Yükselme devri
Juilliard'a katıldığı zamana kadar "Hernández" adını zaten bırakmış ve ilk iki verilmiş adı olan Oscar Isaac'i kullanmaya başlamış. İyi de bir nedeni varmış. "Miami'deyken seçmelerde gördüğüm birkaç tane daha Oscar Hernández vardı. Tüm oyuncu seçme direktörleri beni 'gangster' ya da onun gibi bir şey gibi görüyordu. Ben de 'En azından bunun faydası olacak mı bakalım,' dedim. Barry Sonnenfeld ('Men in Black' yönetmeni) bir film yapacaktı ve oyuncu seçme direktörünü hatırlıyorum; 'Haydi Oscar Isaac ile görüşelim,' dedi ve Barry 'Hayır, hayır! Sadece Kübalıları istiyorum!' dedi. Barry Sonnenfeld'i birkaç sene önce gördüm ve bu hikâyeyi anlattım: 'Bir Yahudi istemiyorum, bir Kübalı istiyorum!'" Belki de Latin bir aktörün kendi adındaki etnik belirleyicileri silmeden adil bir fırsat bekleyememesi eğlence sektörünün üzücü bir yönü ancak en azından kişisel bir düzeyde Isaac'in çeşitli rolleri, verdiği kararın kurnazlığını gösteriyor. Ridley Scott'un 'Robin Hood' (2010) filminde İngiliz bir kralı, Madonna'nın Edward-and-Mrs-Simpson draması 'W.E'de (2011) bir Rus güvenlik görevlisini, Terry George'un 'The Promise' (2017) filminde Ermeni bir tıp öğrencisini ve evet, büyük ve sarışın bir İsveçliyi anlatan ufak, koyu tenli bir Amerikan Yahudi'sini oynadı.