Omega'nın yeni fabrikası

Çöpten ve atıktan hiç hoşlanmayan Shigeru Ban'in bu anlayışının kökeni ise aslında Japon geleneksel evlerinin 'shoji'lerine, ferahlık, havanın ve ışığın akışkanlığını koruma, minimal ve doğayla uyumlu olma, bambu ve kâğıt kullanma gibi özelliklerine dayanıyor. Ban, Japon anlayışını Amerikan modernizmiyle birleştirmiş ve amacı hep 'üç boyutlu bir şiir' yaratmak olmuş.

Ban'i İsviçre'ye taşıyan ise Omega'dan önce İsviçre markası Tamedia olmuştu. Çalışanları için iyi bir bina tasarlamak isteyen şirket için mimar, ahşap bir çerçeve altyapı üzerine, hiç metal kullanmadan bir bina inşa etmişti. Görüyoruz ki; bu tasarım anlayışını Omega'nın yeni binasına da entegre etmiş.

Omega'nın Biel fabrikasına girdiğimizde hissettiğimiz ilk şey, ferahlık oldu. Gri duvarlar, yüksek tavan, kontrast yaratan kırmızı perdeler ve koltuklarla çok minimal bir giriş karşılıyor bizi. Tamamen cam yapı ve shoji kapılarını andıran güneş panjurları, İsviçre'nin kökenine gönderme yapmak için kullanılan ve hiç çivi kullanılmadan lego gibi birbirine geçirilen İsviçre ahşabı (Çünkü İsviçre, ağaç işleri endüstri mühendisliğinde dünya lideri.), bembeyaz ve hiçbir fazlalık barındırmayan çalışma alanları, Ban'in bahsettiğim mimarlık felsefesinin de canlı bir örneği. Fabrika, çevreyle uyumlu; öyle ki yepyeni bir bina gibi bile görünmüyor göze. Onu ancak ayrıntılarda keşfediyoruz.

Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.