Yeni soluk yeni umut: Nilgün Özer

Müzik alanında başarılı olmak için yeteneğiniz olsa dahi, şans ve doğru zamanın da etkili olduğunu bilmeyen yok.

Giriş Tarihi: 22.01.2018 16:14 Güncelleme Tarihi: 22.01.2018 16:17

Emrah Saka

Günümüz teknolojisi ise yeni müzisyenlerin şansını artırdı; artık müzisyenlerin onlara burun büken yapımcılarla zaman kaybetmesine gerek yok. Sanal müzik marketlerde albümler doğrudan dinleyiciyle buluşuyor. Bu kişilerden biri de Nilgün Özer. Baştan sonra büyük bir çabayla albümünü hazırlayıp müzikseverlere ulaştıran Nilgün Özer'in öyküsü de oldukça ilginç.

Esquire: Tamamı İngilizce şarkılardan oluşan bir albüm yaptınız. Bunun özel bir nedeni var mı?
Nilgün Özer: Albümdeki parçaların özellikle İngilizce olması için ekstra efor sarf etmedim. İngilizce bana Türkçeye nazaran daha basit ve tanıtıcı geliyor. Ayrıca küçüklüğümden bu yana İngilizcenin hayatımda oluşunun da bu durumda etkili olduğunu düşünüyorum. Yaklaşık olarak yedi yıl önce, gitarla beste yapmaya başladığım andan itibaren tercihim hep İngilizce oldu. Daha sonraları 2-3 tane Türkçe parça denemem olmasıyla kendim hakkında önemli bir sonuca vardım. Türkçe benim için çok daha kırılgan ve hassas bir dildi. Her kullandığım kelimede, her yazdığım cümlede kendimi duygusal olarak daha korunmasız hissettiğimi fark ettim. Başka bir deyişle, Türkçe parça yazarken kendimi frenliyordum. Bu denemelerim sonucunda insanın kendini sınırlandırmasının ortaya koyduğu sanat eserine büyük zarar verdiği kanaatine vardım. Nitekim insanın, bütün potansiyelini kullanabilecekken kendini bir noktada sabitleyip sadece o noktayı merkez alarak etrafında oluşan daireden dışarı çıkmaması bir süre sonra yaptığı işi sanat olmaktan çıkarabiliyor. Açıkçası benim normalim bu olduğu için 'Daydreaming'i bir ilk olarak hiç düşünmemiştim. Zaten müziğimi hiçbir zaman kendi ülkemle sınırlamak istemedim; parçalarımı her zaman bütün dünyaya çalıp söylemeyi seçtim.

ESQ: Albümü kendi olanaklarınızla kaydedip sanal dağıtımcı ile kotardınız. Türkiye'de yapımcılarla görüştünüz mü?
N.Ö: Gerek küçüklüğümde arkadaşlarım tarafından gerekse de beste yapmaya başladıktan sonra görüştüğüm birkaç profesyonel müzisyen tarafından pek anlaşılamadım. Bu anlamda genellikle dışarıda kalan bir tipleme oldum. Belki de yanlış insanlarla görüştüğüm içindir ama abim dışında beni tam olarak anlayan ve sonuna kadar destekleyen birileriyle karşılaşmadım. Günümüz müzik endüstrisinde siz ortaya bir şey koyup "Ben bu işi ciddiye alıyorum," diyerek kendinizi göstermedikçe kimse size yardım etmek için koşmayacaktır. Ben bunu yaşım itibarıyla geç fark ettim. Lisede albüm çıkarmaya yetecek sayıda parçam vardı ve İngilizce albüm çıkaran plak şirketlerine e-posta attım. Türkiye'de de sadece bir tane plak şirketi demo dinlemek için e-posta kabul ediyordu. Ama onlar da geri dönüş yapmayınca kolları sıvayıp kimseyi beklememem gerektiğine karar verdim ve yaklaşık bir yıl önce profesyonel birkaç ekipman alıp kendi kayıt sürecime girdim. Şimdi "Keşke daha önceden bunu yapsaydım!" diyorum.

ESQ: İlk albümün teması nedir? Şarkıların öyküleri var mı?
N.Ö: 'Daydreaming', ilk günden bugüne sözlerini yazıp bestelediğim parçalarım arasından insanların dinlemesini en çok istediğim ve zaman itibariyle beni en çok yansıtan parçalardan oluşuyor. Özellikle albümdeki bazı parçalar, belki de kendimi hiç kimseye açmadığım kadar hislerimi ortaya koyuyor. Mesela ilk parça 'Heart Of Mine', albümü çıkarmama haftalar kala karamsar bir anımda çıktığım bu yolda "Yeterince iyi miyim?" gibi düşüncelerin stresiyle ortaya çıkan bir parçaydı. Her parçanın farklı bir hikâyesi var, bunlara sosyal medya hesaplarımdan ve internet sitemden ulaşılabilir. Albümün isminin 'Daydreaming' olmasının da temaya uygun olduğunu düşünüyorum. Daydreaming', tam anlamıyla küçük dünyasında sıkışmış ama sesini duyurmaya can atan küçük bir kızın şarkısı. 15 yaşındayken müzik yapmaya başladığımda albüm fikri ulaşılması çok zor bir hayal gibi geliyordu. 'Daydreaming' tam olarak o toy ama heyecanlı kızın hayaline bir cevap gibi oldu.

ESQ: Bir yandan okula devam ediyorsunuz. Nerede okuyorsunuz?
N.Ö: ODTÜ'de Psikoloji bölümünde 3. sınıf öğrencisiyim. Psikoloji hep ilgimi çeken bir alandı. Aslında düşününce belki de "Ne alaka?" diyor insan ama ben ilgisiz olduğunu düşünmüyorum. Bazen şarkı sözlerini yazarken insan tahlillerinden yola çıkıyorum. Lisede okuduğum kitapların karakterlerine parça yazardım mesela. Ya da bazen kafamda bir karakter oluşturup onu, olay örgüsünü yazdığım müziklerle giydirirdim. Şimdi şarkı yazarlığında daha farklı ve yeni yöntemler denesem de bahsettiğim bu yöntemleri de mutlaka kullanıyorum. Psikolojide insan kişiliklerini, davranışlarını da inceledikçe şarkı sözleri yazmak daha bilinçli ve zevkli bir hal alıyor.

ESQ: Müziğe ne zaman ve nasıl yakınlaştınız? Albüm yapma fikri nasıl oluştu?
N.Ö: Çok sıradan gelecek ama kendimi bildim bileli sanatla iç içeydim. Çizim ve müzik arasında paslaşıp durdum. Ama tam anlamıyla müziğe odaklanmam lisede gitar çalmayı öğrenmemle birlikte oldu. O yazı çok iyi hatırlıyorum; sabahtan akşama kadar sanal ortamdan bulduğum videoları izleyip bir yandan da gitar çalardım. Üniversitede hem müzik hem görsel sanatları birlikte götürmeye başladım. Öncelik her zaman müzikti ama diğer alanlarda da kendimi geliştirmiş olmamın kesinlikle bu albüme ciddi katkısı oldu. Mesela albüm kapağı ve her parça için hazırladığım fotoğraf ve çizimler, şarkılarda vermek istediğim mesajları destekledi. Özellikle bağımsız bir sanatçı da olunca aklınıza gelebilecek tüm işler size düşüyor. Sadece sözler ve beste değil; kayıt, miksaj, master, albüm kapağı, dağıtım... Bunların hepsini tek başına yapmak fikri zaten bana neredeyse imkânsız geldiği için albüm işine uzun süre girmedim. Ama en büyük destekçim olan abimin sürekli yol göstermesi ve benim de artık ortaya bir etki koymadıkça tepki gelmeyeceğini anlamamla uykudan kalktım ve servisini kaçırmak üzere olan çocuk gibi bir anda harekete geçtim. Bir yıl içerisinde de albüm çıktı.

ESQ: Gelecek için planlarınız nedir?
N.Ö: 20'li yaşların insanın kendini en çok şekillendirdiği ve tanıdığı yaşlar olduğunu söylerler. Yaşayarak bu fikri ben de tasdikledim ve bu yaşlarda keskin planlar yapmanın aslında saçma olduğunu fark ettim. Bu albüm de ani bir dürtü üzerine ortaya çıktı. En başta gitar çalmayı öğrenirken parça yapmaya başlamam da planlı değildi; kendi kendime uğraşırken ortaya çıkmıştı. Yani tam o an ne yapmak istediğime karar verip bu amacın peşinden koşmaktı bütün yaptığım. Ama doğruya doğru; ileride kendimi müzik dışında başka bir uğraşla ilgilenirken göremiyorum. Albüm biter bitmez kafamda hemen yeni projeler belirdi. Sizi çağıran amaçlar vardır ya hani, onlara doğru koşup bir süre sonra geriye bakınca "İyi ki gelmişim!" dersiniz ama ileride daha bitmeyen bir yol olduğunu da bilirsiniz. Sanırım geriye bakıp o en baştaki küçük kızı görünce "İyi ki gelmişim!" diyorum ama büyük resme bakınca daha başlangıç aşamasında olduğumun farkındayım. Bu ilk albümün çıkmasıyla sırtımdan itercesine bu işi asla bırakmamamı söyleyen seslerle ve tanıdığım tanımadığım insanların güzel sözleriyle karşılaştım. Albümü dinleyip bir parça kendilerini bulanlar olması ya da ders çalışırken parçaların onlara eşlik etmesi... Bunların hepsi, "Evet, ben doğru yoldayım!" dedirten faktörlerden oldu.

ESQ: Performansınızı izlemek isteyenler sizi nereden takip etmeli?
N.Ö: Canlı performans için görüşme yaptığım yerler var. Netleşen performanslar oldukça sosyal medya hesaplarımdan ya da internet sitemden bütün etkinlik haberlerini mutlaka paylaşacağım! İsteyenler canlı performanslarımı YouTube kanalımdan da izleyebilir.

BİZE ULAŞIN