Benim Şahane Öğretmenlerim: Cem Bölükbaşı
Super Formula Şampiyonası TGM Grand Prix Pilotu Cem Bölükbaşı, hayatındaki dönüm noktalarını anlatıyor.
Özge Dinç
FERNANDO ALONSO
Alonso çocukluğumdan beri ilgimi çeken bir pilot olmuştur. Yarışları izlemeye onun şampiyon olduğu dönemlerde başlamıştım. Aynı yıllarda Formula 1 de Türkiye'ye gelmişti. 2005 yılında düzenlenen ilk yarışa gitme şansını yakalamıştım. Alonso'nun zihniyeti, çalışma hırsı, rekabetçiliği beni çok etkilemişti. Daha sonra kendisiyle çalışma fırsatı da yakaladım. E-spor dönemindeyken Fernando Alonso'nun yarış takımında yer aldım. Hatta oraya seçilen dünyadaki ilk ve tek pilottum. Kendisiyle çalıştığımda ona olan hayranlığım bir kat daha arttı.
LEWIS HAMILTON
Baktığınızda sadece 20 tane Formula 1 pilotu var ve her pilota saygım sonsuz. Ancak Fernando Alonso dışında Lewis Hamilton'ın da bendeki yeri çok ayrı. Hamilton'ı sadece pistte başardıklarıyla değil, pist dışında yaptığı faaliyetler, yardımlar ve bağışlarla da örnek bir sporcu olarak görüyorum. Pist dışında dedim çünkü zaten 7 kere şampiyon olmuş, tüm rekorları alt üst etmiş bir pilottan söz ediyoruz. Şampiyon olmak çok zor ama bunu 2, 3, 4… 7 kez yapmak, defalarca tekrarlamak bambaşka bir başarı. Zirveye çıkmak çok zor, zirvede kalmak ise daha da zor. Bu kadar sene devam edip zirvede kalmayı başarmak ise çok saygıdeğer bir şey.
AİLEM
Etrafımdaki herkes, özellikle de ailem bana çok şey kattı. Edindiğim disiplini, yaptığım işe olan saygımı ve tutkularımın peşinden koşmak için duyduğum motivasyonu onlara borçluyum. Bana birçok farklı sporu denettiler: at binmeye de gittim, futbol veya basketbol oynamaya da, jimnastiğe de… Kısacası birçok branşı deneme şansım oldu. Tüm bunların arasında en çok ilgimi çeken motor sporlarıydı ve onlar da bunu sevdiğimi biliyorlardı. Bu yolda her zaman benim arkamda oldular. Tabii bu yolculukta onların da şartları vardı; derslerimin veya okul hayatımın kötü etkilenmesini istemiyorlardı. Ancak onlar beni destekleyip yapmak istediklerime saygı duydukça ben de bu koşulları sonuna kadar uygulamaya çalıştım.
İlk yarışım, 2019 yılının sonunda Fransa'daki Paul Richard pistindeydi, çok özel bir gündü. GT4 Avrupa Şampiyonası'na çıkmıştım. Ehliyetimi alalı 1 yıl olmuştu.
İLK YARIŞIM
Yarıştığım ilk gün, 2019 yılının sonuydu, yarış Fransa'daki Paul Ricard pistindeydi. GT4 Avrupa Şampiyonası'na çıkmıştım. Ehliyetimi alalı sadece 1 yıl olmuştu. Hatta ehliyet sınavını geçtikten sonra sürdüğüm ikinci veya üçüncü araba, bir yarış arabasıydı: BMW M4 GT4. Borusan Otomotiv'in güvenip beni o piste götürmesi benim için farklı bir deneyimdi. Bana nasıl güvendilerse yaklaşık 50 arabanın yarıştığı bir şampiyonaya götürdüler. Ben de elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım ve sıralama turlarında 3'üncü olmayı başardım. İlk yarışımda da 5'inci olduk. Takımın o seneki en iyi derecesiydi bu. Devamında Avrupa ikincisi olduk. Rüya gibi bir hafta sonuydu çünkü ilk defa simülasyondan gerçek yarışa geçmiştim. Bu, senelerdir hayalini kurduğum şeyin gerçekleştiği bir andı.
Cem Bölükbaşı'nın ehliyet aldıktan sonra sürdüğü ilk araçlardan biri bir yarış arabasıydı: BMW M4 GT4.
E-SPOR
Küçükken karting yapma şansım olmuştu ama devamını getirememiştik çünkü karting yüksek bütçe gerektiren bir spor. O zamanlar sponsor desteğim de yoktu. Ben de "Gerçek araba süremiyorsam simülatörde yarışırım," diyerek simülasyona ve e-spora geçtim. 2013–2014 yıllarından itibaren e-sporda yarıştım. Burada çeşitli şampiyonalar kazandım, hatta Dünya Şampiyonası'nda yarış dahi kazandım, ki Dünya Şampiyonası'nda finallere katılabilmeniz için 70 bin kişi arasından ilk 20'ye girmeniz gerekiyor. Tüm bunları tecrübe etmek bana çok şey kattı. Örneğin kazanmak için ne kadar çalışmam gerektiğini öğrendim. Günde bazen 14–15 saat çalışıyordum ve her çalışma iki üç ay sürüyordu. Yani çok çalışmayı biraz da orada öğrendim. Hayal edemediğim kadar çalışmam gerekiyordu. Ama bunu yapmak istediğim için çalışmak beni yormuyordu. Açıkçası kazanmanın kadar zor olması benim daha çok istememe sebep oldu.
JAPONYA
Japonya'nın Super Formula Şampiyonası'nda hız anlamında Formula 1'e en yakın araçlarla yarışıyorsunuz. Aynı zamanda Japonya'nın ve Asya'nın en büyük Formula şampiyonası. Atmosferi, profesyonelliği bambaşka. Honda, Nissan ve Toyota gibi 3 büyük markanın mücadelesinde yer alıyorsunuz. Katılım inanılmaz, popülaritesi çok büyük. Super Formula, Formula 2'ye göre daha profesyonel, çekişmeli ve çok daha tecrübeli pilotları barındırıyor. Örneğin bir aracın başında Formula 2'de 6 kişi çalışıyorken Super Formula'da 12, hatta belki de daha fazla insan çalışıyor. Japonya'da yaşamak, oranın kültürünü öğrenmek insanı bambaşka dünyalara taşıyor. Daha şimdiden Super Formula'nın beni sadece pist içinde değil, pist dışında da daha iyi ve daha farklı bir insan yaptığına, bir sonraki seviyeye çıkardığına inanıyorum.
KAZANMAK-KAYBETMEK
Kazanmak her şeydir. Ama o noktaya varmak çok zordur. Amacınız daha çok kazanmak, daha başarılı olmak oluyor. Bir sonraki seviyeye geçmek, kazanmaya devam etmek istiyorsunuz. O yüzden her gün daha fazla çalışmanız gerekiyor. Kaybettiğinizde ise içinizde farklı bir motivasyon oluyor çünkü bu sefer bir daha kaybetmemek için çalışıyorsunuz. Neden kaybettiğinizi analiz etmeniz gerekiyor. Neyi yanlış yaptığınızı öğrenmelisiniz ki aynı hatayı bir daha yapmayın..