John Turturro ile “Severance”ın İkinci Sezonu ve “Sürreal” Zegna Defilesi Üzerine
Çalışkan oyuncu ile moda, gelecekteki projeleri ve neden Christopher Walken’ı sevdiği hakkında konuştuk.
Yazı Jonathan Evans
Çeviri Zeynep Merve Kaya
Fotoğraflar Getty Images
Kapak Fotoğrafı Boramy Viguier
John Turturro'nun kariyeri o kadar uzun ve kapsamlı ki, herhangi birinin onu tek bir rolü ile hatırladığını varsaymak oldukça zor. Belki onunla ilk kez "Do the Right Thing" veya "Miller Kavşağı" (Miller's Crossing) sayesinde tanıştınız. Belki de onu "Büyük Lebowski"deki (The Big Lebowski) "The Jesus" karakteriyle veya "The Batman"deki Carmine Falcone temsiliyle veya "Severance"taki Irving B. Olarak tanıyorsunuz. Veya belki de modayı yakından takip eden birisiniz ve onu Zegna'nın son defilesindeki podyum yürüyüşünden hatırlıyorsunuz.
Kat kat gömlekler üzerine giydiği derin V yaka kazak ve sırtındaki dev palto ile bu saygın İtalyan markasının podyumunda yürüyen, 67 yaşındaki, Brooklyn doğumlu aktör; şov dünyasında geçirdiği yıllar boyunca çokça sahne tozu yuttuğu ve kameralara alışık olduğu halde ilk modellik deneyiminin "biraz sürreal" olduğunu kabul ediyor.
Turturro, defilenin ardından yaptığımız telefon görüşmesinde bana moda sahnesine adım atışını, geçtiğimiz sezon podyumları sallayan aktör/model Mads Mikkelsen'in kendisini nasıl cesaretlendirdiğini, "Severance"ın ikinci sezonu hakkındaki düşüncelerini ve çok daha fazlasını anlattı. Uzun sohbetimizin (kısaltılmış ve özetlenmiş) bazı detaylarını aşağıda bulabilirsiniz.
Zegna Sonbahar/Kış 2025 defilesinde podyumda yürüyen John Turturro.
Zegna Defilesinde Yürümesi Hakkında
"Hayatımın bu aşamasında, yeni deneyimler edinme şansım giderek azalıyor. Edoardo Zegna ile bir yemekte tanışmıştık ve çok iyi anlaştık. İtalyan edebiyatı hakkında konuşuyorduk, ben de İtalya'da çok iş yapmıştım; sanırım marka bu yüzden benimle ilgilenmeye başladı. 'Seni giydirmek ve defilemize davet etmek istiyoruz,' dediler. Ben de müsaittim. Sonra bana hiç defileye çıkıp çıkmadığımı sordular. 'Mads [Mikkelsen] bizim defilemize çıkmıştı,' dediler ki ben de onun büyük hayranıyımdır. Böylece onlara, 'Yani belki yaparım, kendimi rahat hissedersem,' dedim ve sonunda da yapmaya karar verdim.
Biraz sürrealdi. Podyuma çıkmadan önce sahne arkasında kaybolur gibi oldum ama zamanında çıkmayı başardım. Kocaman bir palto verdiler. İçinde rahat edip edemeyeceğimi bilmiyordum ama üzerimde oldukça iyi durdu. Akıyordu. Konfor alanından çıkmak her zaman iyidir; çalan müzik de çok iyiydi, bana yardımı dokundu. Etrafımdaki uzun genç erkeklerle birlikte bekliyordum ve 'Burada ne işim var bilmiyorum,' diye düşünüyordum. Menajerim, 'Son dakikada tüyersin diye düşünüyordum,' dediğinde, 'Aklıma gelmedi değil!' dedim. Ama ben bir tiyatrocuyum, hâlâ tiyatro yapıyorum; sahneye bir kez çıktın mı, gerisi gelir.
Rahatladığımda defileyi izleyenlere göz gezdirdim ve arkadaşlarımı gördüm. Mads de bana baş parmağıyla 'Başardın!" işareti yapıyordu.
Defileyi en ön sıradan izleyen Mads Mikkelsen, Turturro'yu alkışlıyor.
Oasi Zegna'yı Ziyareti Hakkında
"Güzeldi. Eşimle oraya dönüp arşivlerde daha fazla vakit geçirmek isterdim. Her türlü arşivde vakit geçirmek harika bir histir. Ama keyfini çıkarmak için uzun zamana ihtiyaç var; öğle yemeği molasına çıkmak veya ayrılıp sonraki gün geri gelmek gerekiyor.
Her türlü zanaata hayranlık duyarım. Arşivdeki kumaşları ve Ermenegildo Zegna'nın her şeyi nasıl bir araya topladığını, günlüklerini ve diğer eşyalarını görmek çok güzel bir deneyimdi. Babam yapı ustasıydı, ben de diğer ustalar, mimarlar, tesisatçılar ve elektrikçiler arasında çok zaman geçirdim. Annem ise terziydi. Bir süre şarkıcılık yaptıktan sonra terziliğe döndü. Sanıyorum ki eğer doğru eğitimi ve desteği alsaydı tasarımcı olmak isteyebilirdi. Çok çizim yapardı. Tasarımlarının çoğunu hâlâ saklıyorum."
Ekran Önündeki ve Özel Hayatındaki Moda Seçimleri Hakkında
"1960'lardan 70'lere uzanan yıllarda çocukluğu geçmiş biri olarak pek çok farklı tarzı giydim. 1970'lerde Afro saçlarım vardı ve psikedelik tişörtler, İspanyol paça pantolonlar falan giyerdim. Liseye giderken bu tarza takılmıştım çünkü okulda üniforma yerine herhangi bir takım giymemiz yetiyordu.
Fakat sanırım en farklı tarzları, canlandırdığım karakterler sayesinde denedim. 1200'den 19. yüzyıla kadar farklı tarihi periyotlarda yaşamış insanları canlandırdım, o kadar çok dönem kıyafeti giydim ki…"
Boramy Viguier /Turturro, Oasi Zegna'da.
"Severance"taki Karakteri Irving'in Stili Hakkında
"Kostüm tasarımcımız Sarah Edwards ile çalışırken çok titiz davranıyordum çünkü karakterim için belirlediğim bazı temel özellikler vardı. Lacivert istiyordum; çok disiplinli görünen, lacivert giyinen birini istiyordum. Irving evdeyken çok farklı bir tarzda giyiniyor. Onun için muhteşem bir deri ceket bulduk, bir de küçük şapka; ben de evden eski bir pantolon getirdim. Bambaşka birine dönüştü. Irving bariz bir şekilde sanata, resme ilgi duyuyor. Kim bilir, belki operaya bile gidiyordur. Kültürle çevrelenmeyi seven birisine benziyor."
"Severance"ın İkinci Sezonu Hakkında
Bence bu sezon izleyiciye daha fazla şey veriyor. Bazı değişiklikler yaşanıyor, maceralara çıkılıyor. Hem içseller hem dışsallar olarak daha fazla dışarıdayız. Söyleyebileceklerim bu kadar."
Üçüncü Sezon İçin Geri Dönüp Dönmeyeceği Hakkında
"Göreceğiz. Daha önce hiç dizi çekmemiştim, sadece mini dizilerde rol almıştım. Hayatımın bu aşamasında, uzun süre bağlayan sözleşmeler imzalamıyorum. Ama bu dönmeyeceğim anlamına da gelmiyor. Duruma göre bakacağız. Dizide neler olduğuna göre şekillenecek."
Boramy Viguier
Rol Arkadaşları, Yönetmeni ve Christopher Walken'ı Burt Rolünü Oynamaya Nasıl İkna Ettiği Hakkında
"Kadronun inanılmaz olduğunu düşünüyorum. Ben [Stiller], güçlü bir yönetmen ve birbirimizi tanıdıkça birlikte daha iyi çalışmaya başladık. Ve elbette ki Chris [Walken] ile de çalışmayı çok seviyorum, büyük bir şans bu. Ayrıca bu benim fikrimdi!
Chris ile pek çok kez çalıştım, onun yönetmenliğini yaptım. Beraber gülebildiğiniz, eğlenebildiğiniz birini bulduğunuzda, aşkın bir çeşidine yaklaşmış olursunuz. Birbirinizi anlarsınız. Ne dediğimi anlatabiliyor muyum? Chris'i seviyorum. O, çok güzel bir insan. Beraber çok eğleniyoruz.
Çok hassas. Çok içten. Çok güçlü bir hayal gücü var. Ve hep aynı şekilde düşünmez; olaylara farklı açılardan yaklaşabilir. İnsanlar onu taklit ediyor ama o, çok geniş bir oyunculuk yelpazesine ve muazzam bir inceliğe sahip. Hem kırılgan hem de epey korkutucu roller üstlendi. Böylesine çeşitlilik gösterebilen insanların keyifli bir yönü var. Sizi de keyiflendirirler. Setteki en yaşlı insan olmamak da çok iyi geldi, belirtmek isterim."
En Ünlü Rolleri Hakkında
"Bazıları The Jesus'ı gerçekten çok seviyor. "Büyük Lebowski", az insanın gördüğü bir filmden, bir kült, neredeyse bir din statüsüne yükseldi. Askerler o filmi sürekli yanlarında taşıyorlar. Birkaçıyla sohbet ettiğimde, tüm filmi ezbere bildiklerini gördüm. Joel ve Ethan Coel Kardeşler'e haklarını teslim etmek lazım. Jeff Bridges da harika bir aktör."
Turturro ve diğer modeller, Zegna podyumunda.
Sırada Ne Olduğu Hakkında
"Muhteşem bir yazar-yönetmen olan Noah Segan ile, Ryan Johnson prodüktörlüğünde bir film yapacağım. New York'un son kapkaççılarıyla ilgili bir hikâye. Senaryo harika, ben de çok heyecanlıyım. Böylesine güzel bir senaryoyu okuyabildiğim için kendimi çok ayrıcalıklı hissediyorum.
Ardından, odaklanmak istediğim kişisel projelerim var. Yazar-yönetmen olarak veya yazar-oyuncu olarak hayata geçirebileceğim projeler. Bunlardan biri, Susan Sheehan'ın Pulitzer ödüllü kitabı Is There No Place on Earth for Me? uyarlaması olacak. Üstün zekâlı şizofren bir genç kızın ve başarılı kız kardeşinin hayatını anlatan, zihin sağlığıyla ilgili, zihinsel hastalıkların bir aileye neler yapabileceğiyle ilgili bir kitap. Konu hakkında oldukça bilgi sahibiyim, The Moth sahnesinde yaptığım konuşmayı dinleyebilirsiniz."
Boramy Viguier / Turturro, Zegna arşivlerinde.
"Bir de yazdığım orijinal bir senaryo var; bir ailenin hikâyesini ırkçılık, sınıflar arasındaki uçurum ve cinsel tansiyon konularını ele alarak anlatıyor. Bunun için ilham kaynağım "Othello" operası, tiyatrosu ve "Othello"nun esinlendiği bir İtalyan kısa öyküsüydü.
Geçtiğimiz yıl Ariel Levy ile Philip Roth'un "Sabbath's Theater" oyununu sahnelemiştik, çok da iyi yorumlar almıştık. Oyunu film senaryosuna dönüştürüyorum. Çok zahmetli bir proje olmasına rağmen iyi gidiyor. Hikâye, politik açıdan yanlış olsa da son derece insani yanlar da taşıyor; insan denen hayvanı tüm çelişkileriyle birlikte keşfediyor. Hem çok dokunaklı hem çok komik hem de bayağı edepsiz."
