatırlatıyor. Çok nostaljik.

Gatwick, Heathrow'dan daha mı iyi kokuyor?

R.P.: Evet, Heathrow iyi kokmuyor, sadece daha "normal" hissettiriyor. Sanırım tatil için İspanya'ya gitmeye karar verirken, her zaman Gatwick'ten giderdik. O yüzden Gatwick Havaalanı kokusu çocukluğuma çok bağlı. Dorset'e gitmenin de kendine özgü bir yanı var. Dorset plajları her zaman beni çocukluğuma geri götürüyor.

Oynadığın karakterlerle ilişkilendirdiğin kokular var mı?

R.P.: Kesinlikle Batman maskesinin kokusu… Çok belirgin.

Nasıl kokuyordu?

R.P.: Kostüm deriydi. Ama adeta bir kombinasyon gibiydi; siyah deri maskenin ardındasınız, aynı zamanda aşırı derecede endişeli hissediyorsunuz. Derinin gözenekli bir yapısı var, bu yüzden koku alma deneyimini hassaslaştırır. Batman için seçmelere katıldığımda tüm farklı başlıkları (rolü oynayan aktörlerin başlıklarını) denemek zorunda kaldım. 20 yıl önceki maskeler bile hala her aktörün kokusunu taşıyordu. Garip.

Kimin maskesi daha iyi kokuyordu?

R.P.: Sanırım Geroge Clooney'ninki daha iyi kokuyordu.

Hiç şaşırmadım. Tanımladığın şey korkunun kokusu gibi görünüyor. Korkunç olmalı.

R.P.: Evet, korku kokusunun en güçlü duygusal çağrışımı bıraktığını düşünüyorum!

Peki, "The Lighthouse" filmindeki Thomas Howard karakteri hakkında ne söylersin?

R.P.: Koku duyumu açıp kapayabilme yeteneğim onun sayesinde gelişti! Film seti o kadar kötü kokuyordu ki, sanki kokular içimizden geçiyordu. Martılar gelsin diye setin her yerinde çürük balık dolu kovalar vardı. Bu gerçekten bir uyandırma servisiydi. "Ah! Şimdi işteyim" gibi bir şeydi. Ondan sonra balıkçılara çok saygı duymaya başladım.

Peki ya "Good Time"daki kötü çocuk Connie Nikas?

R.P.: [Bir anda cevap veriyor] O, kan ve elektronik sigara karışımı gibi kokuyordu.

Batman, devam filminde farklı kokacak mı?

R.P.: Umarım!

Bu yeni Batman'in kokusuyla ilgili bize bir ipucu verebilir misin?

R.P.: Henüz bir bilgiye sahip değilim, o yüzden hiçbir fikrim yok. Ama belki iris kokar…

Fotoğraf LVMH

Bazı parfüm reklamları sattıkları üründen daha ünlü hale gelir. Sence bunun sebebi nedir?

R.P.: Bence bu tahmin edilemez bir durum. Sette iyi vakit geçirseniz bile bilemezsiniz… Birçok reklamda rol aldım ve iyi vakit geçirdiğinizde, bunun harika bir şeye dönüşeceğini düşünürsünüz ama her zaman öyle olmaz. Çekerken aldığınız keyfi reklama yansıtamayabilirsiniz. Çok garip bir kimya. Yönetmen Romain Gavras'ın ilk Dior Homme parfüm reklamını hatırlıyorum. Bütün reklamı A$AP Rocky'nin bir şarkısıyla yaptık; o zamanlar A$AP Rocky çok popüler değildi. Reklamın arka planında sürekli o şarkı çalıyordu. İşin havası da hip-hop tarzındaydı. Fakat sonra şarkıyı Led Zeppelin'den "Whole Lotta Love" ile değiştirdiler. Şimdi izlediğinizde reklamda Led Zeppelin duymak çok doğal hissettiriyor ve işe çok da farklı bir hava katıyor. Yani, bu işler hiç belli olmaz. Karanlıkta, en iyisini umarak çekim yaparınız.

Francis, ya sen? Bazen bir parfüm üzerinde çok zaman harcarsın fakat dünyayla buluştuğunda beklediğin geri dönüşü alamayabilirsin.

F.K.: Evet, bunu asla bilemezsiniz. Konu benim ne düşündüğüm değil, izleyicinin ne düşündüğü ve hissettiğidir. Ayrıca kiminle rekabet ettiğiniz de önemlidir. Çünkü bazen kendinizi önemli hissedersiniz, herkesin önünde olduğunuzu sanırsınız ama bir anda karşınızda bir rakip belirir ve sizden çok daha başarılı olur. Lansmandan önceki gün çok mutlu hissedersiniz. Ama sonraki gün ürününüzü lanse ettiğinizde işler değişebilir. Söylemek gerekirse ben de her zaman kuralları baştan yazan biri olmadım! 35 yıl boyunca elbette bazı başarısızlıklarım oldu. Bir parfümümü 11 Eylül'den bir gün önce çıkardım mesela. Ama işin güzelliği burada. Bunun bir kılavuzu yok. Eğer bir gün yapay zekaya dayanarak hit kokular yaratmak zorunda kalırsak, işe yaramaz. Çünkü bir parfümü bu kadar güzel yapan şey belirsizliktir.

Tıpkı film endüstrisi gibi, Robert.

R.P.: Bir piyasanın yıllar sonra nasıl olacağını tahmin etmeye çalışmak… Neredeyse çok saçma. Başkalarının ne yapacağını bilmeyi bırakın, iki yıl sonra yaptığınız şeyi sevip sevmeyeceğinizi bilmek bile zor.