İç huzuru ve kendine güveni tam: Seçkin Özdemir

Onu daha tanımadan, iki kelime ile tanımlamam istense, tereddütsüz bir şekilde “samimi ve iyi niyetli” derdim. En azından bende bıraktığı ilk intiba bu şekildeydi. Sohbetimizin sonunda bu konuda yanılmadığımı anlamam uzun sürmedi gerçi. Bu aralar ATV’deki ‘Can Kırıkları’ dizisi ve ‘Bücür’ adlı filmle karşımıza çıkan Seçkin Özdemir, işine bağlı olduğu gibi hayatla bir ‘derdi’ de olan bir adam aynı zamanda.

Giriş Tarihi: 27.10.2018 13:45

Sözü, günümüzde ilişkileri saf ve gerçek tutmanın oldukça zor olduğuna getiriyorum. "Maalesef eski ilişkilerin yaşanmadığı, daha kontrollü ve temkinli olmamız gereken dönemlerden geçiyoruz. Dolayısıyla kendimizi daha da özenli bir şekilde koruma altına alma hissine de kapılıyoruz. Karşındakine kolaylıkla 'Hayır.' diyebilenlerden misin?"

"Bunu öğrenmeye çalışıyorum halen. Bende insanları kıramama gibi bir yapı var. Ama gerektiği zaman ve gerektiği yerde kesinlikle 'Hayır.' dememiz gerektiğine inanıyorum. Şunu fark ettim; yapmak istemediğin bir şeyi sırf karşındaki kırılmasın diye yapmak zorunda kalıyorsun. Yaptığın zaman da bu kez sen mutsuz oluyorsun."

Bu bağlamda sana zarar verdiğine inandığın insanları hayatından çabucak çıkarabilme yetin var mıdır? Hiç başına geldi mi böyle bir şey?

Bu tamamen muhatap olduğum kişiyle olan bağımla ilgili bir durum. İyi niyet her zaman benim için en önemli şey olmuştur. Az önce sormuştun ya 'Seni en çok ne sinirlendirir?' diye... O soruya da yanıt olsun bu, iyi denk geldi; beni en çok sinirlendiren ya da mutsuz eden şey kötü niyet. İyi niyet olduğu sürece her şeyi telafi de ederim, elimden gelen yardımı da yaparım, çabayı da, anlayışı da, tahammülü de gösteririm. Hisleri de güçlü bir adamım, o kötü niyeti hissettiğim anı hiç sevmiyorum.

Hayatı yaşama motton nedir, hayatın hakkında ani ve ciddi kararlar alırken güvendiğin insanlarla fikir alışverişi yapar mısın?

"Daha mantıklı, daha sakin ve daha dikkatli olmaya çalışıyorum artık. Özel hayatımda da, genel hayatımda da bütün kararları tek başıma 'Ben ne dersem o olur' dürtüsünde alan bir adam değilim. Özel hayatımdaki kişiyle de, arkadaşlarımla da, ailemle de paylaşırım fikrimi. Böylece herkesin fikrini alıp kendi süzgecimden geçiririm, süzgeçten geçirdikten sonra doğru bir şey söyleniyorsa mutlaka hayatıma adapte ederim. Hepimiz insanız ve ara ara hatalar yapabiliriz ya da doğru olduğunu düşündüğümüz şeyler yanlış olabilir. Bu yüzden amacım, hayatı yaşarken her şeyin daha doğrusunu bulabilmek. Farklı bakış açılarını dinlemeyi ve eleştiri almayı severim."

Evinde iki kedisi ile yaşadığını biliyorum, sorumun cevabını biliyor olsam da yine de merhamet konusunda nasıl bir adam olduğunu merak ediyorum… "Her anlamda merhametli biriyim diyebilirim. Hayvanlara karşı sevgim de merhametim de oldukça yüksek. Çocukluğumdan beri evde birçok hayvan besledim. Bu dünyanın sadece bizim için var olmadığını, onların da aynı dünyayı bizlerle paylaştığını unutmamamız gerek."

Seçkin bir Başak burcu erkeği. Burcunun özelliklerini okuduğumda Başak erkeğinin saçıyla çok oynayabileceği yazıyor. Evet, fotoğraf çekimlerinin arasında buna şahit olmuştum. Bu konudaki fikrini merak ediyorum… "Evet, öyleyim. Yani sadece saçla uğraşmak gibi değil de belki de işin bütününde bir şey düşünürken elim saçıma gidiyordur diye düşünüyorum. Bunu arkadaşlarım da, kuaförüm de söyler."

Tipik bir Başak erkeği olarak inatçı olup olmadığını sorduğumda ise hiç inatçı olmadığını hatta 30'undan sonra yükselen burca geçtiğimizi bile söylüyor. "30 gerçekten enteresan bir yaş, insan bir kırılma yaşıyor. 30'dan sonra ben de kendimdeki ciddi değişimleri fark etmeye başladım." Bu sözlerini bir parça daha açmasını istiyorum… "Az önce de konuştuğumuz gibi; kendimi keşfederek yaşıyorum. Keşfetmek de arayışla alakalı bir durum. Ya da kendini çok doğru, harika görerek bir yere varmanın bir manası olduğunu düşünmüyorum. Varamıyorsun da bana göre. O yüzden kendimi keşfedip eksiklerimi, hatalarımı görüp yaşamaya çalışıyorum. 30 yaşla birlikte sanırım bu algı ve hayat görüşünü benimsemeye başladım."

Oyuncu olarak nelerden besleniyorsun, bir karaktere hazırlanma sürecin nasıldır?

"Temelde hayattan besleniyorum. Ama her mesleğin bir temel düzeni ve yapısı var. Benim mesleğimin düzeni de farklı karakterler üzerinden dönüyor. Mesela yeni rolüm bir komiser. Dolayısıyla ben de önce komiserlik yapısının nasıl işlediğini keşfetmekle başladım işe. Keşiften sonra üzerine o çerçeve içerisinde kendi tavrımı koyuyorum. Bir hayli vakit geçirdik komiser arkadaşlarla. Operasyon ve silah eğitimi aldık, nasıl bir düzen içinde yaşadıklarını bizzat gördük. Mesleği polislik, komiserlik olan yakın arkadaşlarımla da bir araya gelip konuştuk."

İktisat eğitimi okumuş olsa da Seçkin'in oyuncu olmasaydı bir bankacı olarak hayata devam edeceğini çok tahmin etmiyorum. İlla farklı bir yerlerde olmak isteyeceğini düşünüyorum. Fikrimi onaylarcasına şöyle diyor: "Rutinden çok sıkılıyorum, o yüzden kendi hayatımdaki yolculuğun içerisinde de planlı yaşamıyorum. Bundan beş yıl sonra bunu yapacağım da diyemiyorum bu yüzden. Hayatın akışı da beni oyunculuğa götürdü. Rutin işlerde başarılı olamayacağımı fark ettim. Oyunculuktan çok keyif alıyorum çünkü her gün başka biri oluyorum. Oyuncu olmasaydım sporcu, özellikle de futbolcu olmak isterdim."

Seçkin, oyunculuğunun yanı sıra yazıp çizen biri. Bu aralar yazdığı, kenarda bekleyen, ara ara keyfi yerine geldiğinde yazıp çizdiği hikâyeleri de var. Ancak hiçbir şey için acelesi yok. Bir gün yönetmenlik koltuğuna oturmak istediğini gözleri parlayarak anlatıyor: "Bir bankacı ya da mühendis olup projelere imza atabilmek için bir eğitim diplomasına sahip olmanız gerekiyor. Ama oyuncu ya da yönetmenlik söz konusu olduğunda 'sen' devreye giriyorsun. Hayal gücün ve kendi dünyanla ilgili şeyler bunlar." Yönetmenlik mevzusu hazır açılmışken en çok beğendiği yönetmenleri de belirtiyor Seçkin: Quentin Tarantino, Brian de Palma, Martin Scorsese ve Coen Kardeşler.

kazak ERMENEGILDO ZEGNA

BİZE ULAŞIN