Dalgalı denizde sörf yapmak

Acısıyla, tatlısıyla -ama daha çok acısıyla- 2016’yı sonunda geride bıraktık. Geçen yıl gerek küresel ekonomi gerekse Türkiye açısından son derece hareketli ve sıkıntılı geçti. Yeni yıla başlarken küresel, bölgesel ve yerel ekonomideki sorunlar yatırım stratejilerini derinden etkilemeye devam edecek.

Giriş Tarihi: 18.01.2017 11:02

Yazı: Adil UÇAR*

Fonların uluslararası yatırımlar yapmasına öncülük eden Sir John Tempeton'ın şu önemli tespiti ile 2017'ye giriş yapalım: "Boğa/Yükselen piyasalar; kötümserlikle doğar, şüphecilik üzerine büyür, iyimserlikle olgunlaşır ve coşkunluk ile ölür..." 1954'de kurduğu Templeton Growth Fund aracılığıyla hisse ve bono piyasalarına yaptığı yatırımlar Templeton'un dolar milyarderi olma yolundaki temel basamaklar olmuştu. 2016'ya geri dönüp baktığımda Templeton'un bu 'bilge' tespitinin hangi tarafında yer alacağıma açıkçası bir türlü karar veremiyorum. Küresel bir bakış açısı yerine bölgesel ve ülke öznelinde değerlendirme yapmak gerekiyor. 2017 yatırımlarında çıkış noktası olarak kullanacağımız için strateji belirlememiz açısından baştaki tespitlerimiz önemli. Lafı fazla gevelemeden Templeton'u da işin içine katarak şöyle diyebiliriz: Türkiye piyasaları için şüphecilik aşaması, bölgesel piyasalar için kötümserlik, gelişen ülkeler için şüphecilik, gelişmiş piyasalar içinse iyimserlik/coşkunluk arasında bir yerlerdeyiz. Dow Jones endeksindeki yükseliş ya da negatif faizler gibi örnekler coşkunluğun kapıda olduğunu gösteriyor.

2016 herkesi yordu yormasına ama yatırım dünyasındaki gelişmeler yorgunluk falan dinlemiyor. 15 Temmuz kalkışması bir çuval inciri berbat etti. 82 bindeki borsa, %8,5'teki faiz ve 2,96 seviyesindeki dolar kuru, kalkışma sonrası dengesini kaybetti. Sene sonuna doğru toparlanma yaşanıyordu ama... Malum... Sonuçta kur 3,50, faizler %10 civarına çıktı. Her şeye rağmen endeks yılbaşına göre %10'luk yükseliş yakaladı ki bu başlı başına bir başarı olarak kayıtlara geçmeli.

2017'ye açıkçası üzerimizdeki yüklerle giriyoruz. Küresel büyümede bir aşama kaydedilemiyor, Trump'ın ABD Başkanı olmasıyla birlikte değerlenen dolar bütün gelişen ülkelerin başını yaktı. Suriye'deki savaş henüz sonuçlanmadı ve bölgedeki gelişmeler küresel ilişkileri germeye devam ediyor. Avrupa borç sorununda ilerleme yerine, İtalya örneğinde olduğu gibi gerileme kaydediliyor. Bütün bu yükler 2017'ye taşınacak ve piyasaları derinden etkilemeye devam edecek. Bu nedenle ana stratejileri oluştururken çok da 'atılgan' davranmamak gerektiğini düşünüyorum. Bu yılki ana temanın geçen ay da bahsettiğim gibi 'varlığı koruma' olması gerekiyor.

Yatırım stratejiniz için 'başlangıç kiti' şöyle: Motivasyon (yatırımın amacı; ev, otomobil, telefon vs.), vade (gerçekçi bir süre hedefi ) ile başlangıç miktarı ve yatırıma düzenli ayıracağınız miktar. Detayları geçen ayki yazıda bulabilirsiniz. Öncelikle risk tanımınızı mutlaka yapmanız gerekiyor. Hisse senedi yatırımı sizde ufak çaplı bir 'kalp krizi' yaratacaksa, belirlediğiniz vadede istediğiniz getiriye ulaşamayabilirsiniz. Ya vadeyi uzatmak ya da biraz riski göze almak gerekebilir. Ama uykularınız kaçacaksa başka bir yol düşünmek en akıllıcası olarak görünüyor. Risk algınızı ve stratejinizi uygulayacağınız yatırım araçlarınızı mutlaka bir profesyonel ile görüşün.

Peki, nasıl koruma portföyü oluşturulacak? En basit cevabı 'mevduat' gibi görünüyor ama az miktarla yapılacak başlangıçlar için doğru alternatif bu olmayabilir. Risk algınıza göre portföyünüzü mutlaka ayrıştırmanız ve farklı enstrümanları dengeleyici olarak kullanmanız gerekiyor. Eğer dolar ağırlığını başlangıç miktarının %50'si yaptıysanız bunu dengelemek için tahvil ya da hisse senedi almanız gerekebilir. Koruma, enfl asyon karşısında anaparanızın erimemesini kapsıyor. Anaparanın %60'ını mevduat/değişken faizli tahvile ayırıyorsanız %40'ıyla özel sektör tahvil bono fonları almak enfl asyonun üzerinde getiri elde etmenizi sağlar ve ana paranız bu dönem boyunca korunmuş olur. Aylık ya da dönemlik olarak bu portföye eşit ağırlıklı katkı yaparsanız hem riskinizi sınırlamış hem maliyetleri çeşitlendirmiş hem de anaparanızı artırmış (böylece getiri oranını da) olursunuz.

2017 yüklü hisse stratejilerinin, foreks çılgınlıklarının ya da CFD gibi egzotik yatırım araçları için -hele ki aşinalığınız yoksa- pek zamanı gibi durmuyor. 2008 ABD Kredi Krizi'nden sonra ortaya çıkan trend 'temel yatırım araçları iyidir' şeklindeydi. Şu anda da fazla karmaşık olmayan 'basit ve sade' yatırım stratejileri sizi dalgalardan koruyacaktır.

*Forbes Türkiye, Finans Editörü

BİZE ULAŞIN