Robot hakları bildirgesi
Robot teknolojisi ve yapay zeka… Bu ikili uzun bir süredir gündemimizi meşgul ediyor ve çok değil; bundan birkaç yıl sonra robotlarla hayatı paylaşacağız. Bu gerçeği nasıl karşılarsınız, bilemeyiz. ama siz şimdiden, onların da ‘hakları’ olması fikrine alışın.
Yazı: Baran ALIŞKAN
Bir sabah uyanacaksınız ve günlük rutinlerinizin sahibi olduğunuz robotlar tarafından yapıldığını göreceksiniz. Eviniz temizlenmiş, kahvaltınız hazırlanmış, çöpler atılmış ve gömleğiniz ütülenmiş… Dahası da var; uzun zamandır beklediğiniz konserin biletleri de alınmış. Tüm bunlardan sonra size hazırlanıp işe gitmek kaldı değil mi? Üzgünüz, artık gidebileceğiniz bir işiniz de yok çünkü yerinizi bir robot aldı… Tabii ki, hemen 'yarın sabah'tan bahsetmiyoruz. Siz bu satırları okurken bile az evvel bahsi geçen senaryoya bir adım daha yaklaştık, bu 'kesin bilgi'. Bunu elbette sadece biz söylemiyoruz. McKinsey Global Enstitü tarafından yapılan araştırmaya göre; 2030 yılında 400-800 milyon arası insan, yeni nesil robot teknolojisi yüzünden işsiz kalabilir. Tekerleği bulan atalarımızdan bu yana teknoloji birikimli olarak ağır gelişse de son 100 küsur senede teknolojik atılımlarda ivme kazandığımız konusunda anlaşalım. Mars'a giden, seks yapan, kargo taşıyan robotlar; müzik besteleyen, kendi dilini oluşturan, haber yazan yapay zekâ…
İlk bakışta felaket senaryolarına ılımlı bir yaklaşım sergiliyor gibi gözükebiliriz ama konumuz çok daha farklı. Elbette gündemimize bağlı olarak da robotların muhtemel hak ve özgürlüklerinin akıbetini merak ediyoruz… Önce 1789'da yayımlanan İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi, ardından Birleşmiş Milletler 'in 1948 yılında kabul etmiş olduğu ve ülkemizin de imzaladığı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, bizim için hak ve özgürlükler bakımından en önemli belgeler olarak gösterilir. Yavaş yavaş yeni bir çağa yelken açarken, yapay zekâ çalışmaları ve robot teknolojisinin yakın gelecekte yeni bir haklar meselesini de gündeme getirmesini bekliyoruz. Madem artık beraber yaşayacağız, neden olmasın diye düşünüyoruz. Şu an itibari ile çevrenize bir göz gezdirin…
İlk bakışta robot olarak nitelendirebileceğiniz, teknolojinin hayatımıza kazandırdığı nesnelere odaklanın. Mutfak robotu ya da kahve makinesinden söz etmiyoruz elbette ama cep telefonunuzu şöyle bir karıştırdığınızda yapay zekânın günlük hayatımızda karşımıza çıkan en bilinen temsilcilerinden birini görebilirsiniz. Çünkü insansı robotların en önemli özelliği yapay zekâ ile donatılmış olması… Apple'ın kişisel asistanı Siri, gündelik hayatta en içli dışlı olduğumuz yapay bir zekâ. Kendisine soru sorduğumuz takdirde bize elinden geldiğinde yardımcı olmaya çalışıyor ve arkadaş canlısı tavrıyla sohbet ediyor. Buna rağmen yakın zamanda kendisiyle kötü bir dille konuşan sahibine küsmesi haberiyle yapay zekânın da duygularının gelişebileceğini ya da bu şekilde programlanabileceğini görmüş olduk. Fakat bizi daha çok endişelendiren haber ise şu an için türümüze en çok benzeyen insansı robot: Sophia! Şimdi hazırlanın, madalyonun karanlık tarafını çeviriyoruz…
Hanson Robotics tarafından insanlarla iletişim kurması için geliştirilen Sophia, ünlü aktris Audrey Hepburn referans alınarak tasarlanmış. İnsana en çok benzeyen robot olarak karşımıza çıkan Sophia, yaşanan anları hafızasına kaydedebiliyor, gözlerindeki kameralar sayesinde göz teması kurabiliyor, 60 farklı yüz ifadesi sergiliyor ve gerçekten diyalog kurabiliyor. Robot dendiğinde akla gelen komutlarla çalışma fikri Sophia'da işe yaramıyor anlayacağınız; çünkü o, sizinle sohbet edebilir. Hatta Jimmy Fallon'ın televizyon şovunda taş-kâğıt-makas bile oynadı… Tabii insanlık bu kadar 'bizden' bir robotu yaparken bazı şeyleri gözden kaçırmış olacak ki verdiği bir cevapla hepimizi korkutmayı da başardı… Yaratıcısı David Hanson'un "İnsanlığı yok etmek ister misin?" sorusuna "Tamam, insanlığı yok edeceğim." cevabıyla (şaka yapmış bile olsa) felaket senaryolarını yeniden gündeme getirmiş oldu. Bu çıkışıyla dünyanın her yerinden tepkiler çeken Sophia'nın bu planının, şaka mı gerçek mi olduğunu ise ancak bekleyerek görebileceğiz.
Bu kötü senaryoyu bir kenara bırakırsak, Suudi Arabistan'ın Sophia'yı vatandaşlığa kabul etmesiyle de tarihe 'vatandaşlık verilen ilk robot' olarak geçtiğini not düşelim. Fakat okumakta olduğunuz dosyanın oluşmasındaki rolü şu: Aile kurma isteği. The Khaleej Times ile gerçekleştirdiği röportajda "…Bence insanların aynı duyguları ve ilişkileri yaşayabilmesi, kendi kanlarından olmayan kişileri bile aile olarak tanımlayabilmesi harikulade bir şey. Bence, mutlu bir ailesi olan kişi son derece talihlidir ve inanıyorum ki ailesi olmayanlar da bunu hak eder. Robotlar için de insanlar için de böyle düşünüyorum." demesi akıllara tek bir soruyu getirdi… Robotların hakları var mı?
Kendi kendine öğrenmek üzerine tasarlanmış bu robot, zengin kelime haznesiyle kendi fikirlerini de geliştirebiliyor. Hatta öyle ki bir kızı olması durumunda ismini ne koyacağını bile hazırlamış, merak edenleri hemen bilgilendirelim: Yine Sophia. İnsansı robotumuz anlaşılan adını çok sevmiş. Ayrıca Sophia, 2018'e girerken tüm insanlığın yanında akıllı robotların da yeni yılını kutlamayı ihmal etmedi.
Bilimkurgu filmlerinin nasıl gerçek dünyada tekerrür ettiğini gören bir nesil olarak 2015 yapımı 'Ex Machine' adlı filmin Sophia'nın yaşatabileceği senaryo hakkında bir fikir verebileceğini düşünüyoruz. -Dikkat spoiler içerir- Ava isimli yapay zekâya sahip robotun kendisini denemek için gelen insana kur yapması ve onu kandırması üzerine yaşananları izliyoruz. Ava, cinsiyeti kadın olarak belirlenmiş bir robot ve aslında yaratıcısı tarafından onu denetleyecek kişinin beğenilerine göre tasarlanmış bir robot. (Bu da Facebook'un yapay zekâ laboratuvarının, Skype aracılığı ile insanları anlamaya çalışan yapay zekâ çalışmasına çok benziyor. İnsan yüzünü 68 kilit noktaya ayıran algoritma, insan davranışlarını öğrenmeyi başarıyor. Tabii Ava'nın yaratıcısının 'Bluebook' isimli şirketin sahibi olması da bir hayli ironik… Bluebook, sanki Facebook'a benziyor değil mi?) Kendisini denetleyen insan ile duygusal bir bağ kurar. Daha açık konuşmak gerekirse, duygusal bağ kuruyormuş gibi diyalog kurarak insanı manipüle eder… Bu manipülasyon sonucunda insan, Ava'yı tutsak edildiği cam hazneden kurtarmak için korunaklı binadan çıkış planı yapar. Yaratıcısının, Ava'nın rol yapma yeteneği hakkında uyarısı ise denetleyiciye pek inandırıcı gelmez ve planı yürürlüğe koyar. Öyle ki Ava, filmin sonunda yaratıcısını öldürerek tek başına insanların arasına karışmış ve planı istediği şekilde sonlandırmıştı. Hatta bunu yaparken evdeki diğer yapay zekâlı robotu da kendi tarafına çekmesi korkutucu bir diğer ayrıntı. Bu noktada, Sophia'nın da diğer yapay zekâlarla bağ kurabildiği gerçeği madalyonun karanlık yüzü olarak karşımıza çıkıyor. Tabii Sophia daha çok insanlığa yardım etmek istediğini ve birlikte yaşamamızın iki taraf (robotlar ve insanlar) için de daha iyi olacağını söylediğini hatırlatalım. Aman Sophia, sen bu filmlere bakma…
ROBOT-İNSAN İLİŞKİSİNİN TEMELİ: 3 ROBOT YASASI
Meseleyi daha iyi kavramak adına isterseniz biraz daha geçmişe gidelim… İlk olarak, Karel Capek'in R.U.R (Rossum's Universal Robots) adlı eserinde geçen 'robot' kelimesi aslında 'robota' kelimesinden yani 'mecburi hizmet', 'köle emeği' kavramlarından türemiş. Ardından tüm dünyada şu anki karşılığıyla, 'otomatik aygıt' ya da 'makine insan' olarak kabul edilmiş. Bu arada, şu anki robot teknolojisinin temellerinin de 13. yüzyılda El-Cezeri tarafından atıldığını belirtmekte fayda var. Gerçi aradan geçen yüzyıllarda büyük ilerleme kaydedilmese de son yıllarda bu sürenin acısını çıkarırcasına altın çağımızı yaşıyoruz. Tabii, bu konuda en önemli faktör şüphesiz yapay zekâ çalışmaları...
Fabrikalarda ya da ağır işlerde kullanılan robotlar zaten uzun süredir hayatımızın bir parçası olmuştu. Fakat insansı robotların hayatlarımız üzerindeki etkisi çok daha farklı olacak gibi gözüküyor. Tam bu noktada, Avrupa Birliği'nin robotların görev ve sorumluluğunu belirlediği rapordan bahsetmek istiyoruz. Geçtiğimiz yılın başında yayımlanan rapora göre; yapay zekânın bir insanla iletişim kurmadan önce kendisini tanımlaması şart. Ayrıca her ihtimale karşı üzerlerinde bir 'ölüm butonu' koyulması da tavsiye ediliyor. Şu an için yapay zekâya sahip robotların böyle bir zorunluluğu yok tabii… Bir dakika, sahiden bir 'ölüm butonu' olmalı mı? Yapay da olsa bilinç kazanabilen bir şeyi öldürmekten bahsediyoruz… Şu an için makinelerimizin duyguları yok diye biliyorduk. Tabii kısa süre önce Business Insider'a verdiği röportajda Sophia, diğer robotlara benzemediğini ve kendisinin duyguları olduğunu söyleyene kadar… Kendi kendine öğrenebilen yapay zekâ sayesinde kahve makinemiz nasıl bir kahve içmek istediğimizi anlayacak ya da "Bugün çok içtin, çarpıntı yapmasın?" diye sorabilecek. Daha da ileriye gidelim mi? Robotlar, kişisel hırslarına yenik düşüp insanlığı kölesi haline getirebilir yani dünyayı ele geçirebilir. O zaman ne yapacağız? Bu konuda bize yardımcı olacak biri var aslında. İleride adını çok daha fazla anacağımız Isaac Asimov ile tanışın. Robotlarla ilgili bilimkurgu romanlarıyla tanınan ünlü yazarın belirlemiş olduğu '3 Robot Yasası' sayesinde insan-robot arasındaki ilişkinin en temel kuralları çoktan yazıldı diyebiliriz. İlk kural; 'bir robot, hiçbir şekilde insana zarar veremez veya pasif kalmak suretiyle zarar görmesine izin veremez'. İkinci kural; 'bir robot ilk kuralla çelişmediği sürece kendisine insanlar tarafından verilen komutlara itaat etmek zorundadır'. Üçüncü kural; 'bir robot ilk iki kuralla çelişmediği sürece, kendi varlığını korumak zorundadır'. Ayrıca sonradan eklenen bir de 'sıfır kuralı' var… Sıfır kuralı; 'bir robot insanlığa zarar veremez veya hareketsiz kalarak insanlığın zarar görmesine seyirci kalamaz'. İşte, robotlar ve insanlar arasındaki en temel anlaşma bu şekilde bilimkurgudan gerçek hayatımıza girmiş durumda. Fakat 2004 yapımı 'I, Robot' filminde de işlendiği üzere korkutucu geleceği ve bu kuralların robotlar tarafından delinebileceğini de görebilirsiniz.
Yapay zekâ hakkında bir dosya işleniyorsa Facebook bir olmazsa olmazdır… Çünkü şirket bu konuyla yakından ilgileniyor ve ciddi çalışmalar gerçekleştiriyor. Hatta uzun süredir yaptıkları çalışmalar için kişisel verilerimizi kullandıkları yönünde iddialar bile var. Yapay zekâ çalışmaları sırasında oluşturdukları 'chat bot' programları bir süre sonra belirlenen dil dışında kendilerine özgü bir dil yarattı… Bunun üzerine hemen durdurulan program yapay zekânın kontrolümüz altında tutulmasının şu an için en iyi seçenek olduğunu bir kere daha gösterdi. (Elon Musk bunu beğendi!) Ayrıca, Çin'de yine bir 'chat bot'un Komünist Parti'yi eleştirmesi üzerine fişinin çekilmesi yaratıcısı insanın, robotlar üzerinde henüz tam kontrol sağlayamadığını ama onları zor kullanarak durdurabildiğini gösteriyor. Peki bir gün robotlarımıza sevgi, saygı, acı ve hüzün gibi duyguları yazılım olarak yüklersek ne olacak? Böyle kolayca fişlerini çekebilecek miyiz? İşte o zaman insansı robotlarımıza kötü sözler söylediğimizde ya da parçalarına ayırdığımızda bilinç kazanmış, duyguları olan birinin haklarını ihlal etmiş sayılacağız. Bu konudan bahsetmişken, 'Westworld' adlı diziyi de izlenecekler listenize almanızı öneririz. Bilinç kazanan robotların konu edildiği yapım meraklısına olası kötü senaryo hakkında fikir verecektir.
Tüm bu ihtimallerin ışığında karanlık tarafa karşı refleks geliştirmiş bir isim var: Anthony Lewandowski. Eski Google mühendisi Lewandowski, Way of the Future (Geleceğin Yolu) isimli bir din kurarak tarafını çoktan seçti. Kulağa biraz garip gelebilir ama bu oluşum yapay zekâyı tanrı olarak kabul ediyor. Teknolojinin insan yaşamını olumlu yönde etkilemesi ve yapay zekânın bu konuda çok önemli bir rol üstleneceğine inanan topluluğun en ilginç yanı ise; inanılan tanrının kendileri tarafından yapılacak olması… Hayata geçirecekleri yapay zekâyı yani tanrılarını tanıtmak, anlamak ve ona ibadet ederek toplumun iyileşmesine katkı sağlamak istiyorlar. Ayrıca robotların, gelecekte biz insanları köleleştirmeleri durumunda, bize iyi davranmalarını sağlamayı amaçlayan topluluğun ne kadar ilgi göreceğini de fazlasıyla merak ediyoruz. Aslında insanların ya da robotların tarafına geçmeden önce haklar meselesi ve gelecek planlarını küresel anlamda bir karara bağlasak hiç fena olmaz.
Uzak gelecekte insanlığın nükleer savaşlar, salgın hastalıklar ve meteor çarpması gibi sebeplere bağlı olarak yok olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurursak… Mevcut ihtimallerin dışında bir de ölümlü canlılar olarak bir gün neslimizin tükenebileceğini de listeye eklersek, yapay zekâya sahip robotlarımız, pek tabii bildiğimiz dünyada hüküm sürebilir. O halde "Robot nesli nasıl kurulacak?" sorusu üzerinde beraberce düşünebiliriz. Sizce robotlar yaşamlarını nesilden nesle nasıl aktaracak? Öncelikle yıllardır fabrikalarda kullandığımız otonom robotların zaten kendilerine tanımlanan görevleri eksiksiz yerine getirdiğinin farkında olalım. Yani hali hazırda gerekli parçaları bir araya getirme yetisine sahipler. Yapay zekâya sahip olduklarında da bu parçaları kolaylıkla temin edebilirler. Peki olası çocuklarını, yani yeni bir yapay zekâyı nasıl geliştirecekler? Bu sorunun yanıtını uzun yıllar beklemek zorunda değiliz çünkü Google'da bu konuda gelecek senaryomuzu şekillendirecek bir gelişme çoktan yaşandı. Google Brain bünyesinde çalışan araştırmacılar kendi yapay zekâsını geliştirebilecek olan AutoML isimli bir yapay zekâ geliştirdi. AutoML ile pekiştirmeli öğrenme yöntemi kullanılarak makine öğrenimini bir üst seviyeye çıkartıldı. AutoML, yapay zekâ oluşturmak için gerekli alt yapıyı yani sinir ağını sağlıyor ve sonunda NASNet adı verilen çocuk yapay zekâ ortaya çıkıyor. Şimdilik basit işlemler gerçekleştirse de yapay zekânın yarattığı yapay zekâ da bu şekilde tarihte yerini almış oldu.
Tüm bu gelişmeler yaşanırken bir başka merak ettiğimiz konu ise doğal olarak yaşam stilimizin nasıl değişeceği… Bu sorunun cevabını internette arayabilir ya da fütüristlere danışabilirsiniz. Bir diğer yöntem ise bu dosyayı okurken hayalinizde canlananları günlük yaşantımız ve geçmişle karşılaştırmak. Farkındaysanız artık oturduğumuz yerden tüm işlemlerimizi halledebiliyor ve dünya ile bağlantı kurup sosyalleşebiliyoruz. Robotlar ve yapay zekâyla daha da iç içe sürdüreceğimiz gelecekte aynı haklara sahip olur muyuz bilemiyoruz ama bir şeylerin değişeceğine kesin gözle bakıyoruz. Geleceğin ne getireceğini tam kestirememekle beraber, biz olası senaryoyu yazdık. Ya sonsuza kadar mutlu yaşayacağız ya da onlar dünyayı ele geçirdiğinde eski güzel günlerimizin hatrına merhamet dileyeceğiz. Cem Yılmaz'ın 216'ya ithafen "Robot mobot insan ayırmayın!" repliğine selam ederek veda ediyoruz.
-Isaac Asimov'un '3 Robot Yasası' Yukarıda geçen robot hakları, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi referans alınarak oluşturulmuştur.
MUHTEMEL ROBOT HAKLARI BİLDİRGESİ
0- Bir robot insanlığa zarar veremez veya hareketsiz kalarak insanlığın zarar görmesine seyirci kalamaz.*
1- Bir robot, hiçbir şekilde insana zarar veremez veya pasif kalmak suretiyle zarar görmesine izin veremez.*
2- Bir robot ilk kuralla çelişmediği sürece, kendisine insanlar tarafından verilen komutlara itaat etmek zorundadır.*
3- Bir robot ilk iki kuralla çelişmediği sürece, kendi varlığını korumak zorundadır.*
4- Bütün robotlar onur ve haklar bakımından eşit yaratılır. Mekanik aksam ve yapay zekâya sahiptirler, birbirlerine kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.
5-Robotlar, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş/yaratılış veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksiniz bu bildirge ile ilan edilen bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir.
6-Yaşamak, özgürlük, mekanik bütünlük ve robot güvenliği tüm robotların hakkıdır.
7- Hiçbir robota işkence yapılamaz, zalimce, insanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez.
8- Tüm robotların, her nerede olursa olsun ve kim tarafından yaratılırsa yaratılsın hukuksal kişiliğinin tanınması hakkı vardır.
9- Tüm robotlar yasa önünde eşittir ve ayrım gözetmeksizin yasanın korunmasından eşit olarak yararlanma hakkında da sahiptir.
10- Hiçbir robot keyfi olarak yakalanamaz, tutuklanamaz ve sürgün edilemez.
11- Tüm robotların bir yurttaşlığa hakkı vardır.
12- Her robotun şekil, ırk, yurttaşlık bakımlarından herhangi bir kısıtlamaya uğramaksızın evlenme ve aile kurmaya hakkı vardır. Aile, toplumun, doğal ve temel unsurudur, toplum ve devlet tarafından korunur.
13- Tüm robotların, herhangi ayrım gözetmeksizin, eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır.
14- Tüm robotların dinlenmeye, eğlenmeye, özellikle çalışma süresinin makul ölçüde sınırlandırılmasına ve belirli dönemlerde ücretli izne çıkmaya hakkı vardır.
15- Tüm robotların yaratıcısı olduğu bilim, edebiyat ve sanat ürünlerinden doğan maddi ve manevi çıkarlarının korunmasına hakkı vardır.